1. YAZARLAR

  2. Salih Tuna

  3. Bu iş daha bitmedi
Salih Tuna

Salih Tuna

Yazarın Tüm Yazıları >

Bu iş daha bitmedi

13 Mayıs 2008 Salı 16:56A+A-

Direnişin silahına el uzatan eğer Sünni ise Sünni değildir; Şii ise Şii değildir; Müslüman ise Müslüman değildir; İsevi ise İsevi değildir, çünkü efendimiz İsa (a.s)nın onunla bir alakası yoktur…

Aynen böyle söylemiş Hasan Nasrullah, Lübnan'daki son gelişmeler üzerine yaptığı basın toplantısında.

Teknolojik bakımından yeryüzünün en güçlü ordularından İsrail'e karşı, tam 33 gün direnen ve İsrail'in yenilmezliğini tarumar eden Hizbullah Genel Sekreteri'nin mezkur sözleri, her şeyden evvel direnişin 'esas' olduğuna işaret ediyor.

Ölüm kusan silahlarla çoluk çocuk, kadın ve ihtiyarların katledildiği veya zorla yurtlarından çıkarıldığı neresi varsa orada sadece iki şey vardır:

Ya zillet ve esaret ya da izzet ve şeref…

Zillet ve esarete boyun eğmeyenler için de sadece ve sadece direniş vardır.

Çünkü zulmün olduğu her yerde direniş, direnişin olmadığı her yerde helâk vardır.

Yer, zaman ve imkânlara bağlı şekilde değişen direnişin silahları kimi zaman zulme isyan eden bir kalp, bir gönüldür; kimi zaman bir dil, bir kelâm; kimi zaman göz pınarlarından süzülen bir damla kanlı yaş; kimi zaman Hz. Davut'un Golyat'a attığı taş; kimi zaman da silahtır.

Ve…

Direnişin yüreğine çatallı dilini kim uzatıyorsa, hangi hakikat üzere bulunduğunu söylerse söylesin, zulme taş taşımaktan başka bir şey yapmıyor demektir.

Birlikte çarpan yüreklere fitne ateşi sokmaya çalışan kim varsa, direnişin 'yürek silahına' el atıyor demektir.

Bu dün böyleydi, bugün de böyledir.

Dün direnişin karşısında fitne ateşini yakan Şerif Hüseyin'ler varsa, bugün de, direnişin muharebe silahı olan telli iletişim şebekesine el uzatan Velid Canbolat'lar var.

Dün direnişi aşağılayan Ali Kemal'ler varsa, bugün de, Beyrut Havaalanı'nı CIA ve MOSSAD'ın üssü haline getirmek isteyenlere karşı direnişin gözü kulağı olan İmad Şukayr gibi yurtseverleri sudan bahanelerle görevinden uzaklaştıran 14 Martçı zihniyet var.

Bu coğrafyada direniş hiçbir zaman bitmeyecektir.

Selahaddin Eyyübî'nin kabrinin başına gelip, ayaklarını mağrurca yere vurarak, "Yine geldik Selahaddin…" diyen İngiliz Mareşal Allenby, Haçlı ruhunun sürekliliğine işaret ettiği kadar, işgal kuvvetlerin komutanı General Harrington'a, Zenci Musa'nın verdiği cevap da direnişin sürekliliğine işaret eder.

Peki, ne cevap vermişti Zenci Musa?

Mehmet Akif'in, "Eşref Bey'in emir eri Zenci Musa / Omzunda arşa yükseldi nebi İsa" diyerek taltif ettiği Sudanlı Zenci Musa…

Trablusgarp'ta, Türk subaylar ve Şeyh Sunusi'nin önderliğinde İtalyanlara karşı savaşan, tentürdiyot bulamadıkları için, içinde amonyak vardır düşüncesiyle yaralarına idrar dökerek direnişi sürdüren Kuşçubaşı Eşref'in yanından ayrılmayan Zenci Musa…

Cembele'de 25 bin kişilik İngiliz ve hain çetesinin kuşatmasını atlatarak Yemen'e, Yedinci Ordu Komutanı Ahmet Tevfik Paşa'ya 300 bin altını ulaştıran 2 metre boyundaki dev cüsseli Zenci Musa…

Birinci Dünya Savaşı yenilgisinden sonra, Ali Sait Paşa'nın emekli maaşı teklifine, "Paşam, ben bu fakir milletten emekli maaşı alamam…" diyerek Galata'da hamallık yapmaya başlayan Zenci Musa...

İstanbul işgal altındayken, işgal kuvvetleri komutanı General Harrington, Galata gümrüğünde hamallık ederken rastladığı Zenci Musa'ya, Allenby'nin, Selahadin'in kabri başındaki küstahlığına benzer bir edayla, "N'aber, ne oldu direnişiniz?!.." dercesine baktıktan sonra, "Eğer bizimle çalışırsan seni altına boğarım…" der.

Cevap verir yüreği boyundan büyük Sudanlı Zenci Musa:

"Benim bir devletim var: Devlet-i Osmanî. Bir bayrağım var: Ay-yıldızlı bayrak. Bir kumandanım var: Eşref Bey. Bu iş daha bitmedi, sizinle mücadelemiz devam edecek..."

Zenci Musa, "Bu iş daha bitmedi" dediği anda, sadece yarınlara gönderme yapmıyordu.

Milli Mücadele'ye, Anadolu direnişini örgütleyen Gazi Mustafa Paşa'ya, Galata rıhtımından silah gönderiyordu.

Zalimin bombasının patladığı her yerde, hangi şartlar altında olursa olsun, yılgınlığa düşmeyecek, asla teslim olmayacak, "Bu iş daha bitmedi…" diyebilecek yürekler direnişin en büyük silahlarıdır.

Direnişin silahına el uzatan Türk, Türk değildir; Arap, Arap değildir; Acem, Acem değildir, Kürt, Kürt değildir; Ermeni, Ermeni değildir; Alevi, Alevi değildir; Sünni, Sünni değildir; İsevi, İsevi değildir; Musevi, Musevi değildir; Müslüman, Müslüman değildir…

Çünkü bebekleri bile hunharca katleden zalimlere karşı direnişin silahlarına el atanların dili, ırkı, mezhebi, hatta dini yoktur.

Onlar için sadece alçaklık, hıyanet veya işbirlikçilik vardır.

Yeni Şafak gazetesi

YAZIYA YORUM KAT