1. YAZARLAR

  2. Hüseyin Gülerce

  3. Belge gerçekse, darbecilik bitecek mi?
Hüseyin Gülerce

Hüseyin Gülerce

Yazarın Tüm Yazıları >

Belge gerçekse, darbecilik bitecek mi?

18 Haziran 2009 Perşembe 04:29A+A-

Taraf Gazetesi, basının gücünü gösterdi. Daha da önemlisi, demokrasilerde, basının tesirini ve değerini gösterdi. Taraf'ın geçtiğimiz cuma günkü manşeti olmasaydı, Başbakan ile Genelkurmay Başkanı, haftalık olağan görüşmelerini iki gün öne alabilir, iktidarı ile muhalefeti ile, medyasının büyük bölümü ile bu ülkede demokrasiye sahip çıkma kararlılığı sergilenebilir miydi?

"AK Parti'yi ve Gülen'i bitirme" eylem planı, benzerlerini daha önce gördüğümüz, askerî darbe heveslisi cuntaların varlığını yeniden hatırlattı. Belgenin doğru mu, yanlış mı olduğu tartışılıyor ama sorulması gereken bir soru var: Neden doğru olabileceği ihtimali daha ağır basıyor? Bu soruyu, Genelkurmay Başkanlığı kendisine mutlaka sormalıdır.

Söz konusu belge; Ergenekonculara destek, demokrasiye darbe, millet iradesine ihanet belgesidir. Ama bu defa, ilk olarak şahit olduğumuz bir şey var. Medyada ve siyasî partilerde, şaşırtıcı ortak bir demokratik tavır var. Biz buna alışık değiliz. Hürriyet Gazetesi Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök mesela bizi çok şaşırtıyor. Sayın Özkök, Bülent Arınç'a destek veriyor: "Taraf gazetesinde dün yayımlanan belgeyi okuyunca, içimden gelen ilk ses şu oldu: Acaba Bülent Arınç haklı mıydı? Ne demişti Bülent Arınç? İyi ki bu komutanlarla büyük bir savaşa girmemişiz." Sonra Sayın Özkök ve Sayın Oktay Ekşi, daha önceki andıç olaylarındaki yanlışlarını bizzat kendileri hatırlatıyorlar.

Siyasî cenah da öyle. Sayın Bahçeli, "Milliyetçi Hareket Partisi, gerekçesi ve niyeti ne olursa olsun demokrasimizin yaralanmasına, sekteye uğramasına izin vermeyecek ve asla hoş görmeyecek, bu niyet sahiplerine karşı duracaktır." derken, Sayın Baykal; "İddia, cuma günü ortaya atıldı, bugün salı. Hâlâ bu konunun netliğe kavuşmamış olmasından üzüntü duyuyorum. Böyle bir belge olmamalıdır, olamamalıdır, olamadığı ortaya çıkmalıdır. Olduğu ortaya çıkarsa, derhal gereği yapılmalıdır. Ve herkes, sorumluluğunu ayrıca kendisi değerlendirmelidir." ifadelerini kullandı.

AK Parti'nin tavrı, duruşu bir başka değerli. Daha ilk baştan tavizsiz ve kararlı bir duruş sergileniyor. Biz bu duruşu, bir de 27 Nisan muhtırasına karşı verilen cevapta görmüştük. Evet, ortada yeni bir durum var. Belki de ilk defa asker-siyasetçi ilişkilerinde, Genelkurmay-hükümet ilişkilerinde bir dönüm noktasındayız.

Hükümet ile asker karşı karşıya gelmiş değil. Erdoğan-Başbuğ görüşmesinin sonucuna iyi bakalım. Görüşme sonrasında, görüşme öncesinde söylendiği gibi AK Parti, meseleyi, Ergenekon savcılarına götürmek için başvurusunu yaptı. Çünkü sivil yargının devreye girmesi, asker açısından da daha sağlıklı bir gelişmeyi işaret ediyor. Zira askerî yargı devrede olduğu sürece, Silahlı Kuvvetler'e yönelik tartışmalar bitmeyecektir.

Ancak, süreci, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratmadan yönetmek gerekiyor. Yargı süreci, demokrasi konusundaki kararlılığı elden bırakmadan ve tansiyonu yükseltmeden devam etmelidir. Demokrasimiz için daha önce hiç yakalamadığımız bir fırsat ile karşı karşıyayız. Hükümet, asker, medya; demokrasi konusunda herkes gerçek bir sınavdan geçiyor. Somut iki şey yapılmalıdır.

Bir, bu belge gerçekse, Silahlı Kuvvetler bünyesinde, öyle bir ceza uygulamalıdır ki, bundan böyle hiç kimse darbe yapmayı aklından bile geçiremesin. Tek kelimeyle, tasfiye... Hukuk dışı bütün yapılar tasfiye edilmeli, sivil iradenin esas olduğuna dair, köklü bir zihniyet değişikliğine gidilmelidir.

İki, darbelere gerekçe yapılan, darbecilere cesaret veren, Anayasa ve demokrasinin ruhu ile asla bağdaşmayan TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesi kaldırılmalıdır. O maddede, "Silahlı Kuvvetler'in vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'ni kollamak ve korumaktır." hükmü durdukça, bu ülkede darbe ihtimali her zaman var olacaktır.

Belge gerçek olsa bile, zihniyet değişmeden, somut adımlar atılmadan darbecilik bitmez...

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT