1. YAZARLAR

  2. Fikret Ertan

  3. Filistin, imtihanı
Fikret Ertan

Fikret Ertan

Yazarın Tüm Yazıları >

Filistin, imtihanı

15 Eylül 2011 Perşembe 06:28A+A-

Önümüzdeki hafta Filistin'in geleceği bakımından önemli ve tarihî bir dönüm noktası olacak; zira bu hafta Filistin yönetimi yıllardır konuşulan BM tarafından tanınan bağımsız devlet olma başvurusunu nihayet resmen yapacak.

Başvuru BM Güvenlik Konseyi'ne doğrudan mı, yoksa BM Genel Kurulu'na mı yapılacak henüz tam belli olmuş değil. Ancak ortaya çıkan emarelerden başvurunun Genel Kurul'a yapılacağı kuvvetle muhtemel görünüyor; zira Güvenlik Konseyi'ne yapılacak başvurunun Amerikan vetosu ile karşılaşacağı şimdiden kesin görünüyor. Nitekim, Başkan Obama tanınma konusuna karşı olduklarını, bunun ters etkiye yol açarak barışa hizmet etmeyeceğini açıklamış bulunuyor.

Filistin tarafı da bunun farkında olarak başvurusunu muhtemelen Genel Kurul'a yapacak. Arap Birliği de anlaşılan bunu destekliyor. Başvurunun Genel Kurul'a yapılması halinde kabulü için 193 üyenin üçte iki çoğunluğu gerekiyor. Bu da 128 üye demek. Filistin yönetimi zaten şimdiden bu sayının üstünde bir desteğe sahip görünüyor. Şüphesiz bu husus Genel Kurul'da tanınmanın hemen hemen garanti olduğunu gösteriyor.

Diğer yandan, tanınma Genel Kurul'da ezici çoğunlukla kabul edilirse bu tam ve kesin tanınma olmayacak elbette. Tanınma muhtemelen oy hakkına sahip olmayan ve üye statüsü kazanmamış gözlemci devlet statüsünü Filistin'e verecek. Esasen Filistin yönetimi gözlemci bir entite, bir teşkilat olarak Kurul'ca tanıyor. Gerçekleşecek tanınma bunu bir kademe yükseltmiş olacak; teşkilat yerine devlet tanınması ihdas edilecek. Bu da bugün üye olmayan üye statüsüne sahip Vatikan Devleti statüsüne benzer bir statü olacak.

Bu mülahazalara ilaveten Filistin yönetiminin Genel Kurul'a sunacağı resmî başvurunun mahiyeti, sunacağı metindeki istekleri ve bunları yansıtacak olan başvuru metni de önemli bir husus olacak. Bu metinde ne yer alacak, Filistin yönetimi bağımsız devlet olarak tanınma parametrelerini nasıl ortaya koyacak, İsrail ve barış konusunda nasıl ifadeler kullanacak, bağımsız devletin unsurlarını nasıl tanımlayacak? Bunlar şüphesiz bu yazıyı yazdığımız sırada belli olmamış, açıklanmamış hususlardı. Bu bakımdan herkes gibi biz de bu metni bekleyip göreceğiz.

Bu metni bekleyen, metne göre politika belirlemeye çalışan ülkeler, hatta bloklar bile var. Avrupa Birliği (AB) mesela. AB, bu çerçevede Filistin yönetiminin nasıl bir başvuru yapacağını tam bilmediği için bugün hâlâ bir blok, bir birlik olarak tek sesli bir politikadan hayli uzakta görünüyor.

AB'nin bugün Filistin başvurusu konusunda çok parçalı ve dağınık bir görünüm içinde olmasının tek sebebi elbette henüz açıklanmayan başvuru metni değil; bunu önceleyen başka sebepler de elbette var. AB'nin büyük devletlerinin Filistin konusunda uzun süredir ayrı düşmeleri, konuya kendi milli perspektiflerinden bakıyor olmaları gibi. Mesela Almanya başvuruya öteden beri karşı duruyor; İsrail'in yanında bulunuyor. Hollanda, Polonya, Çek Cumhuriyeti de benzer konumdalar. Bunlar muhtemel Genel Kurul oylamasında ya ret oyu verecekler ya da çekimser kalacaklar. Bunlara karşılık İngiltere, Fransa, İspanya gibi büyükler muhtemelen olumlu oy kullanacaklar.

27 üyeli AB'nin diğer üyeleri nasıl oy kullanacaklar henüz belli değil. Ancak muhalif cepheye Romanya, Bulgaristan gibi üyelerin katılacakları kuvvetle muhtemel görünüyor. İsrail bu ülkelerin desteğini aldığını çok önceden açıklamıştı; ama yine de kesin değil bu durum. Bugün 27 üyenin 7-8'inin başvuruya karşı çıkacakları, böylece AB'nin oylamada tek blok, tek ses halinde hareket edemeyeceği kolaylıkla tahmin edilebilir.

Oysa, 1980 Venedik Deklarasyonu'ndan bu yana iki-devletli bir nihai çözümü benimseyen, Filistin yönetimine büyük mali katkıda (yılda 1 milyar Euro) bulunan AB'nin hem bu sebeple hem de savunduğu hak, hukuk, adalet, demokrasi, insan hakları, self determinasyon gibi ilkeleri doğrultusunda hareket edip tek blok halinde Filistin devletinin tanınmasına tam destek vermesi gerekir.

Ancak, ona buna, başkalarına bu konularda ders vermeye kalkan AB'nin Filistin'in tanınması konusunda sınıfta kalacağı ve güven, itibar kaybına uğrayacağı anlaşılıyor. Önümüzdeki hafta tanınma konusunda dünya önemli bir imtihan yaşayacak. Bakalım kimler imtihanda başarılı olacak ve elbette tarihe geçecek, hep birlikte göreceğiz...

ZAMAN 

YAZIYA YORUM KAT