Mevlüt Yurtseven

Mevlüt Yurtseven

Yazarın Tüm Yazıları >

Edep ya hu

31 Temmuz 2013 Çarşamba 17:56A+A-

Af ve mağfiret ayı olmaktan çıkarılan eğlence kültür ayına dönüştürülen Ramazan ayının sonuna gelirken yine değişen fazla bir şey olmadı. ramazan gündemimiz Abdülaziz Bayındır’ın imsak tartışması buna diyanetin ve Cübbeli Ahmet Hoca’nın cevabı derken orucu bozan ve bozmayan şeyler diş fırçalamak orucu bozar mı ? İğne yaptırmak orucu bozar mı ? kocası titiz kadın yemeğin tuzuna baksa orucu bozulur mu ? gibi oldukça önemli konuları gündemimizde tutarak bir Ramazan’ı daha ıskaladık . Bu arada Nihat Hatipoğlu hocanın yaptığı iftar programının en çok izlenen iftar programı olduğunu ve bu durumun Sabah Gazetesi tarafından reytinglerin efendisi olarak manşetten verildiğini hatırlatırım . Hoca efendilerin şov programlarında sahne almasını görmüştük ama bizzat şov programı yapması vaaz ü nasihatın pazarlanması zannediyorum ki bir ilk idi ve bundan sonra televizyon kuruluşlarının mübarek Ramazanın rahmet ikliminde hoca efendilerin izlenme oranlarına göre yeni programlar yapacaklarının bir işareti idi.

Bu içi boş gündemlerle ramazanı uğurladığımızı düşünürken sayın Tuğrul İnançer bize “edep ya hu” dedi. TRT 1 ekranlarında "Ramazan Sevinci" programında sayın Tuğrul İnançer, konunun hamileliğe gelmesi üzerine, "Hamileliği davul çalarak ilan etmek bizim terbiyemize aykırıdır. Böyle karınla sokakta gezilmez. Her şeyden önce estetik değildir. 7-8 aydan sonra anne adayı biraz hava almak için beyinin otomobiline biner, biraz dolaşır. Sonra akşam üstü çıkarlar. Şimdi ise maşallah, kanatlısı kanatsızı televizyonlarda uçuşuyor. Ayıptır ayıp. Bunun adı realizm değildir. Bunun adı terbiyesizliktir" şeklinde yorumda bulunmuştu. Bu mesaj sadece kadınlara değil erkeklere de verilmiştir. İstenen aile hayatında var olması sürdürülmesi gereken edebin terbiyenin muhafaza edilmesi çağrısıdır. Hoşgörü adına özel hayat adına edepsizliğe terbiyesizliğe zaman zaman müptezelliğe prim verilen bir zaman da insanlara ayıbı terbiyeyi hatırlattı . Aslında kullanılacak kelime daha farklı idi ama beyefendiliğinden bu kelimelerle izah etti. Ağızına sağlık.

Kadının yaratılışı insan neslinin devamı için döl yatağı olacak şekilde 40 haftalık bir süre ile yavrusunu içinde taşıyarak dış dünyada yaşayacak hale gelinceye kadar muhafaza edeceği şekilde yaratılmıştır. Kuran annenin yaşadığı bu süreçten dolayı ona hürmet edilmesini söyler.. Anne olmak sadece bu fizyolojik süreyi tamamlayıp doğumu gerçekleştirmek değildir Her doğum bir mucizedir ve sevinçtir bu nedenle her toplum bunun için farklı adetler ve geleneklere sahiptir. Bizim geleneğimizde asıl olan mahremiyet ve edeptir. İletişim çağında modernizm ile rezillik tavan yapmıştır. Mahremiyet özel hayat olmuş edep ve terbiye ise karşılığı bulunamadığı için kaldırılmış hükümsüz kılınmıştır . İnsanlar değişik gelenekler uydurmakta haddi aşmakta ve arsızlıkta sınır tanımamaktadırlar. İnsanlığın Hz. Adem’den beri bilemediğini ve bulamadığını bugünün yeni yetme haddini bilmeyen insanı buluveriyor sonuçta özgürleştikçe terbiyemizi de aynı şekilde kaybediyoruz. Sadece hamilelik davul çalarak ilan edilmiyor babalar doğumhaneye giriyor özel doğum fotoğrafçıları tutuluyor doğum anı kameraya alınıyor mahremiyet dip yapıyor. Bu gösteriden herkes nasiplenmek istemekte ve bir sektör oluşmaktadır. Bu sektör para kazanmak için bütün edep ve terbiye duvarlarını yıkmaktadır. Peygambere hakaret bile ifade özgürlüğünü kullanma hakkı olarak görülüyor . Bu ülkede biz işin başındayız bizden önce yola çıkanlar şimdi sperm bankaları kurmuşlar kiralık taşıyıcı anneleri keşfetmişler ve anne sütünden dondurmalar pazarlamaktadırlar . Bizde de geleceği farklı değildir çünkü surda gedik açılmıştır.

Sayın Tuğrul İnançer’e gelen tepkiler ise daha büyük bir vehamet arz etmektedir. Dini pratikleri cami avlusunda bir dilenciye sadaka vermek bile olmayan edep haya kavramlarını hayatlarına sokmayan çocuk doğurmayı benim bedenim benim kararım diye yük olarak gören anneliği angarya kabul eden çevreler “bu çağda bu kafa” sloganı ile yola çıkmışlardır onlara diyecek bir şey yok . Diyanet ise her zaman ki sade suya tirit açıklaması ile “Zaten dinde de kadına tecrit diye bir şey yok” diyerek sıyrılmaya çalışmış bir kadın doğum uzmanı “"Yapılan açıklama ileri derecede bilimsel temelden uzak, işin ehli olmayan kişilerce yapılmış. Böyle açıklamalar dikkate alınmamalı" diyerek oldukça içi boş bir açıklama yapmıştır. Tepkilerden en vahimi ise AK parti milletvekili Nimet Baş’ın gösterdiği tepkidir. Baş “"ancak şunu söyleyebilirim; Hamile kadına sokağa çıkma demek, mantık dışıdır. Hamile kadın 6 ay, 7 ay, 9 ay, hamilelik süresi boyunca evde hapis mi kalacak? Bu sözlerin dini bir dayanağı yok. Gelenek, görenek, ananelerde de hamile kadın sokağa çıkmasın diye bir şey yok. Dolayısıyla bu sözler sadece bir kişinin estetik algısıyla ilgili. Şahsen ben, kadınlara erkeklerin estetik algısına göre sınırlama getirilemeyeceğine inanıyorum" dedi.

Düşünün bakanlık yapmış ülkenin karar mekanizmalarında söz sahibi iktidar milletvekili bir hanımın bütün bunlardan çıkarımı vizyonu mesajı bu kadar.

Sözü uzatmaya gerek yok uyarıları ve nasihatleri için sayın Tuğrul İnançer’e teşekkür ediyorum ve çağrısını tekrar ediyorum “Edep ya Hu”

YAZIYA YORUM KAT