1. YAZARLAR

  2. Ali İhsan Karahasanoğlu

  3. Doğru Dersiniz Be Ya: Ergenekon Yok, Akit’i Mahkûm Etmek Var!
Ali İhsan Karahasanoğlu

Ali İhsan Karahasanoğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

Doğru Dersiniz Be Ya: Ergenekon Yok, Akit’i Mahkûm Etmek Var!

25 Nisan 2016 Pazartesi 19:12A+A-

Ergenekon davasına bakan mahkemeye, üç sene boyunca başkanlık eden Köksal Şengün isimli bir hakim var..

Gülen grubunun sempatizanı değildi..

Ergenekon sanıklarını tahliye etmek için oy kullanıyor, ama Gülen grubuna bağlı olduğunu tahmin ettiğim diğer iki üyenin oyu ile, tahliyeler çıkmıyordu...

Cemaat sonunda telefon dinlemeleri ile..

Bu hakimin bir bayan avukat ile görüşmelerini yakaladı.

Yargıtay’a üye olmak için Seyfi Oktay ile buluşmalarını yakaladı..

Ve Bolu’ya sürgün ettirdi..

Bu hakimimiz, bilahare emekli oldu..

Şimdi açıklama yapmış..

Kendisini taaa DGM Başkanlığı yaptığı yıllardan tanıdığım bu hakim bey, Yargıtay’ın Ergenekon kararı için demiş ki:

“Dava en başından itibaren sakattı. İlk düğme yanlış iliklenmişti. Öyle de devam etti. Delilsiz bir dava için ancak böyle bir sonuç çıkabilirdi.”

Daha kesinleşmemiş olan bir kararı, sanki bitmiş gibi, tahliye için verdiği mücadeleyi de şöyle ifade ediyor: “Kavgasını verdik ama maalesef başarılı olamadık.”

Vay canına..

Başkan bey.. Diğer iki üyeye karşı..

Kavga veriyor..

Ve bunu deklare de ediyor..

Şimdi benim sormam lazım..

Sayın Köksal Şengün bey..

Akit ile ilgili davalarda, sen neyin mücadelesini veriyordun?

Beraatin mi, mahkumiyetin mi?

Siz unutmuş olabilirsiniz..

Ben canlı şahidiyim..

Muhabirimiz Mehmet Özmen, canlı şahidi..

O dava, Ergenekon terör örgütünün de varlığına bir delildir aslında..

Uzatmadan özetleyeyim..

Yargıtay kararını önüne alıp, kasım kasım kasılanların kuru gürültülerini siz de görün..

Tarih 2000..

Köksal Şengün’ün başkanı olduğu İstanbul 5 Nolu DGM’ye, bir iddianame gelir..

İddianamede şunlar yazıyor:

“Akit gazetesinin 9 Mart 2000 tarihli sayısının incelenmesinde, 1. sayfada büyük puntolarla, ‘İşte çağdaş yobazlar’ başlığı ile Tümgeneral Doğu Silahçıoğlu ile Ankara Garnizon Komutanı Korgeneral Erol Tutar’ın isimleri ve görev yerleri de belirtilmek suretiyle terör örgütlerine hedef gösterildikleri kanaatine varıldığından, ....”

Haberin içinde ne yazıyormuş, niye yobaz demişiz, merak ediyorsunuz değil mi?

Merakınız boşuna..

Böyle boş iddianamelerle, davalar açılıyordu o yıllarda..

Haberin başlığını verip..

Haberin içinde ne yazdığını bile aktarma tenezzülünde bulunmayan savcılar, gazetecilerin cezalandırılmalarını istiyorlardı..

Dahası var.. Devam ediyor o iddianame: “Dosyada bulunan suça konu gazetenin zoralımı ile, ayrıca AKİT gazetesinin kapatılmasına karar verilmesi kamu adına iddia olunur. 30.03.2000 Enver Çoban İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet savcısı 22264”

Yaa..

“Ergenekon hikaye” diyorlar....

“Deliller uydurma” diyorlar....

Köksal başkanımız, Ergenekon sanıklarının tahliyeleri için çok kavga veriyor..

Ama aynı Köksal bey..

Akit gazetesinin sadece başlığını yazarak açılan iddianameyi alıp, gazeteciyi cezalandırıyordu..

Ortada gerçek dışı bir niteleme yok. Bir hakaret yok. İsnat edildiği gibi, terörle mücadele eden bir kamu görevlisi yok..

Nerden telefon geldi ise..

Cezayı basıyorlar..

¥

Savcımız iddianamesine koymamış ama..

Bilirsiniz, bizim gizlimiz saklımız yoktur..

Aktarayım, siz de nasıl bir haberden dolayı o davanın açıldığını, yaşadığımız rezaleti görün:

İddianamede yok ama.. Haberimizin spotu şöyle imiş:

“Ankara’da şalvarlı diye köylü kadınlar Anıtkabir’e sokulmadı. Samsun’da ise Tümgeneral Doğu Silahçıoğlu, ‘hoşgörü’ kelimesini kullanan bürokratı azarladı..”

Bu spotun üstünde de.. İddianamede yazılı olduğu üzere.. Gerçekten “büyük punto”larla yazılmış şu başlık var: “İşte çağdaş yobazlar!”

Şaşırdınız değil mi?

“Bu başlığa da dava mı açılırmış” diyorsunuz değil mi?

Aynıyla vaki!

Dava açıldı ve o dönemin şartlarında.. Şimdinin özgürlükçü hakimi Köksal Beyin başkanlığındaki heyetin verdiği karar ile.. Mahkum olduk..

Köksal beyin hakkını yemeyelim..

Savcımız, akit’in kapatılmasını da istemişti ya.

5 DGM, bu talebi reddetmişti...

Ancak, Mehmet Özmen’i mahkum etti.

Gerekçesi de şöyle idi: “Terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerinin hüviyetlerini açıklayarak bu yolla kişileri hedef göstermek suçu sabit görülmekle, ..”

El insaf..

Bir komutan; şalvarlı kadını, ayrımcılık yapıp Anıtkabir’e almıyor..

Kamuoyunun Sultanbeyli’den, Atatürk heykelini, bir gece ansızın, kendi kafasına göre belirlediği yere dikmesi ile tanıdığı Doğu Silahçıoğlu.. Yeni görev yeri Samsun’da.. Haddi olmadığı halde, bir bürokratı azarlıyor,“Hoşgörü kelimesini kullanamazsın” diyor..

Bu iki olayı haber yapan akit’i de, “Siz komutanları terör örgütlerine hedef gösterdiniz” diye mahkum ediyorlar..

Hey gidi hey..

Ergenekon sanıklarını tahliye etmek için yanıp tutuşan.. “Özgürlük, demokrasi” diyen.. “Ergenekon’da delil yok” diyen hakimler.. Böylesine dandik iddialarla, bizi mahkum etmişlerdi..

Şimdi de diyorlar ki: “Ergenekon yok!”

Doğru dersiniz be ya!

Ergenekon yok..

Akit’i mahkum ettirmek var!

YENİ AKİT

YAZIYA YORUM KAT