1. YAZARLAR

  2. Salih Tuna

  3. Demokrasiyle hasbihal
Salih Tuna

Salih Tuna

Yazarın Tüm Yazıları >

Demokrasiyle hasbihal

02 Nisan 2008 Çarşamba 12:09A+A-

Şu demokrasi dedikleri zamazingo ele avuca gelir bir şey, mesela, bir adam olsaydı da, ben ona sorsaydım.

Karşısına dikilip o kaypak yüzüne haykırsaydım:

“Dalga mı geçiyon oğlum bizlen?…”

Cevap vermesine, şatafatlı lakırdılarla kandırmasına fırsat vermeden lafı ağzına tıkasaydım.

Bize gelince mangalda kül bırakmıyor, darbecilere gelince dut yemiş bülbüle dönüyorsun!

Ne ayaksın sen?

Millet iradesi, diyerek, halkın kanına giriyor, kıytırık bir iddianame yiyince de anında tırsıyorsun!

Sanal mısın, kostüm müsün, maske misin, nesin?

Hep biz mi kavga vereceğiz senin için? Sen bizim için hiçbir şey yapmayacak, havalar biraz puslandı mı, alıp başını hep gidecek misin?

Bu alicengiz oyunlarına kılını kıpırdatmayacak, sesini çıkarmayacak mısın?

Bu kaçıncı oldu; yetmedi mi, gelip gelip gittiğin?

Manyak mısın, cıvataların mı gevşek hemşerim? Ne o öyle her on yılda bir “attaya” gidiyorsun?

Gücü kimde görsen kuyruk sallıyor, peşine düşüyorsun!

Sen kötü kadından betersin, biliyor musun?

Git yaran güç sahiplerine, yalakalık yap, eğlendir efendilerini, şarap içsinler göbeğinde!

Kendini masum gösterebilmek için çağdaş dünyadaki “versiyonlarını” anlatmaya kalkıp da hiç nefesini tüketme!

Biz senin Fransa'nın elinde nasıl oyuncak olduğunu, Cezayirli kardeşlerimizden biliyoruz.

Sana uygun ortam hazırlamaları için, ABD'nin, Bush'ların elinde nasıl maskaraya döndüğünü, bir milyon Iraklı kardeşimizin çiğnenen cesetlerinden biliyoruz.

Irak'a göndermek için, defolu ihraç malı gibi gemilere bindirdiler seni. Zerre miskali itiraz etmedin.

Hem biz ülkemizdeki ahvalini soruyoruz sana; hesap ver, kıçını sağa sola atma.

Meşrutiyetten beri, tam yüz yıldır ağır aksak da olsa senin uğrunda mücadele veriliyor bu topraklarda, bir türlü kök salmıyorsun.

Çarşıda, pazarda sürgit ayakta kalmak, kitaplardan teorik diller çıkarmaya, caka satmaya benzemiyor, değil mi?

Bir daha sandık, mandıkla gelme karşımıza kardeşim.

Madem sana verdiğimiz emanete sahip çıkamıyorsun, niçin bize umut veriyorsun?

Paşa gönlün, gardrobun ve makyajın için emeğimizi, vaktimizi çalma.

Dolambaçlı yollarla bizi uğraştırma.

Gelsin Abdurrahman abim, oyu ona verelim; gelsin Anayasa Mahkemesi, üyelerini seçelim!

Pardon, ne dedin? Yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı mı dedin?

Valla sen işi iyice yüzsüzlüğe vurdun!

Bırak şimdi. Senin kuvvetler ayrılığını da gördük, yargı bağımsızlığını da.

Yassıada Mahkemesi'nde, 367 tuhaflığında, anayasaya rağmen cumhurbaşkanını dava konusu eden Anayasa Mahkemesi'nde gördük halini, bize artistik yapma!

“Beni kesintiye uğratıyorlar; yargı dedim güvendim, sırtımdan hançerledi; kendi öz kurumlarım bile ayağıma sıkıyor; havasız susuz kaldım, yeşermiyor, yerleşemiyorum…” diyerek ağlaşma. Hayvan terli, yemez artık bu kokuşmuş mağdur edebiyatını.

Kaç defa getirdik, niye yerleşmedin? Demokratik kültürden bahsetme sakın!..

Bush'ların elinde yeşeriyorsun da, bu fukara halkın elinde niçin yeşermiyorsun?

Bu mu lan senin kültürün?

Lafı gargaraya getirme; sistem misin, kan(…) mısın, ne (…)sun; fiyatın kaç lira onu söyle!

Bu nasıl oyundur arkadaş? Oyu sen kapıyorsun, malı “militan demokrasi” götürüyor.

Yanlış ata mı oynuyoruz, doğru söyle!

Bize sabır, metanet ve hukuk tavsiye ediyorsun, karşına militan hukuk çıkınca da “tıss” diye sönüyorsun. Senin afra tafran bi bize mi söküyor?

Bir de utanmadan “militan demokrasi”ye laf söylüyorsun; düşük yoğunluklu faşizm de olsa, ayağının tozu olamazsın onun.

Çünkü sen koskoca 70 milyonun iradesini savunamazken, o üç beş kurumun, statükonun “haklarını” söke söke alıyor.

Üstelik millet iradesine ihtiyaç duymuyor, seçimle kafa şişirmiyor. Masrafsız, meşakkatsiz ve pratik…

Formülü de basit: Ağzına vur, ekmeğini kap.

Ansiklopedilerce müktesebatına rağmen şu Vural Savaş'ın “militan demokrasi”si kadar olamadın ya, ben ona yanıyorum!

Yeni Şafak

YAZIYA YORUM KAT