1. YAZARLAR

  2. Ali İhsan Karahasanoğlu

  3. Gemisini batıran yarbay kuvvet komutanı olursa!
Ali İhsan Karahasanoğlu

Ali İhsan Karahasanoğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

Gemisini batıran yarbay kuvvet komutanı olursa!

07 Eylül 2012 Cuma 00:12A+A-

Afyon’daki 25 askerin ölümü, “kaza” olarak tanımlanıyor.

Uludere’de, terörist sanılarak, 34 insanımızın öldürülmesi gibi..

Daha gerilere gidersek.. Örneğin 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nda, Kocatepe Muhribi’nin, kendi uçaklarımızla batırılıp, 54 askerimizin şehid olmasındaki gibi..

Evet, örnekler çoğaltılabilir..

Tüm bu örnekler, kusur olmaksızın yaşanmış, gerçekten “kaza” niteliğinde olaylar olabilir.

İnsanın olduğu her yerde, kaza olabilir.

Ama kaza ihtimalini asgariye indirmek için..

Hele hele disiplinin çok önemli olduğu askeriyede, bu kazalar sonucu yaşanacak can kaybının; olabilecek en küçük sayılara indirilmesi için, gerekli tedbirlerin de alınması gerekir..

Ne gibi?

O kazalarda, küçücük kusuru olanların bile, gerekli müeyyidelere çarptırılmasında, küçücük bir taviz verilmemeli.

Hatta dahasını söyleyeyim.

Hukukta “objektif sorumluluk” ilkesi vardır.

Kusurunuz olmasa bile, bazı zararlardan sorumlu tutulursunuz.

İşveren, kusuru olmasa bile, sahibi olduğu aracın üçüncü kişilere verdiği zarardan sorumlu tutulur.

Bunun gibi, ordu içindeki bu tür kazalardan da..

Velev ki kusuru olmasın, birinci derece üst rütbelilerin sorumlu tutulması gerekir.

Ki, benzerlerinin yaşanma ihtimali, asgariye insin.

Bu konuda, maalesef TSK’da çok kötü örnekler var.

“Disiplin”i ile tanınan askeriyede, yaşanmış çok kötü örnekler var..

Kıbrıs Barış Harekatı sırasında, Kocatepe adlı muhribimizin batırılması ve 54 askerimizin şehid olması sırasında, batan geminin kaptanı olan Güven Erkaya örneğimiz var.

O tarihte yarbay olan Güven Erkaya..

Sanki Türkiye’nin en modern muhribi, kendi uçaklarımızla batırılmamış gibi. Sanki batırılan geminin kaptanı o değilmiş gibi.. Sanki bu gemimizin kendi uçaklarımızla batırılmasında o kaptanın hiçbir kusuru yokmuş gibi.. (Velev ki kusuru olmasın. Objektif sorumluluk ilkesinin kıyasen uygulanması ile, yine de terfisi bir noktadan sonra durdurulmalı idi.)

Rütbeleri bir bir aldı ve en sonunda, bir denizci subayın gelebileceği en yüksek rütbe olan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı makamına oturdu.

İşte bu örnek, Türkiye için çok kötü bir örnek..

Bu kötü örnek; Afyon’daki olay kaza olsa bile.. 25 tane askeri bir araya toplayarak, çok tehlikeli bir işte gerekli önlemleri yeterince almayan subayların (adeta kastı ile gerçekleşen bir olayı) ihmalini önleyecek ibretlik bir örneklik olacağına.. Belki de tam aksi bir “boşvermecilik” teşviki olmuş durumda.

“Bir şeycik olmaz. Gemini 54 askerle birlikte bile batırsan, en üst rütbeye kadar çıkabilirsin” anlayışı, maalesef askeriyedeki disiplini altüst ettirecek çok kötü örnektir.

Böyle bir yanlış, TSK’da hiç olmamalı idi..

Ama, yanlıştan dönülmelidir.

Bugüne kadar, dosyalarında böylesine vahim kusurlar olan rütbeliler, tek tek tesbit edilip, hepsi emekliye sevkedilmeli, hatta unvanları, belli bir rütbeden sonrası için geri alınmalıdır.

Sırf askeriyeyi kuru kuruya övmek için söylenen “Disiplinli kurum” takdirini tekrar kazanması için, dosyasında küçücük bir “kaza”sı olanların, TSK’da belli rütbelerden yukarıya çıkmaları önlenmelidir.

Disiplinin bir numaralı düşmanı, “Bir şeycik olmaz” zihniyetidir.

Bu zihniyetin ortadan kaldırılması gerekir..

Bunun için de, geçmişimizdeki “bir şeycik olmadı” örneği olayların failleri tek tek ortaya çıkarılmalı, sırf ibret alınması için müeyyidelendirilmesi gerekir.

¥

Afyon’daki kaza, bende Ümraniye bombaları çağrısı yaptı..

Ergenekon yapılanmasının çözülmesinde kritik rol oynayan Ümraniye’de bulunan el bombalarının, hangi askeri birlikten, hangi yıl, hangi komutanın sorumluluğu altında iken çalındığı 5 yıldır ortaya çıkarılamadı..

Önceki akşam yaşanan müessif kaza, “Mühimmat sayımı sırasında yaşandı” deniyor ya..

Yüzlerce askerimizin canını tehlikeye atacak kadar büyük bir önemle yapılan bu sayımlar, niye Ümraniye bombalarının izini, bize gösterememişti, merak ediyorum?

Madem bu kadar askerin canı tehlikeye atılarak bu sayımlar yapılıyor.

O sayım neticeleri, birkaç derin adamı kurtarmak için, askeriye içinde, yok edilmemelidir.

Ümraniye bombalarının, hangi kışladan, kimin sorumluluğu altındaki birlikten yürütüldüğü, ortaya çıkarılmalıdır.

YENİ AKİT

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum