1. YAZARLAR

  2. Oral Çalışlar

  3. Hrant Dink davası ve Ergenekon
Oral Çalışlar

Oral Çalışlar

Yazarın Tüm Yazıları >

Hrant Dink davası ve Ergenekon

09 Temmuz 2008 Çarşamba 05:27A+A-

Onun öldürüleceğini, bir yıl öncesinden neredeyse Türkiye’nin bütün güvenlik birimleri biliyormuş. Trabzon Jandarması, Trabzon Emniyeti, İstanbul Emniyeti ve Ankara Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nın Hrant’ın öldürüleceğinden haberdar olduklarını ortaya çıkan bilgiler, belgeler ve ifadelerle anlıyoruz...
Ergenekon soruşturmasından tutuklanan Kemal Kerinçsiz ve çevresindeki bir avukat grubunun Hrant Dink’i savcılığa şikâyet ettikten sonra açılan davalarda, duruşma salonlarını korku verici yerler haline getirdiklerini, mahkemenin gözü önünde terör estirdiklerini de biliyoruz.
Ogün Samast’ın avukatı Fuat Turgut da Ergenekon soruşturmasından gözaltına alındı. Hrant Dink hayattayken onun mahkeme salonlarında faşist şiddetle yüz yüze geldiği oturumların kapısında bekleyenlerden birisi de, Ergenekon’dan tutuklanan emekli general Veli Küçük’tü.
***
Ali Bayramoğlu, Neşe Düzel’le Taraf gazetesindeki söyleşisinde, bir üst düzey emniyet yetkilisinin kendisine “Onu Ergenekon’un öldürdüğünü biliyoruz. Ama henüz kriminal bir delil olmadığı için ispatlayamıyoruz” dediğini aktardı.
Hrant’ın öldürülmesiyle sonuçlanan ve adım adım hazırlanan cinayet senaryosunu şimdi yeniden gözden geçirebiliriz. Ergenekon operasyonunun ardından ‘Ne olmuş yani, nereden çıktı bu Ergenekon palavrası’ diyenlerle, Hrant’ı yaşarken hedef gösterenlerin hemen hemen aynı çevreler ve isimler olması elbette ki şaşırtıcı değil. Bu ülkeyi bir cinayet ülkesine dönüştürerek lekeleyenler, cinayet ve şiddet düzeninin aynı şekilde devam etmesini isteyenler, Hrant’tan da nefret ediyorlardı.
“Ben Atatürk’ü seviyorum onun için içerdeyim” diyenlerin, Dink cinayeti sonrası ve öncesi neler söyledikleri araştırılsa sizce nasıl bir tablo ortaya çıkar? 
*** 
Hrant Dink cinayeti davasında katil zanlısı şebekenin gösterdiği küstahlık nereden güç
alıyor? Onlar kendi başlarına bu kabadayılığa cüret edebilirler mi? Onları getiren jandarma aracının üzerine ‘ya sev ya terk et’ sloganını yapıştıranlar neye güveniyorlar?
Ergenekon soruşturmasından kimin ne kadar hukuki sorumluluğunun olup olmadığını bilmiyorum, bilmem mümkün değil. Ama bu ülkede farklı olanı yok etmeye azimli, ırkçı,
devlet içinde şiddeti egemen kılmak isteyen yapılanmalar olduğunu çok iyi biliyorum.
Onlar olmasaydı Hrant Dink belki bugün yaşıyordu. Onlar o kadar etkili olmasalar, birileri mutlaka cinayet planını önceden deşifre ederdi. Hâlâ bu cinayet planının devlet içindeki hangi güçlerle ne kadar ilişkili olduğunu öğrenebilmiş değiliz.
Demokrasi taleplerinden rahatsız olan, AB’nin Türkiye’yi parçalamaktan başka bir hedefinin olmadığını düşünen, Kıbrıs sorununun barışçı çözümüne direnen, Kürt sorununun şiddet dışında bir yolla çözülmesini tasavvur edemeyen, Ermeni’yi, Rum’u, Yahudi’yi ve her türlü farklılığı düşman gören ve bu düşmanlığını şiddetle, askeri darbeyle iktidara getirmek isteyen güçlerin olduğunu biliyoruz.
AKP’ye kızabilirsiniz, onların demokrat olmadığını söyleyebilirsiniz... Onlarla siyasi mücadeleyi kararlılıkla yürütebilirsiniz. Ancak bu kızgınlığınız darbecilere sempatiye dönüşürse, işte o zaman başka bir yere gitmişsiniz demektir.
12 Eylül’ü, 12 Mart’ı unutmayın... Ayrıca birçoğunuz bu darbelerin mağdurusunuz...
Dink cinayeti ile Ergenekoncular arasındaki bağın deşifre edilmesi, bu örgütlenmenin bir cinayet örgütlenmesi olduğunu anlamayanları uyandırabilir.

RADİKAL

YAZIYA YORUM KAT