1. HABERLER

  2. HABER

  3. BİYOGRAFİLER

  4. İtidal çizgisini takip eden bir lider...
İtidal çizgisini takip eden bir lider...

İtidal çizgisini takip eden bir lider...

Ahmet Varol, Aliya İzzetbegoviç'in hayat hikayesine odaklanıyor.

20 Ekim 2022 Perşembe 10:30A+A-

Ahmet Varol / Yeni Akit

İzzetbegoviç'i unutmadık!

Bosna-Hersek’in tarihe iz bırakan ve bütün Müslümanların sevgilerine mazhar olan lideri Aliya İzzetbegoviç 19 Ekim 2003 tarihinde 78 yaşında vefat etti. Dün de onun vefatının 19. yıl dönümüydü. Bu vesileyle ondan söz etmek istiyorum. Ancak hayatıyla ilgili ansiklopedik bilgileri daha önce yine onun hakkında yazdığımız ve yayınlanmış yazılarımızda verdiğimizden, ayrıca muhtelif kaynaklarda da bu konuda yeterince bilgi mevcut olduğundan bugünkü yazımızda hakkındaki kanaat ve değerlendirmelerimizi dile getirmeyi tercih ediyoruz.

İzzetbegoviç hem bir düşünür hem de siyasetçi olarak, Batıyı iyi tanıdığı gibi İslami kimliğini muhafaza etmeye özen gösteren değerli bir dava önderiydi. Sadece düşünüp yazmakla kalmadı aynı zamanda sahada bilfiil yer aldı ve uygulamada da öncü ve önder olarak kendini gösterdi. Tarihte hem düşünce alanında hem de pratikte etkili olmuş, fikirleriyle toplumlara yön verdikleri gibi uygulamalarıyla da örnek olabilmiş liderlerin sayısı çok değildir. 

İzzetbegoviç’in en önemli özelliklerinden biri de itidal çizgisinde kalmaya büyük özen göstermesiydi. Bu yönüyle de bir fark ortaya koyduğunu söyleyebiliriz. O, yaşadığı ortam itibariyle Batıyı iyi tanımış, inancından dolayı da İslam kültürünü ve Müslüman halkların değerlerini öğrenmişti. Onun için inanç ve değerleri elbette öncelikliydi. Ama davet metodunda Yüce Allah’ın kitabında yer alan, “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır” prensibine bağlı kalmaya özen gösteriyordu. Davetini farklı toplumlara ulaştırmaya ve sesini onlara duyurmaya çalışırken kendi İslami duyarlılığından da taviz vermemeye dikkat etti. 

Hayatının önemli bir kısmı zorluklarla mücadele ile geçti. Bir dönem insanları inançlarından uzaklaştırmaya çalışan totaliter baskıcı rejimin tahakkümü altında kendi İslamî kimliğini korumak amacıyla büyük zorluklara ve sıkıntılara katlanmak zorunda kaldı. Güçlü inancı onun bu zorluklara göğüs germesine ve sabır imtihanında başarılı olmasına vesile oldu. Bilindiği gibi bu tür zorlu imtihanlarda dökülenler çok olmaktadır. 

Bir dönem liderliğini yaptığı halkın hedefe yerleştirilmesinden dolayı zorlu bir imtihana maruz kaldı. Bu kez sadece kendisini değil halkını da bu zorluklar karşısında savunması ve daha büyük bir sabır imtihanı vermesi gerekiyordu. Avrupa’nın göbeğinde Müslüman bir topluluğun varlığını sürdürmesini bir türlü kabul etmek istemeyen tüm ırkçı kesimler aslında bu zorlu dönemde onun karşısında konum almışlardı. Bazıları cephede savaşırken bazıları da cephe gerisinde savaşa değişik yollarla destek veriyordu. Böylesine zorlu bir savaş karşısında sabır ve kararlılık gösterebilmek için güçlü bir imana ve bu imanın kazandıracağı ümide ihtiyaç vardı. İşte İzzetbegoviç’in bu mücadelede kararlılık gösterebilmesinin en önemli dayanağı da o iman ve ümide sahip olmasıydı. 

İzzetbegoviç, dikta rejiminin baskı ve zulmü altında onur mücadelesi, bu mücadelesinde demir parmaklıkların arkasında sabır imtihanı verdikten sonra cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu. Ama bu onu tekebbür ve gururlanmaya, “ben neymişim” havası içine girmeye yöneltmedi. Zulmün zindanlarında muhafaza ettiği onurlu tavrıyla, topluma karışarak ortaya koyduğu tevazusunu başkanlık makamında da muhafaza etmeyi başardı. Bu da onun inandığı değerleri hayata taşıma konusundaki hassasiyetinden kaynaklanan duruşunun bir yansımasıydı.

Bu gibi daha birçok övgüye değer yönüyle Aliya İzzetbegoviç bir karizma olarak tarihe geçmiş siyasi lider ve fikir adamıdır. Ama elbette hiçbir beşerin kusursuz olduğunu iddia edemeyiz. Dolayısıyla fikirlerinden yararlanırken ve uygulamalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunurken onun bir beşer olduğu ve hatalarının da olabileceği gerçeğini elbette gözardı edemeyiz. Ama geriye hem düşünce alanında hem de hayat tecrübesi açısından değerlendirmeye layık zengin bir miras bıraktığını da gözden uzak tutmayız. 

Vefat yıl dönümü münasebetiyle onu yeniden hürmetle anıyor, Yüce Allah’tan kendisine rahmet ve mağfiret diliyoruz.

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

3 Yorum