1. HABERLER

  2. HABER

  3. DÜNYA

  4. George Floyd'un öldürülmesinin birinci yılı: ABD'de polis reformu çağrıları karşılık buldu mu?
George Floyd'un öldürülmesinin birinci yılı: ABD'de polis reformu çağrıları karşılık buldu mu?

George Floyd'un öldürülmesinin birinci yılı: ABD'de polis reformu çağrıları karşılık buldu mu?

ABD'de Afrikalı Amerikan toplulukları ile polis arasındaki bu gerilim yüz yıllardır var. Ve George Floyd da bu listenin ne ilk ne de son ismi olarak kalacak.

26 Mayıs 2021 Çarşamba 18:21A+A-

Zira ABD'de polisliğin yine yapılandırılması, sistemin merkezinde polisin siyah Amerikalılara uyguladığı şiddetin tekrar tartışmaya açılması, sistematik ırkçılığın her boyutuyla konuşulması gerek.

George Floyd, geçen yıl bugün, 25 Mayıs 2020'de polis memurları tarafından yere yüzüstü yatırılmış, elleri arkadan kelepçelenmiş haldeydi. Beyaz polis memuru Derek Chauvin dizini Floyd'un boğazının üzerinde 9 dakika 29 saniye kaldırmadan bastırdı.

Chauvin, o gün sokaktan geçen 17 yaşındaki genç kız Daniella Frazier tarafından video kaydına alınmasaydı, Floyd'un hayatını kaybettiği son anları bir anda tüm dünyaya yayılmasaydı, büyük ihtimalle hakkında hiçbir soruşturma açılmayacak ve siyahlara uyguladığı şiddet örneklerine devam edecekti.

Polis reformu çağrıları işe yarıyor mu?

Peki o günden bugüne neler yaşandı?

Artık şunu demek mümkün mü: "Bu olay ABD'yi baştan şekillendiriyor, bir daha böyle bir cinayete şahit olmayacağız". Mümkün değil, lakin bu cinayetin yıllardır süren polis reformu çağrılarını tetiklediğini söylemek mümkün.

Polisin güç kullanma politikalarında reform yapılması çok geniş destek bulsa da, aslında ABD'de yine parti çizgileri arasında keskin bir bölünme yaşıyor.

Demokratlar ve bağımsızlar polislik politikasında reform yapılması gerektiğini söyleseler de Cumhuriyetçilerin yalnızca üçte biri bunun gerekli olduğunu düşünüyor.

Polislik faaliyetlerinin ırk ayrımcılığından nasibini fazlasıyla aldığı ise rakamlara dahi yansıyor: Harvard Üniversitesi'nden ekonomist Roland Fryer, bundan beş yıl önce yazdığı bir makalede, polisin güç kullanımındaki ırksal farklılıkları araştırmış ve beyazlara oranla siyahlara çok daha fazla şiddet uyguladığını ortaya koymuştu.

Makalesi için Teksas, Florida ve California, New York gibi 10 büyük emniyet teşkilatından gelen verileri inceledikten sonra ortaya çıkan tabloya göre, polisin siyah zanlıları ele geçirme olasılığı beyaz olanlara göre yüzde 25 daha fazlaydı. Ve ayrıca polis zanlıyı ele geçirdikten sonra onları kelepçeleyerek, yere zorla yatırarak ya da duvara ittirerek bir güç kullanmayı tercih ediyordu.

Spesifik olarak, New York polisi siyahlara yüzde 25 daha fazla cop veya biber gazı kullanıyordu, onları yüzde 18 daha fazla duvara itiyordu, silahını onlara yüzde 24 daha fazla doğrultuyordu ve bu da şiddetin aslında sürekliliğine işaret eden verilerdi.

Ve bu konuda hiçbir ilerleme kaydedilmediği gibi siyahların polisle işbirliği yapmadığı, tutuklanmaya direnme kültürüne sahip oldukları gibi tezler ortaya atılsa da ülkedeki su katılmaz gerçek hane gelirinin düşük, suç oranının yüksek olduğu mahallelerde polisin orantısız güç kullanmasıydı.

'Video yoksa adalet yok!'

Floyd'un ölümünün üzerinden geçen bir yılın ardından ABD, o güne ve geçmişte yaşanan polis şiddeti vakalarına, hayatlarını kaybeden onlarca insanın cinayet dosyalarına, siyahların uğradığı polis şiddetine ve adalet sisteminin değişip değişmediğine bakmak zorunda kaldı.

Nekima Levy Armstrong bir sivil haklar avukatı ve bir aktivist. Armstrong'a göre, Derek Chauvin'in olay sırasında beraber olduğu üç polis de Floyd'un ölümünden sorumlu tutulur ve mahkum edilirse asıl bu büyük bir düşünce sistemi değişikliğine yol açacak ve buradan geri dönülmesi de pek mümkün olmayacak.

Floyd davasında bu kadar ilerleme kaydedilmesinin sebebi de Amerikan hukuk sisteminin düzgün ve adaletli çalışması değil. Chauvin hakkında verilen mahkumiyet kararının sebebi insanların davanın peşini bırakmaması ve ciddi bir toplum baskısının oluşması.

Floyd ailesinin avukatı Chris Stewart ise eğer Floyd'un hayattaki son anlarına dair video kaydı olmasaydı kimsenin bu cinayetten haberi olmayacağını ifade ediyor. Stewart, özellikle Afrikalı Amerikalı vatandaşların adalete kavuşmaları için tek bir yol olduğunu söylüyor:

"Video yoksa, adalet de yok!"

 

Kaynak: BBC

HABERE YORUM KAT