
Din kalbe indiğinde şiddet azalır
“Neden insanlar haksız yere bir cana kıyıyor? Yıllarca aynı yastığa baş koyduğu eşini, çocuklarının annesini acımasızca öldürüyor?”
BETÜL ÜZER / HAKSÖZ-HABER
Gaziantep’te hakkında uzaklaştırma kararı bulunan Recep Özkan, boşanma aşamasındaki eşi Zehra Özkan’ı tabancayla vurarak öldürdü. Polislere ateş açan Özkan, bacağından vurularak yakalandı. Elazığ’da ise Erdal Yıldız, tartıştığı eşi Sümeyye Yıldız’ı evde tabancayla ateş ederek katletti.
Gün geçmiyor ki ‘kadın cinayetlerine’ bir yenisi eklenmesin. Peki, neden insanlar haksız yere bir cana kıyıyor? Yıllarca aynı yastığa baş koyduğu eşini, çocuklarının annesini acımasızca öldürüyor? Eskiden bu kadar çok kadın cinayeti var mıydı? Belli çevreler sadece şiddetin önüne geçmek için yetersiz yasaları konuşuyor, cezaların caydırıcılığını tartışıyor; ama belli ki mesele kanunların çok ötesinde.
Kadına yönelik şiddeti anlamaya çalışırken çoğu zaman “bir anlık öfke”, “cinnet”, “kıskançlık” gibi yüzeysel açıklamalara sarılırız. Oysa bu cinayetlerin faili yalnız tetiği çeken parmak değildir; onu sıkmaya götüren toplumsal çözülme, duygusal yoksunluk, kontrol saplantısı, psikolojik kırılmalar ve çoğu zaman içselleştirilmemiş bir inanç biçimi vardır. En derinde toplumsal yapının çözülmüş olması ve devletin yanlış uygulama ve düzenlemelerle çözülmüş yapıyı daha da karmaşık hale getirmesi durumuyla karşı karşıyayız. Toplumsal çözülmeyi derinleştiren bazı çevrelerin bu cinayetlerden hareketle din ve dindarlar üzerinden yaptıkları ise gözlerden kaçmamakta.










