1. YAZARLAR

  2. Abdülkadir Selvi

  3. Gülen hareketi 28 Şubat'ta daha iyi durumda mıydı?
Abdülkadir Selvi

Abdülkadir Selvi

Yazarın Tüm Yazıları >

Gülen hareketi 28 Şubat'ta daha iyi durumda mıydı?

04 Aralık 2013 Çarşamba 16:55A+A-

28 Şubat sürecinde TGRT Ankara Temsilcisi olan gazeteci Metin Özer, yazdı.

'Enver Abi oldukça neşeliydi.

Öğleden sonra saat 16.00 civarında Genelkurmay'a geçti.

Geçti ama geçeceğine de bin pişman oldu.

Toplantı yaklaşık 3 saat sürdü.

İçeride dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak vardı.

Toplantıda bırakın nezaket sınırlarını, insanlık sınırlarını bile aştılar.

Masayı yumrukladılar.

Bağırtıları karargahın duvarlarında yankılandı.

Enver Abi bir mübarek insan.

Hayatında kimseye sesini bile yükseltmemiş biri.

Tek bir kişinin bile kalbini kırmamış bir insan.

Böyle bir insan, hak etmediği bir muameleyi görünce çok şaşırdı.

28 Şubat Cuntasının elemanları yağdı, esti, gürledi.

Dönemin Refah – Yol hükümetine, yapmasını istediklerini madde madde ilettiklerini söylediler.

Hükümetin bunları ya rızasıyla veya zorla yapacağını biraz da alaycı bir ağızla belirttiler.

Hızlarını alamayıp Enver Abi'yi şaşkına çeviren bombayı patlattılar :

- Türbanı sadece kamuda değil, sokaklarda da yasaklayacağız.

Bunu duyan Enver Abi'nin tansiyonu fırladı.

Üzüntüden dili damağı kuruyup su istedi.

İçtiği sudan sonra kendine gelen Enver Abi, onlara tarihi bir söz söyledi:

-Sakın bunu yapmayın, ülkede iç savaş çıkar.

Dinleyen kim?..

Enver Abi o anları anlatırken, 'Adeta çıldırmışlar' dedi.

Arkasından deprem gibi korkunç yıkıcı sözler geldi:

- Enver Bey, biz bir araştırma yaptırdık. Bu ülkede dini vecibelerini eksiksiz yerine getiren 23 milyon insan var. Gerekirse bunların hepsini katlederiz. Hiç önemli değil. Her şeyi göze aldık.

Enver Abi duyduklarına inanamadı.

'23 milyon insanı katlederiz'

Üzüntü, baskı ve bu tehditten sonra tansiyonu 20'nin üzerine çıktı.

Arabasından tansiyon ilacını getirtti.

'Etmeyin, Yapmayın' dediyse de kendisini dinlemediler.

Cuntacıların yüzlerindeki kararlılık ifadesi, Enver Abi'yi dehşete düşürdü'

Şimdi 28 Şubat sürecine gidip başörtülü kız öğrencilerinin yaşadığı sıkıntıları hatırlatacak değilim. 17-18 yaşındaki genç kızlarımızın ikna odalarında başlarının açılmak istendiği günlerde, Gülen hareketinin, 'Başörtüsü füruattır' düsturundan hareket etmesini de tartışmaya açma niyetinde değilim.

Sadece, dershaneler tartışması üzerine, '28 Şubat sürecinde daha iyiydik' diyenlere, Vefa'nın İstanbul'da bir semt adı olmadığını hatırlatmak için yazdım bu satırları.

28 Şubat'ı kime soracak olursanız, bence 28 Şubat'ı gözü yaşlı bir şekilde ülkesini terk etmek zorunda bırakılan Fethullah Gülen Hocaefendi'ye sormak gerekir.

28 Şubat 1993'te başlayıp 2002 tarihine kadar süren ve her günü ayrı bir darbe girişiminin konuşulduğu bir,'Post modern darbe' dönemiydi.

Cüneyt Arcayürek-'Geri gidişe izin yok'

10 Ekim 1995

Ankara'da ilk kez gazetecilerle sohbet toplantısı düzenleyen Fethullah Gülen, değişik yerlerden, 'muhtıra' sinyali aldığını açıkladı. Gülen, 'Askeriyenin bir kesiminin muhtıra hazırlığı gibi bir hal var. Hatta bu hükümet tarafından ikazlara rağmen himaye edilen birinin açık tavrı ve öncülüğünde' dedi.

Hocaefendi'nin 28 Şubat'taki rolünü tartışmaya açmak için yazmadım bu satırları.

O nedenle 18 Nisan 1997 tarihli Hürriyet ve Milliyet gazetelerinin, 'Refahyol'u Gülen de uyardı. Beceremediniz artık bırakın' manşetini hatırlatacak değilim.

Hatırlatsam, Çetin Doğan'ın Genelkurmay'daki brifingde, 'gerekirse silah kullanırız' sözlerini hatırlatırım.

Çünkü bu tür hizmetlerin hangi badirelerden geçerek bu günlere ulaştığının farkında olanlardanım.

Sadece şunu söylemek istiyorum;

Merhum Enver Ören ve muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi, 28 Şubat'ın en büyük sıkıntılarını yaşayan kanaat önderleriydi.

28 Şubatçıları Sincan cezaevine tıkan Erdoğan'ı, Sincan'da tanklarla balans ayarı yapan Çevik Bir'le eşit tutmayın, '28 Şubat'ta daha iyi durumdaydık' demeyin.

Ecevit'i desteklemek suretiyle o dönemi daha hafif atlatmış olabilirsiniz ağır bedel ödeyenleri üzmüş olursunuz.

Esat Coşan hoca nur yüzlü bir din alimi, ilahiyat profesörüydü.

İskenderpaşa Dergahının temsilcisi,Nakşi cemaatinin lideriydi.

28 Şubat'ta,'Ölüm tehditleri' üzerine ülkesini terk etmek zorunda kaldı.

Avustralya'da kuşkulu bir trafik kazasında hayatını kaybetti.

28 Şubat daha iyi derseniz Esat Coşan hocanın kemiklerini sızlatırsınız.

Yeni Şafak

YAZIYA YORUM KAT