1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Hindistan'daki seçimler Müslümanlara ne vaat ediyor?
Hindistan'daki seçimler Müslümanlara ne vaat ediyor?

Hindistan'daki seçimler Müslümanlara ne vaat ediyor?

Ahmet Varol, ırkçı Mondi'nin iktidarda olduğu Hindistan'daki seçimlerin Müslümanlar için önemine dikkat çekiyor.

18 Mayıs 2024 Cumartesi 11:30A+A-

Ahmet Varol / Yeni Akit

Hindistan’da seçim ve Müslümanlar

Hindistan’da seçim maratonu devam ediyor. 12 Nisan Cuma günü başlayan seçimler 1 Haziran’da yani altı haftada tamamlanacak. Dünyanın en uzun süreli seçim uygulaması sayılır. 

Bilindiği üzere genel seçimler çoğunlukla bir günde tamamlanır. Bazı ülkelerde yerel şartlara ve coğrafi engellere bağlı olarak üç günlük veya bir haftalık sürece yayılabiliyor. Hindistan’da altı hafta süren bir süreç söz konusu. Seçimler aşamalı yapıldığından bu kadar sürede tamamlanıyor. Bunun da tabii o ülkenin coğrafi ve toplumsal şartlarıyla ilgisi var. 

Bu ülkede siyasi iktidarı 2014 yılından beri aşırı Hindu ırkçısı ve özellikle Müslüman karşıtı söylemleriyle öne çıkan Bharatiya Janata Partisi (BJP) yani Hindistan Halk Partisi Genel Başbakanı Narendra Modi elinde bulunduruyor. İki dönem seçimleri kazanarak iktidarda kalmayı başardı. Şimdi bu seçimlerden de zaferle çıkmak ve üçüncü dönemde yine iktidarını sürdürmek için çalışıyor. 

Hindistan’daki ırkçı söylem fikri altyapısını etnik üstünlük iddiasından ziyade dini tarafgirliğe ve taassuba dayandırır. Çünkü bu ülkede farklı inançlardaki toplulukların birçoğu etnik kökende birleşir ama inanç ve kültürde ayrışırlar. O yüzden Hindu ırkçılığı etnik kökenden ziyade dini ve kültürel mirastaki ayrışmayı siyasi üstünlük savaşının bir malzemesi yapmayı tercih etmektedir. Ancak bu da dini duyarlılıktan ziyade siyasi bir taassup ve güç kavgası olarak karşımıza çıkıyor. Böyle bir söylemin özellikle son dönemde kendine bir alan oluşturmasında ise birtakım sosyal gelişmelerle bağlantılı olarak güçlenen taassup ve düşmanlıkların önemli rolü olduğunu söyleyebiliriz. 

Hinduizm bir kast sistemine sahiptir ve bu sistemde en alt kasta mensup olanlar ciddi şekilde dışlanmakta ve yadırganmaktadır. Bu kesimin İslam’da böyle bir dışlamanın olmadığını fark etmesi onlarda İslam’a basite alınamayacak bir ilginin oluşmasına vesile olmuştu. “Bunu daha önce değil de şimdi mi fark ettiler?” sorusu sorulabilir. Ama toplumsal hadiseleri her zaman sorgulamayla anlayamayız. Aynı zamanda vakıa yönünden incelemek gerekir ve bazı dönemlerde bu tür ilgilerin kapsamlı bir toplumsal değişime kapı açabildiği de gözardı edilemeyecek bir gerçektir. 

Hindu toplumundaki alt kastın İslam’a ilgisi, üst kastları ciddi şekilde rahatsız etti. Çünkü alt kastı dışlamalarına ve aşağılamalarına rağmen onların aynı zamanda hizmet sektöründe önemli bir boşluğu doldurduklarını ve sistemin yürümesi için kendilerine her zaman ihtiyaç duyacaklarını da biliyorlardı. İşte bu yüzden İslam’a ilgi ve yönelişin önüne geçmek için İslam karşıtı söylemi öne çıkardı ve bunu Hindu kültür ve değerlerini koruma olarak lanse etmek için bir söylem güncel tabiriyle retorik geliştirdiler. 

Bu söylem siyasi mekanizmada da kendine bir yer bulabildi ve ülkede siyasi iktidarı kazanmak ya da kazandıkları iktidarı korumak isteyenler söz konusu retoriği kalabalıkları etki altına almanın bir aracı olarak değerlendirdiler. Hindu ırkçısı söylem ve politikasıyla öne çıkan BJP lideri Modi’nin ülkede iki dönemdir seçimlerde başarılı olmasında bu stratejinin yani özellikle İslam karşıtı tutumun önemli rolü olduğu bir gerçektir. 

Şimdi bazı siyasi partiler onun ırkçı söylemlerine karşı tavır alarak, bu tutumunu benimsemeyen kesimin desteğini kazanmaya çalışsalar da maalesef Hindistan’daki kitlesel tabanda İslam karşıtı duruşu siyasi tercihlerinde bir ölçüt olarak kabul edebileceklerin oranlarının şimdilik daha fazla olduğu yönündeki gözlemler Modi’nin bu dönemde seçimlerden yine birinci çıkması ihtimalinin daha güçlü olduğu kanaati oluşturuyor. 

Modi’nin ve onun yönettiği Hindistan’ın İslam karşıtı söylemi aynı zamanda Filistin’de yaşayan hadiseler konusunda da belirleyici etken olduğundan, katil siyonist işgalcilerle işbirliğinde hiçbir sakınca görmemiş ve onlara her türlü desteği vermekten çekinmemiştir. Çünkü Müslümanlara ve İslam’a düşmanlığı, siyonistlerin vahşi tavırlarına açıktan destek vermeye gerekçe oluşturacak kadar güçlüdür.

HABERE YORUM KAT