1. YAZARLAR

  2. İhsan Çaralan

  3. ‘İran tehdidi’ ne kadar inandırıcı?
İhsan Çaralan

İhsan Çaralan

Yazarın Tüm Yazıları >

‘İran tehdidi’ ne kadar inandırıcı?

27 Eylül 2009 Pazar 17:30A+A-

Dünkü gazeteler ve televizyonların haber bültenlerine bakarsanız dünya büyük bir nükleer tehdidin eşiğinde!

Bu tehdit, ellerinde dünyayı 10-20 kez yok edecek nükleer silaha sahip olan ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Rusya, İsrail, Çin ya da daha az ama elinde kullanılmaya hazır nükleer silah bulunduran Hindistan ve Pakistan’dan gelmiyor. Bu tehdit İran’dan geliyormuş!

Çünkü İran’ın BM denetimindeki tesislerinde nükleer yakıt elde etme aracı olan santrifüjlerin sayısı 9 bini bulmuş! Bu yetmiyormuş gibi İran, 3 bin santrifüjlük bir tesis daha inşa ettiğini Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK)’e bildirmiş!

Bunlar da İran’ın nükleer silah yapmak için yeterli zenginlikte uranyum elde edebileceği anlamına geliyormuş!

Yani ortada henüz bir nükleer silah yok. Hatta İran’ın elindeki zenginleştirilmiş uranyumun ve tesislerin bir nükleer silah yapımı için yeterli olduğu bile çok şüphelidir. Ancak G-20 Zirvesi’nin ardından Barack Obama, Gordon Brown ve Nikolas Sarkozy acele bir toplantı yaparak İran’ı tehdit ettiler. Eğer 1 Ekim’de ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa’nın yanı sıra Almanya’nın (5+1) temsil edileceği heyetle İran arasında yapılacak görüşmelerde sonuç alınmaz, İran nükleer teknoloji üretmekten vazgeçmezse, her yaptırımı uygulayacaklarını, askeri müdahaleyi de ima eden tehditkar sözlerle yeniden açıkladılar.

Şu açık ki, “tehdit” çığlıklarının gerçek nedeni asla İran’ın nükleer silaha sahip olma ihtimali değildir. İran’ın öyle etrafı tehdit edecek boyutta nükleer silah yapmaya o kadar yakın olmadığını, en başta ABD, herkes biliyor.

Velev ki İran nükleer silah yaptı. ABD’yi , Rusya’yı, öteki nükleer silaha sahip ülkeleri bir yana bırak, İsrail’in elindeki nükleer silah kadar bir stoka sahip olmayacağı herkesin bildiği bir gerçektir. Bu yüzden de nükleer silah yapıyor yaygarası tamamen bir propagandadır.

Niçin mi?

Çok açık!

Birincisi, Türkiye, Suudi Arabistan, Emirlikler ve öteki bölge ülkelerine Patriotlardan başlayarak yeni silahlar satmak, bölgeye yeni silah sistemleri yerleştirmek ve yeni üsler kurmak,

İkincisi ise İran’a yönelik askeri, ekonomik, siyasi kuşatmaya ve nihayet İran’a yapılacak muhtemel bir askeri harekata dünyanın gözünde meşruiyet kazandırmaktır. Irak’a saldırma öncesinde de aynı şeyler tekrarlanmış, Irak’ın olmayan “kitle imha silahları”nı yok etmek için Irak’ı işgal etmişlerdi. (sonra da yanlış istihbaratmış pardon denmiştir!)

Bunu bildikleri için Rusya ve Çin, İran’la konuşmayı sürdürmeyi, “Yaptırımları son çare olarak ileride düşünmeyi” savunmaktadırlar.

Elbette bu “İran tehdidi” kampanyasında Türkiye özel bir yere sahiptir! İran’ın elindeki orta menzilli füzelerin menzillerinin ancak İç Anadolu’ya kadar uzandığı propagandasıyla birleştirildiğinde İran’ın nükleer silahlarının sıcak tehdidinin Türkiye (Ve İsrail olduğu ama İsrail zaten batının karakoludur) olduğu anlaşılmaktadır. Öyle oluca da, 7.8 milyar dolarlık Patriotların alınma nedeninin de Türkiye’nin Genelkurmayı ve hükümetinin bu batı propagandasına inanması olduğu ortaya çıkmaktadır. Yine ABD’nin füze kalkanı sisteminin Doğu Avrupa’dan Türkiye ve Doğu Akdeniz’e kaydırılması da aynı nedene dayandırılmaktadır.

Onların da gerekçesi İran’ın saldırılarına karşı Türkiye’yi ve Avrupa’yı korumaktır!

Gel de bu büyük dostluk karşısında gözlerin yaşarmasın!

Önümüzdeki ayın başlarında, bu kapsamda, Başbakan Erdoğan’ın da İran’a gideceği belirtiliyor.

Erdoğan İran’a ABD ve öteki batı ülkelerinin kaygılarını iletecek ve muhtemelen İran’a, Irak’ın başına gelenleri hatırlatıp, “Aklınızı başınıza alın. Biz de bölgede nükleer silah istemiyoruz…” diyecektir.

Ama Ahmedinecat’ın o bilinen açık sözlülüğü ile, “İyi de sayın Erdoğan şu Türkiye’ye yerleştirilmiş, ABD kaynaklarınca da kabul edilen en az 65 atom bombası da Türkiye’den çekilsin. Siz bunu sağlayın sonra bizim nükleer silahlarımızı konuşalım!” derse Erdoğan’ın vereceği bir yanıt var mıdır?

Ne dersiniz Sayın Başbakan, verebileceğiniz inandırıcı bir yanıtınız var mı?

EVRENSEL

 

YAZIYA YORUM KAT