1. YAZARLAR

  2. Ahmet Altan

  3. Bingöl ve AKP
Ahmet Altan

Ahmet Altan

Yazarın Tüm Yazıları >

Bingöl ve AKP

30 Ekim 2011 Pazar 00:48A+A-

PKK gitti gene sivilleri vurdu.

Gencecik bir kızın sırtına bombaları bağlayıp gönderiyorlar, kız parçalanıyor, cumartesi öğleden sonra gezintiye çıkmış zavallı kadın, çocuğu, yoldan geçen adam hep birlikte hedef oluyorlar.

Neymiş?

PKK özgürlük mücadelesi veriyormuş.

Böyle aşağılık yöntemlerle “özgürlük” geleceğini iddia edebilmek için hem kör, hem ahmak olmak gerekir.

Kürtler, böyle çoluk çocuk katliamına destek olmaz; destek olacak kadar gözü kararmış, vicdanı sönmüş olanlardan da Kürtlere bir yarar gelmez.

“Kürt halkının hakları” için verilen mücadeleyi “vicdansızlıkla” eşanlamlı kılmaya da kimsenin hakkı yok.

BDP de gidip Kazan Vadisi’nde ölen PKK militanları için halkı sokağa çağırıyor.

Bilmiyorum ne yaptığının farkında mı?

Ne yaptığını anlaması için sanırım meseleyi bir de tersinden düşünmesi gerekiyor, MHP “Çukurca’da ölen askerler için halkı sokağa çağırsaydı” BDP bunu doğru bir hamle olarak mı değerlendirecekti?

MHP’nin de gerisine düşerek, kitleleri kışkırtarak Kürt halkının sözcülüğünün yapılabileceğine doğrusu ben inanmıyorum, silaha ve şiddete bu kadar esir olarak “barış partisi” olmak pek mümkün gözükmüyor bana.

Bence artık Kürt siyasetçileriyle aydınları kendilerine sormalılar, PKK mı Kürt halkı için var, Kürt halkı mı PKK için var?

“İkisi aynı şey” diyenlere, “Bize bu numarayı seksen sene Türk ordusu yutturdu, bir daha yutmayız” derim, biz yutmayız, Kürtler de yutmaz.

“Silahlı olanın efendi olduğu” sistem Türkler için de, Kürtler için de çok gerilerde kaldı, çağ değişti, zaman değişti, dünya değişti.

PKK ile BDP geçmiş bir yüzyılda yaşıyorlar.

Hâlâ ölümü kutsayıp yüceltiyorlar.

Biraz Osman Baydemir’e kulak versinler; “Bu çağda kurşun atmak haramdır, sen batıya 24 tabut gönderirsen, ertesi gün doğuya da 24 tabut gelir.”

Kürt siyasetinin Baydemir gibi kişilikli, cesur, gerçeği söyleyebilen liderlere ihtiyacı var ama ne yazık ki onlardan çok fazla çıkmıyor.

Baydemir’i sadece Kürt siyasetçilerin değil Türk siyasetçilerin de duyması gerekiyor.

AKP dokuz yıldır iktidarda.

Bugün hâlâ Kürt meselesini askerle, kurşunla, polisle, gözaltıyla, tutuklamayla çözmeye uğraşıyor.

Kürt meselesinin çözümü bu mu?

Baydemir’in lafını tersinden de söylemek mümkün, “Sen doğuya 24 tabut gönderirsen, batıya da 24 tabut gelir”.

Tabut yarışını bitirecek biri lazım bize.

PKK’nın ilkel ve vicdansız vahşetinin yansıması olacak bir iktidar değil.

Değişim yapacak, ümit verecek, bu eşitsizliği ve haksızlığı bitirecek biri.

AKP bunu yapamayacak kadar yorgun ve bıkkın görünüyor son zamanlarda.

Sadece “laf” var ortada.

Konuşuyorlar, konuşuyorlar, konuşuyorlar ve hep neden yapamadıklarını anlatıyorlar; neden yapamadığınız kimsenin umurunda değil, “yapamayacak” milyonlarca, milyarlarca insan var yeryüzünde, biz “yapabilecek” birini arıyoruz.

Neden hâlâ “anadilde” eğitimi gündeme almıyorsunuz?

Neden hâlâ “iki dilliliği” tartışmıyorsunuz?

Neden Seçim Yasası’nı değiştirmiyorsunuz?

Neden Türklerle Kürtlerin tam anlamıyla eşit olacağı bir düzeni kurmak için adımlar atmıyorsunuz?

Neden sadece askerî önlemlerden söz ediyorsunuz, neden sadece gözaltılarla ilerleyebileceğinizi sanıyorsunuz?

Neden Kürt meselesi deyince hâlâ aklınıza yalnızca PKK geliyor?

Neden BDP’nin siyaseti AKP’yi aşağılamak sanması gibi siz de siyaseti BDP’yi aşağılamak sanıyorsunuz?

Bu AKP ne zaman gerçek ve kalıcı bir değişim için adım atacak bilmiyorum ama AKP ayağını sürüdükçe, demokratikleşmenin gereklerini yapmayı savsakladıkça bu ülkede insanlar ölüyor, askerler, PKK’lılar, siviller ölüyor.

Bunu durdurmasını PKK’dan beklemeyeceğiz herhalde, bunu durdurmayı bu ülkenin hükümetinden bekleyeceğiz.

AKP iktidara iyice yerleşti ve oraya yerleşmek içim harcadığı çabayla yoruldu, daha da beteri “amacına ulaştığı” duygusuna kapıldı, artık daha fazlasını yapmak istemiyor sanki.

Ama iktidar koltuğu bisiklet gibidir, durduğunda düşersin, AKP duruyor ve sürekli düşüyor, Van’da düştü, Kürt meselesinde düştü, şimdilik düştükten sonra yeniden seleye oturuyor ama bu kadar çok düşerse sonunda bisikleti kullanmayı bilen biri oturur oraya.

Erdoğan’ın kendi sözleriyle söylemek gerekirse, “İktidar yan gelip yatma yeri değildir”.

Sen yattıkça insanlar ölüyor çünkü.

[email protected]

TARAF 

YAZIYA YORUM KAT