1. YAZARLAR

  2. Abdülkadir Selvi

  3. Ecevit'in evinde alınan karar neydi?
Abdülkadir Selvi

Abdülkadir Selvi

Yazarın Tüm Yazıları >

Ecevit'in evinde alınan karar neydi?

26 Nisan 2011 Salı 01:07A+A-

Tarih: 10 Temmuz 2002. Yer: Bülent Ecevit'in Oran Sitesi'ndeki evi. Emrehan Halıcı, Recai Birgün, Rahşan Ecevit ve Bülent Ecevit bir değerlendirme yapıyor.

Değerlendirmeye partiyi ve DSP grubunu temsilen katılan başka isimler de var.

Ecevit'e 1 gün sonra Başkent Hastanesi'nde yapılacak olan kontrole gidip gitmeme konusu değerlendiriliyor.

Çünkü Ecevit, rahatsızlığının ardından götürüldüğü Başkent Hastanesi'nden kontrollerine gelme şartıyla taburcu edilmiş. Ama o henüz kamuoyuna Rahşan Ecevit tarafından kaçırılırcasına çıkarılmış gibi bir bilgi mal olmamış.

Ancak eve getirildikten ve Dr. Mücahit Pehlivan'ın tedaviyi üstlenmesinden sonra hızla iyileşmeye başlaması zihinlerde soru işaretlerinin oluşmasına neden olmuş.

Tam o sırada DSP Genel Merkezi'ne gelen bir istihbarat ise kuşkuların büsbütün artmasına sebep olmuş.

İstihbarat, Başkent Hastanesi'nde Ecevit'e iş göremez raporunun verilerek, Başbakanlıktan uzaklaştırılacağı yönünde.

Ecevit'in çok önem verdiği ve katılmak istediği Kıbrıs ve MGK toplantıları öncesinde "katılabilirsiniz" denilmesine rağmen, sabah yapılan kontrollerde,"katılırsanız daimi felç olursunuz, katılmayın" kararının verilmesi zaten kamuoyunda,"Ecevit resmi toplantılara katılamayacak kadar ağır hasta. Bu şekilde devleti yönetmesi imkansız" şeklindeki bir algının oluşmasına neden olmuş.

Bu yaşananlarla gelen istihbarat alt alta konulunca, kuşku daha da büyümüş.

Yapılan değerlendirme sonucunda Başkent Hastanesi'ndeki kontrole gidilmemesi ve bu durumun kamuoyuna açıklanması kararı alınıyor.

Parti adına açıklamayı Emrehan Halıcı'nın yapması kararlaştırıldıktan sonra, kamuoyuna yapılacak açıklamayla ilgili bir metin hazırlanması için çalışmalara başlanıyor.

Açıklamada, Ecevit'e iş göremez raporunun verileceğine ilişkin duyuma da yer verilmesi kararlaştırılıyor.

O aşamada Rahşan Ecevit'ten bir öneri geliyor.

Rahşan hanım açıklama metninde Hüsamettin Özkan'ın da isminin geçirilmesini istiyor.

Bülent bey karşı çıkıyor. Rahşan hanım ısrar ediyor ancak Ecevit, Hüsamettin Özkan isminin açıklamada yer almasına engel oluyor.

Ve daha sonra Emrehan Halıcı, mutabık kalınan açıklama metnini basın mensuplarına okuyor. Ancak o sırada içeridekilerin ağzının bir karış açık kalmasına neden olan bir şey yaşanıyor.

Emrehan bey metin dışına çıkarak, Hüsamettin Özkan'ın isminden söz ediyor.

Ecevit dahil herkes Hüsamettin Özkan isminin oraya kimin talimatıyla eklendiğini anlıyor. O nedenle de kimse dönüp Rahşan hanıma bir şey sormuyor.

Kelam Kılıçdaroğlu dün Ecevit'le özdeşleşen şehir, Zonguldak'taydı.

Ecevit'e iş göremez raporuyla gündeme gelen Mehmet Haberal'a destek istedi.

Yanında Mehmet Haberal'ın Ecevit'e iş göremez raporu vererek Başbakanlıktan uzaklaştırılacağı iddiasını kamuoyuna açıklayan, bu nedenle de Haberal tarafından hakkında tazminat davası açılan Emrehan Halıcı vardı.

Hele hele birde Kılıçdaroğlu Zonguldak meydanında,"Haberal bu milletin onurudur" demedi mi? Orada bittim.

Darbe sanıkları 27 Mayıs darbesinin astığı Menderes'in peşinden giden demokratların da, 12 Mart darbesinin astığı Deniz Gezmiş'e inanan solcuların da 12 Eylül'ün idam ettiği Mustafa Pehlivanoğlu'nu seven Ülkücülerin de onuru olmaması lazım.

Darbeye karşıyım deyip darbe sanıklarını partisine dolduran Kılıçdaroğlu'nun onuru olabilir ama Ergenekon darbe sanığı Mehmet Haberal benim onurum değil.

Ecevit yaşasaydı onun onuru olabilir miydi? Bilmem. O konuda fikir yürütecek ehliyette görmüyorum kendimi.

Ancak bildiğim bir şey var.

Başta Ecevit pek tutmazdı bu Kılıçdaroğlu'nu.

Çünkü Kılıçdaroğlu 1999 seçimlerinde DSP'den aday adayı olunca, Rahşan ve Bülent Ecevit çiftinin ortak kararıyla listeye konulmamıştı.

Ecevit tarafından siyaseten veto edilmişti.

O ise şimdi Ecevit'le kötü hatıraları olanları seçtirmek için, bizzat Ecevit ismini kullanarak oy toplamaya çalışıyor.

Ecevit'in kemikleri sızladı mı bilmem ama bu kadar istismardan dolayı gerçek Ecevitçilerin vicdanlarının sızladığı kesin.

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT