1. YAZARLAR

  2. Adem Yavuz Arslan

  3. Erbakan fenomeni
Adem Yavuz Arslan

Adem Yavuz Arslan

Yazarın Tüm Yazıları >

Erbakan fenomeni

15 Aralık 2010 Çarşamba 00:04A+A-

Saadet lideri Necmettin Erbakan ile önceki gün 2 saat süren bir sohbetimiz oldu.

Kesinlikle enteresan bir sohbetti.

Milli Görüş'ün efsane lideri 84 yaşında. Ciddi sağlık sorunları da var. Fakat zihni berrak.

İki saat aralıksız konuştu ama isimleri, tarihleri, kronolojiyi hiç karıştırmadı. Gerçi aynı şeyleri 40 yıldır anlatıyor olmasının da bunda bir etkisi vardır ama 84 yaşındaki bir isim için takdire değer bir performansı var.

Erbakan ile güncel konuları konuşmak istedik ama o kendi gündemini anlatmayı tercih etti. Biraz da 'hoca' sıfatıyla matematik sorusu ile girdi sohbete. Cevabını alamayınca da bir buçuk saat sürecek bir 'Siyonizm' dersine başladı.

Uzun uzun anlattı. Hatta önündeki kitaplardan şemaları, 'Üç Yüzler Meclisi'ni, 'dünyayı yöneten aileleri' ve 'kutsal hedefleri' anlattı.

Araya girip konuyu bugüne getirmek istesem de ustaca sorumu alıp kenara koydu ve kendi gündemini anlatmaya devam etti.

Gerçi söylemleri değme komplo teorilerine taş çıkaracak cinstendi ama anlattıklarına olan inancı dikkate değer. Ayrıca siyaseti de bir 'ibadet' hatta 'cihat' olarak görüyor.

 Doğru ya da yanlış ama Erbakan cephesi başka bir dünya.

Anlattıklarına gelince.

Açıkçası MHP lideri Devlet Bahçeli'nin 'iktidar formülü'nü anlamamıştım Erbakan'ın 'Siyonist dünya' tezini de anlamadım.

Öyle bir denklem kurdu ki sonuçta 'AK Parti'yi İsrail kurdurdu, Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül Siyonistlerin hizmetkârı' gibi bir sonuç çıktı. Hatta yanlış mı anladım mealli sorduğumda aynı şeyleri tekrar etti.

AB yerine 'İslam Birliği'ni önerdi. 'AB'nin Türkiye'den sonra İsrail'i de alacağını, ardından İsrail ile Türkiye'yi ayıracağını, böylece büyük İsrail'in kurulacağını' iddia etti.

Numan Kurtulmuş ile ilgili sorulara cevap vermek istemedi, Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan için ise "Onlar arka kapıdan kaçıp top oynayan çocuklar. Keşke söylediklerimi dinleselerdi. Ben onlara kızgın değilim. Hepsi evladım. Fakat bir şey yaptık zannediyorlar" dedi.

Erbakan, ilerlemiş yaşına ve sağlık sorunlarına rağmen aktif siyasete dönüşüyle ilgili farklı bir tanımlama yapıyor. Ona göre tercihi 'koltuk hırsı' değil bir nevi görev: "Çünkü söz nasihat dinlemediler. Görevi almak milli bir vazifedir" diyor.

Bugünkü koşullarda nasıl miting yapacak, nasıl kampanya yürütecek bilmiyoruz ama Erbakan 6 ay sonra tek başına iktidar olacağını savunuyor. Hatta 'Sultan Fatih de tahta iki kez çıktı' diyor.

Açıkçası esprili ve renkli kişiliğinden de bir şey kaybetmiş değil. Kendisiyle özdeşleşmiş 'hadi oradan' tarzı ifadelerini yine kullanıyor.

Başbakan'dan bahsederken 'bu çocuk' diyor sempatik bir ifadeyle. Arada 'İsrail Go Home' derken Amerika'ya da bir çağrı yapıyor: "İsrail'i madem o kadar çok seviyorsun al götür Amerika'da bir yerde kur..."

Füze kalkanı tartışmalarına ise farklı bir yorum yapıyor. Erbakan Hoca'ya göre bu proje gelecekte kurulacak olan Kürdistan'ı korumak için üretildi.

Uzun sohbetin kısa özeti şu: Erbakan bir fenomen.

Kamuoyu aktif siyasete dönüşünü 'koltuk hırsı' olarak görse de o kendini inandığı dava uğruna son nefesine kadar çalışan bir nefer olarak görüyor. Takipçileri de öyle.

Açıkçası söylediklerinin birçoğu bana pek mantıklı gelmiyor.

Ama hakkını teslim etmek lazım ki Erbakan Türkiye tarihinde önemli bir aktör. Yarım yüzyıl boyunca da aynı dava uğrunda ömrünü tüketmesi en azından saygıyı hak ediyor.

Meclis'te 'tek kale maç'

TBMM'de bütçe görüşmeleri her zaman hararetli geçer. Liderler açısından da bir nevi sınav hükmündedir. Başbakan ve ana muhalefet liderinin performansları dikkatle izlenir.

2011 bütçesi üzerinde yapılan görüşmeler de öyle oldu. Özellikle de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun ilk kez bir bütçe konuşması yapacak olması, ayrıca da gün boyunca pompalanan 'kürsüden dosya açıklayacak' söylentisi beklentileri de yükseltti.

Fakat hem Kılıçdaroğlu'nun hem de Bahçeli'nin performansı Meclis'i dalgalandırmaya yetmedi. Kılıçdaroğlu teknokrat bir üslupla konuştu.

Erdoğan ise her zamanki gibi kürsü hakimiyetini gösterdi. Kalabalık Meclis grubunu da arkasına alınca Meclis'te 'tek kale maç görüntüsü' oluştu.

Başbakan iyi bir hatip, konusuna hakim ve en önemlisi 8 yıllık performansı elini güçlendiriyor.

Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı 'Kayseri dosyası' ise bekleneni veremedi. Büyük beklenti oluşturuldu ama ne Meclis'tekiler ne de ekranları başındaki milyonlarca kişi ne olduğunu anlayamadı.

Gerçi ertesi gün Kılıçdaroğlu twitter'dan 'oltaya geldi' türü ifadelerle başka şeyler ima etti ama kamuoyu hâlâ mevzuyu kavrayabilmiş değil.

Aslında bu olayın ortaya koyduğu bir başka gerçeklik var. Kılıçdaroğlu'nun şu yolsuzluk saplantısından çıkması lazım. Milyonları heyecanlandıracak yeni söylemler bulsa fena olmaz.

BUGÜN

YAZIYA YORUM KAT