1. YAZARLAR

  2. Mustafa Ünal

  3. Danıştay'ın kameraları
Mustafa Ünal

Mustafa Ünal

Yazarın Tüm Yazıları >

Danıştay'ın kameraları

23 Nisan 2010 Cuma 00:06A+A-

İnanılır gibi değil, Danıştay'ın güvenlik kameraları öyle söylendiği gibi arızalı falan değilmiş. Maharetli bir el tarafından silinmiş.

Tespiti yapan, sıradan bir kurum değil; TÜBİTAK... Bu rapor, son Danıştay saldırısının tüm boyutlarıyla aydınlatılması için heyecan ve umut verici.

Kanlı Danıştay saldırısı, son yılların en önemli olayı... Hatırlayın o günleri 'Türkiye'nin 11 Eylül'ü' diye niteleyenlere rastlandı. Daha mahiyeti anlaşılmadan aceleyle hüküm verenler oldu. O atmosfer hemen siyasete tahvil edildi.

En yetkili ağızlar sorumsuzca konuştu. 'İşte suçlu' diyerek parmaklarını belirli kesimlerin üzerlerine yöneltmekten çekinmediler. Aralarında yüksek yargı mensubu var, cumhurbaşkanı var, siyasetçi var... Onların isimlerini vermiyorum ama erken konuşanların kimler olduğunu iyi biliyorsunuz.

O günlerde dinlediğim bir anekdotu unutamam, dün gibi hatırlıyorum... Samsun'a giden uçakta iki eski bakan -biri şu an milletvekili- Danıştay saldırısı üzerine konuşmakta. Biri diğerine açıkça AK Parti'nin gitmesi için Danıştay'a benzer birkaç olayın daha gerektiğini söyler.

Öteki, tepki göstereceğine destekler; 'Laik rejimin karşı karşıya bulunduğu tehlikeden kurtulmanın başka yolu yok.' der. Bir AK Parti milletvekilinin arka koltukta kendilerini dinlediğinden habersiz iki eski bakan, konuşmalarını bu minval üzerine sürdürürler...

Duydukları karşısında AK Parti milletvekili, daha fazla dayanamaz, cebinden çıkardığı, parti ambleminin bulunduğu kartvizitini iki eski bakana uzatır ve, 'Böyle konuşmanız ayıp olmuyor mu?' diye sorar. Toparlamaya çalışsalar da artık çok geçtir...

'Saldırı siyasete tahvil edilmeye çalışıldı' derken kastettiğim bu. Olaya yüklenen anlam ayrı bir tartışma konusu.

Medyanın yakın ilgi gösterdiği Anka-ra'da ilgili mahkeme kararını verdi, tetiği çekenleri cezalandırdı. Olayın ne kadar aydınlatıldığı tartışma konusuydu. Arkasındakilere neden ulaşılamadığı hep soruldu. Oysa bu tip siyasi olaylarda tetiği çekenler kadar çektirenler de hayati önemdedir. Hatta asıl sorumlu, tetiği çektirenlerdir.

Kimi ayrıntıların ortaya çıkması için dosyanın yeniden açılması mı gerekiyordu? Maalesef, evet. İyi ki bazı kesimlerin çok eleştirdiği Ergenekon savcıları dosyaya el attı da dosya, İstanbul'da tekrar görülmeye başlandı. Güvenlik kameralarıyla ilgili çarpıcı bilgi bunun üzerine ortaya çıktı.

Neden Ankara'da üzerine gidilmedi? Olay günü kameraların arızalı olması ve kayıt yapmaması, dikkat çekici değil mi? Tesadüf olabilir mi? İstanbul'daki mahkeme ayrıntıyı önemsediği için TÜBİTAK'a başvurdu.

İncelemenin sonucunda kayıtların gizli bir el tarafından silindiği belirlendi. Güvenlik kameralarının sorumlusu çok ilginç; OYAK...

Olay öncesi o kayıtları kim, neden sildi? Kayıtlardaki hangi bilgi ve belgeler kaçırıldı? Amaç, bizi tetikçinin arkasındakilere götürecek izleri mi kaybetmek?

Danıştay saldırısına en sert tepki gösterenlerin bu olayın üzerine aynı şekilde gitmesi gerekmez mi? Maalesef bugün aynı heyecanı görmüyoruz. O gün yüksek sesle konuşanlar nerede? 'Tetikçi yakalandı, ardındakiler önemli değil?' denebilir mi?

Polisin dikkati ve uyanıklığı sonucu kıskıvrak yakalanan Danıştay saldırısının faili malumdu ama tetiği çektirenlere ulaşılamadığı için olayın kendisi meçhuldü. Şimdi kamera kayıtlarının silinmesinin üzerine giderek gerçek faillere ulaşmak ve olayı bütün yönleriyle aydınlatmak mümkün...

Ergenekon savcılarının ince işçiliği sayesinde bu umut doğdu. Danıştay saldırısını çözmek başka meçhul olaylara da ışık tutabilir. [email protected]

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT