1. YAZARLAR

  2. Ali Bulaç

  3. İndirgemeler, genellemeler
Ali Bulaç

Ali Bulaç

Yazarın Tüm Yazıları >

İndirgemeler, genellemeler

07 Mayıs 2011 Cumartesi 02:19A+A-

Etyen Mahçupyan, öylesine genel, kesin ve her biri kendi bağlamında yargılayıcı hükümler veriyor ki, bizi zaruri olarak mutlak doğru veya mutlak yanlış karşısında kesin bir tercih durumuyla karşı karşıya bırakıyor. Hükümler, kendinden emin bir dil içine sindiğinden, işaret ettiği "doğru istikameti" takip etmekten başka seçenek kalmıyor, bu da aslında zımnen bir mutlaklaştırmayı içerdiğinden onun neredeyse meta-söylem, Büyük İdeoloji haline getirdiği "demokrat zihniyet"le çelişiyor.

Misal: ... "Kadınların, kendilerine verilen erkek dünyası içinde tıkanıp kalmaya, hayatlarını erkeklerin uzantısı olarak yaşamaya razı olmaları giderek zorlaşıyor. Bu erkek dünyasının kadını kişiliksizleştirdiğini idrak etmiş durumdalar ve yeni varoluş biçimleri geliştirerek duruma itiraz ediyorlar." Hüküm cümlesi kesinlik yanında genellemeyi de içeriyor.

Kadınlar dünyada ve Türkiye'de maruz kaldıkları haksızlıklara karşı seslerini yükseltiyorlar. Bu, kadın-erkek insan olmaklığın bilincinde olan herkesin desteklemesi gereken beşeri bir durumdur. Mahçupyan'ın bariz bir biçimde feminist söylemden devraldığı bakış açısı ise kadını gadre uğrayan ve hakkını arayan "bir insan" olmaktan çıkarıp, varoluşsal olarak "dişiliğe/kadınlığa" indirgiyor ki, bu Türkiye'de sendikal ve sosyal haklar mücadelesini veren işçilerin 'sınıf dürtüsü' veya 'proleterya bilinci'yle hareket ettiklerini varsayan eski Marxist doktrini hatırlatıyor bize. Kadim gelenek ve medeniyetlerde, özellikle İslam toplumlarında hak mücadelesi ve arayışı, sınıf, etnisite/ırk, cinsiyetten bağımsızdır. Bir Kürt, Kürt milliyetçisi veya Kürt şoveni olmaksızın da haklarını arayabilir, bir yoksul sınıf/proleterya bilinci taşımadan da sendikal ve sosyal hakları için mücadele verebilir ve bir kadın da "kadın olmaklık ve erkek karşıtlığı bilinci" olmadan da uğradığı mağduriyete baş kaldırabilir, nitekim ağırlıklı olarak böyle oluyordur. Feministleri yanılgıya düşüren şey, kadını "insanlık"tan çıkarıp "kadınlık" veya "dişil" diyebileceğimiz erkeğe karşıt bir varoluşsal ayrı kategoriye yerleştirmeleridir.

Mahçupyan, kadın hareketini ve bunun içinde feminist dilin derin etkisinde yer alan başörtülülerin "insan olmaklığın ötesinde kadınlık bilinci"yle hareket eden özneler olduklarından o kadar emin ki, "son yirmi senede yaşanan değişimin kadını 'yeni bir nesil' olarak yeniden türettiğinden" söz eder. Zaten feminizm de, kadını erkekten farklı bir ırk, insan türünün tam ortadan bölünüp karşıtlık üzerinde ötekileştirdiği erkekle mücadele eden cinsiyetçi saf bir bilinç olarak yeni bir tanıma tabi tutuyor. Mahçupyan, "Başörtülü kadın hareketini insani değerlerle demokrat zihniyeti bütünleştirme bağlamında" bu yeni neslin başarılı bir parçası görüyor. Yani artık "başörtülü kadın hareketi", İslami bağlayıcı referansları bir kenara bırakıp "insani değerlere" sırtını dayamaktadır diyor ki, eğer böyleyse, artık buna "başörtülü" demek zaten gereksiz, çünkü başörtüsü "dinle/dinî vecibelerle" ilişkilidir ve eğer bir kadın -veya erkek- dini (Kur'an'ı ve Sünnet'i) referans almıyorsa, İslami kimliğini de kaybetmiş veya terk etmiş demektir. Her ne kadar başörtülü bazı kadın yazarlar artık "İyi ki seküler hukuka geçmişiz" diyorlarsa da, bunlar marjinaldir. Başörtülü kadınların ezici çoğunluğu dinin evreninde kendi sorunlarına çözüm arıyorlar.

Mahçupyan, ataerkilliği Anadolu halkının etnik ve mezhepsel cemaatlerinin tümüne teşmil ediyor: "Erkeğin her açıdan mutlak hakim olduğu, son sözü söylediği, ev halkının davranış biçiminin erkeğin isteklerine ve huysuzluklarına göre belirlendiği, kadının görevinin erkeği memnun etmek olduğu bir aile yapısının tüm cemaatlerde egemen olduğunu söyleyebiliriz." Ona göre, kadim zamanlardan beri bu böyleydi; yaşadığımız son toplumsal değişimler, ataerkilliği aile ile sınırlandırıyor, şimdi erkek egemenliğini kaybetmemek için bu son kalede direniyor, aile ise kadının erkeğin egemenliğine başkaldırmasıyla çözülüyor, bu süreçte başörtülüler başat rol oynuyorlar. Bunlar birer indirgeme ve genelleme olarak ortada duruyor.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT