Mehmet Garip Tanyıldızı / Akşam

Bir zor mesele

"Biz Uhud'u severiz, Uhud da bizi sever!"

Rasulullah (s.a.v) Uhud Savaşı'nın ardından Müslümanların bölgeye bir uğursuzluk, olumsuzluk atfetmemesi için böyle buyurduğu rivayet edilir.

Bir insanın bir dağı sevdiğini dile getirmesi gayet normal ancak, canlı bir hayvanın değil de cansız bir dağın insanları sevdiğini söylemek bugünün insanının havsalasının pek alabileceği bir şey değil.

Bu söz, Allah Rasulü'nün tabiata nasıl baktığını, dolayısıyla Müslümanların da nasıl bakması gerektiğini gösteren bir ders niteliğindedir.

Bize musahhar kılınan, ondan faydalandığınız, hizmetimize sunulan tabiata karşı muhabbet beslememiz ve onun muhabbetini hissetmemizi nasihat etmektedir.

Elbette, bu muhabbet tabiatın canlı veya cansız bütün unsurlarını kapsamalıdır.

Bir süredir gündemde yer alan sahipsiz sokak hayvanları ve sahipli vahşi hayvanlar meselesine de bir de bu açıdan bakmayı denemeliyiz.

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, meselenin can yakıcı boyutunu gözden kaçıramayız.

Neredeyse her gün, haber bültenlerinde bir yenisine şahit olduğumuz dehşete düşürücü görüntüler sorunun aciliyetini yeterince ortaya koyuyor.

Hepimizin, her an maruz kalma ihtimali olan bu saldırıları izlemek dahi insanın içini acıtıyor.

Bu bakımdan tüm kurumları ve yetkilileriyle problemin bir an önce çözüme kavuşturulması büyük önem arz ediyor.

Ancak, tabiatın dengesinin insanoğlu tarafından bozulduğunu ve hayvanların yaşam alanlarını tahrip ettiğimizi kabul etmek durumundayız.

Hayvanların tabiatlarına göre hareket ettiğini, yaşam alanlarını tanzim etme iradesinin insanda olduğunu unutamayız.

Barınma, beslenme ve binek amaçlı gibi sebepler haricinde hayvan alım satımının onları emanet olmaktan çıkarıp metalaştırdığının farkına varmalıyız.

Bu sorun hayvanperestliğe varan aşırılıkla da salt "mama lobisi" geçiştirmesiyle de çözüme kavuşturulamaz.

İnsana da hayvana da merhametle yaklaşmalıyız.

Ezcümle, bu mesele o kadar basit değil.