1. YAZARLAR

  2. Nihal Bengisu Karaca

  3. Değnekle kovalanan açılım: TRT'nin Kürtçe kanalı
Nihal Bengisu Karaca

Nihal Bengisu Karaca

Yazarın Tüm Yazıları >

Değnekle kovalanan açılım: TRT'nin Kürtçe kanalı

18 Aralık 2008 Perşembe 02:56A+A-

Hükümetin 'Kürt sorununa demokratik yaklaşım' konusundaki en ciddi adımı, TRT'nin Kürtçe kanalı, ocakta beyazcamda olacak.

İsmi bir rakamla değil, özgün bir Kürtçe isimden müteşekkil olsa daha iyi olurdu ve nitekim şu olsaydı bu olsaydı diye sonsuza kadar uzatılabilir mızmızlıklar memnuniyetsizlikler listesi, lakin gerçek olan şu: Bu büyük bir olay, sembolik değeri var. Anlamı şu: Devlet, Kürt'ün dilinde açtığı yaraları, bir şekilde sarmak istiyor; izin ver, denesin.

Ama hayır. 'Türk milliyetçisi' arkadaşlar duruma zaten gıcık. Kürt elitinin de yüzü neredeyse asık. Kanalları zaplarken denk geldiğim isimlerden ne Sırrı Sakık ne Hasip Kaplan, bu 'gidişattan' memnun... Hasip Kaplan, bazı milletvekillerinin kanalın açılış seremonisi için Şivan Perver'in çağrılması önerisine epey bozulmuş görünüyor: 'Ne yani, Şivan Perver'i getirdiniz, n'oldu, bitti mi olay?'

TV Net'teki 'Bakış Açısı' programına telefon bağlantısı tarikiyle katılan Sırrı Sakık, 'Program yapacak sabıkasız Kürt arıyorlar, öyle olunca da Kürtçe konuşan adam bulamıyorlar; çünkü bu ülkede demokratikleşme gibi bir talebi bir söylemi olmuş her Kürt sabıkalıdır, sabıkasız Kürt bulamazsınız.' diyerek serzenişte bulunuyor. 'Her Kürt sabıkalıdır' genellemesinin ne hazin kodlamalara yol açacağını düşünmediğine inanmıyorum. Sakık'ın söylediklerinde haklılık payı yok mu? Var. Fakat Sakık'ın söyledikleri, bu kanalın açılmasının önemini gölgede bırakmak yerine daha da parlatıyor. Kürtçe bilmenin bile sabıka nedeni sayıldığı bir ülkede, şimdi 24 saat Kürtçe yayın yapacak bir kanal kuruluyor. Bu, üzerinden dolaylı dolaysız mızmızlık üretmeye bir lahza olsun mola vermeyi gerektirecek önemde bir olay değil mi? Bu, 30 yıldır konuşuyoruz, çok şükür bir işe yaradı diye azıcık keyiflenilecek bir hadise değil mi? Hele hele, Kürtlerin işkence görmelerine, dışlanmalarına, kırılmalarına yol açan ve şimdi demokratikleşme taleplerinin odak noktasında bulunan maddenin 'Dil' olduğunu düşünürsek, bu girişime omuz atmak yerine, omuz vermek daha yerinde bir tutum olmaz mı?

Kürt vatandaşların talepleri üzerine siyaset ve politika üretmek yerine, Apo'nun talepleri üzerine siyaset yapmayı tercih eden DTP'giller, PKK'nın sokaklara döktüğü her türden taşkınlığı makulleştirip 'demokratikleşme talebi' başlığı altında ele alıyorlar; lakin demokratikleşme anlamına gelecek her türden adımı da 'devletin asimilasyon politikası' olarak kodlamakta hiçbir beis görmüyorlar. Sezariçe'nin hakkı Sezariçe'ye. DTP'li kadın belediye başkanlarının kadına şiddet uygulamasını önlemek üzere geliştirdikleri son derece etkin yöntemleri, hayata geçirdikleri projeleri var; hemcinslerim adına kendilerine minnet duyuyorum. Fakat 'kadın belediye başkanlarının başarıları' ayrı şey, Kürtler adına siyaset yapmak için ortaya çıkan ama Kürtlerin başına iyi bir şey gelecek diye ödü kopan isimlerin samimiyetsizliklerini bu denli fütursuz ifşa etmeleri ayrı şey.

Gelelim Sırrı Sakık'ın itirazındaki haklı tarafa. Bu yazı yazıldığı sırada kanalın açılışı için Şivan Perver'i öneren milletvekillerinin TRT'den olumsuz yanıt aldıklarına dair bir haberi geçiyordu televizyonlar. Bu haberdeki doğruluk payı, Sakık'ın sitemindeki doğruluk payının sağlamasıdır. Hayatında tek kurşun atmamış, hiç silah tutmamış, sadece türkü söylemiş bir adamın dahi 'sabıkalı' addedilmesi gibi bir durum söz konusu ise Kürtçe kanal ile yapılan açılım, sahici bir çaba olmaktan uzağa düşecektir zamanla.

Ama diyorum ya, 'zamanla...'

'Şimdi' herkese düşen, bu çabaya şans tanımaktır diye düşünüyorum. Hazım kolaylığı dilediğim Türk milliyetçilerinin de, durmaksızın demokratikleşme diyen, ama pekala demokratikleşme anlamına gelebilecek her türden adımı mahkum etmek gibi bir sabıkayı apolet niyetine taşımakta ısrarlı olan Kürt milliyetçilerinin de, kanun namına değil, insaniyet namına 'şans tanıma' gibi bir görevleri var. Haydi samimiyeti geçtik, hiç değilse bir süreliğine Murphy'nin altın kuralına uyulsun. Ne diyordu? Gülümse, ne düşündüğünü anlamasınlar.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum