1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Esed-İran-Rusya’nın Şebbihalığına Soyunan Yalan Makineleriyle de Uğraşmak Lazım
Esed-İran-Rusya’nın Şebbihalığına Soyunan Yalan Makineleriyle de Uğraşmak Lazım

Esed-İran-Rusya’nın Şebbihalığına Soyunan Yalan Makineleriyle de Uğraşmak Lazım

Dün “Türkiye IŞİD’e yardım ediyor” diye algı üretmeye çalışan yalan ve kara propaganda merkezleri, İdlib’in kuşatıldığı bugün ise “HTŞ”, “El Kaide” vs. deyip Şebbihaların suçlarını örtmeye ve Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar.

10 Şubat 2020 Pazartesi 14:08A+A-

HAKSÖZ-HABER

İdlib’de Rus uçaklarının bombardıman altında tuttuğu kasabalar bir bir yerdeki Rus paralı askerler, rejim güçleri ve İran’ın toplayıp getirdiği çetelerin eline geçiyor. Rejime bağlı unsurlar TSK’ya ait gözlem noktalarını geçip İdlib şehir merkezinin sınırına dayandılar. Hatta kenar mahallelerini bombalamaya başladılar bile. Türkiye ise şimdilik askeri yığınak yaparak gidişatı durdurmaya çalışıyor. Ayrıca diplomatik zeminde çabalarını yoğunlaştıran Türkiye, Rejim güçlerinin Şubat sonuna kadar işgal ettiği bölgelerden geri çekilmesi için Astana ortakları Rusya ve İran’a ültimatom vermiş vaziyette. Türkiye’nin bu çabaları kana susamış grupları eski pozisyonlarına kadar iter mi belli değil ama İdlib’in Halep gibi düşmesinin kolay olmayacağı, bölgede zalim şer güçlerini bekleyen zor günler olduğu söylenebilir.

Sadece Sahadaki Katillerle Değil, Yalan Makineleriyle de Uğraşmak Lazım

İdlib’deki gelişmeleri bugünkü yazısında gündemleştiren Yeni Akit yazarı İbrahim Karataş, Rusya-İran-Esed bloğunun yalan ve propaganda merkezleriyle mücadelenin gerekliliğine vurgulayarak önemli bir noktaya dikkati çekti.

İbrahim Karataş’ın bugünkü Yeni Akit’te (10 Şubat 2020) yayımlanan “İdlib’de Rus Algı Savaşıyla da Mücadele Edeceğiz” başlıklı yazısının konuyla alakalı kısmı şöyle:

Türkiye tek başına hem insani bir operasyon yapmakta hem İdlib halkını yerinde tutmaya çalışıyor. Ancak sadece katillerle değil yalan makineleriyle de uğraşması gerekecek. Çünkü propaganda savaşları da paralel olarak tüm hızıyla devam ediyor. Bu savaşın Türkiye ayağı özetle ‘Askerlerimiz Suriyeliler için ölüyor’ gibi boş laflar etrafında dönüyor. Eğer hükümet asker göndermese, aynı kişiler bu sefer de “Bu kadar mültecinin burada ne işi var” diye ayaklanacaklar.

Hâlbuki Türk askerinin Suriyeliler için öldüğü yok. Mesela, DEAŞ’ın sınırdan uzaklaştırılması için yapılan Fırat Kalkanı Operasyonunda 71 Türk askeri, 614 de ÖSO mensubu şehit oldu. Afrin’in kontrolü için yapılan Zeytindalı Operasyonunda 60 Türk askeri, 318 ÖSO mensubu şehit oldu. Son olarak Barış Pınarı Harekatında 15 askerimiz, 251 ise ÖSO mensubu şehit oldu. Toplamda 1183 ÖSO mensubu DEAŞ ve PKK’ya karşı, askerimizin yerine ya da yanında şehit oldu. Ama gelin görün ki bunca fedakârlığa rağmen bizzat yerli Esadcılar ve ırkçılar tarafından terörist olarak anılıyorlar. Hatta Kemal Kılıçdaroğlu bombalardan kaçan çoluk çocuğa da terörist diyor.

Algı savaşının diğer ayağında ise Rus medyası ve trolleri var. Daha geçtiğimiz günlerde trollerin ne iş yaptığını açıklayan bir trolü öldürdüler. Ancak trollerden 600 tane daha var. Bunların yalanı o kadar çok ki kendi yaptıkları kimyasal saldırıyı gazdan etkilenenleri kurtarmaya giden Suriyeli sivil savunmacıların (Beyaz Baretliler-White Helmets) üzerine yıkacak kadar arsızlar. Hatta bununla da yetinmeyip bazen önce bir yeri bombalayıp Beyaz Baretlilerin olay yerine gelmesini bekliyorlar. Beyaz Baretliler gelir gelmez bir kez daha bombalıyorlar ki onlar da ölsün. Böylelikle suçlarına şahitlik edecek kimse kalmasın.

Türkiye’nin DEAŞ’a destek verdiği algısını sahte videolar ve haberlerle yayanlar da yine Rus propagandacılardı. İlişkiler düzelince bir süre susan RT, Sputnik ve troller geçtiğimiz hafta 8 Türk askeri İdlib’de şehit edildikten hemen sonra tekrar harekete geçerek Türkiye’nin teröre destek verdiğine dair haberler yayınladılar. Şu anda terörle mücadele ettiklerini söyleyip Türkiye’yi teröre destek vermekle suçluyolar.  Bizdeki Esadcı ve PKK’cı medya ise uyduruk haberlerin üzerine atlayıp halka yayıyor.

İdlib’de mazlumları korumak ve mültecilerin akışını durdurmak belli ki yine Türkiye’ye kalacak. Belki sıcak çatışmalar yaşanacak ve yeni bedeller ödeyeceğiz. Ama mutlaka karşı tarafa da ağır bedeller ödetilecektir. Lakin birileri de sinirleri germek için klavye silahşörlüğü yapacak. Ruslar yazacak, Esadcılar, Avrusya’cılar, FETÖ ve PKK medyası ve trolleri ise yayacak. Hepsi şu anda düğmeye basılmasını bekliyor. Eğer ki Türk ordusu harekât yaparsa yalan yanlış haberleri bir virüs gibi yayacaklar. Dün Türkiye DEAŞ’a yardım ediyor dediler ve kabul ettirdiler. Bugünse HTS, El Kaide vs. deyip Şebbihaların suçlarını örtecekler. Maalesef bilgi/algı savaşlarında (information warfare) çok gerideyiz. Terör örgütleri bile daha iyi çalışıyorlar. Düşmanın ne taktiğiyle ne de silahıyla silahlanabildik. Ülke uğruna gidip can veriyoruz ama (sosyal) medyada iki kelam yazamıyoruz.

HABERE YORUM KAT