1. YAZARLAR

  2. Salih Tuna

  3. Baykal'a oy veren Erbakan düşmanı bir Demirelci
Salih Tuna

Salih Tuna

Yazarın Tüm Yazıları >

Baykal'a oy veren Erbakan düşmanı bir Demirelci

22 Ocak 2009 Perşembe 20:29A+A-

Naçizane yazıma, "Üç özelliği birden icraya memur bu hilkat garibesi kimdir, neyin nesidir?.." gibi sorulara neden olabilecek bir başlık seçmek istemezdim.

Lakin bir insan evladını tanımlarken bazen istifham oluşmasına engel olamazsınız.

Diyeceksiniz ki, siz de küçük insanlar gibi kişilerle değil, büyük insanlar gibi fikirlerle ilgilenin.

Haklısınız, da, ortada ele avuca gelebilecek bir fikir varsa.

El attığınız fikir daha ilgilenemeden buharlaşıyorsa veya elinizden kayıp düşecek kadar kaypaksa, doğal olarak "mal" elinizde kalır. Mal, yani, adam!

Mesela, "Ben Amerikancıyım…" dedikten birkaç gün sonra, "Amerikan taraftarı bir Türk milliyetçisiyim…" yollu lakırdılar edebilen bir adamın fikrini, teşrih masasına nasıl yatırabiliriz?

Aynı hızla devam etse, "Türk taraftarı bir Amerikan milliyetçisiyim..." eşiğine varmayacağını kimse garanti edemez ki!

Dolayısıyla ne desek olmaz: "Türk milliyetçiliğinin" Amerikancı meşrebinden desek, hiçbir Türk milliyetçisi onu eşikten içeri sokmaz.

Daha dün, Yeniçağ gazetesinden İsrafil K. Kumbasar, "Türkçe bilim dili değildir. Bundan sonra da olacağa benzememektedir…" sözünü yüzüne vurarak, "Sen kim, Türk milliyetçisi olmak kim?" dercesine bi güzel kovalamıştır onu.

Evet, bildiniz; eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz'den bahsediyorum.

Ahmet Hakan'ın "Tarafsız Bölge"sinde, CHP'ye oy verdiğini, vereceğini söyleyen de kendisidir; Demirelci olduğunu da.

Gelgelelim, o mu Demirelcidir, Demirel mi Gürüzcüdür; orası biraz muamma.

Çünkü Prof. Mehmet Sağlam, zamanın cumhurbaşkanı Demirel'e, "Benden sonra kimi atarsanız atayın, YÖK istikametten sapmaz; dolayısıyla Kemal Gürüz hariç, 63 rektörden herhangi birini yerime düşünebilirsiniz…" demiş, Demirel de tutmuş Kemal Gürüz'ü YÖK Başkanlığı'na atamıştır.

Hazretin bilim adamlığı da, kerameti kendinden menkul Türk milliyetçiliğine benziyor.

Gazali ile İbni Rüşt arasındaki tartışmadan hareketle İslam hakkında ahkam kesmekten imtina etmediği bir televizyon programında, üniversiteye dönmeyi düşünür müsünüz sorusuna, uzmanlık alanı olan Kimya'da çok yeni gelişmeler olduğu için ayak uyduramayacağını söyleyerek, daha çok uzman olmadığı alanda bülbül kesildiğini ortaya koymuştur.

Hulasa, uzmanlık anlayışında acayip "uzmanlaşmış" bir bilim adamıdır.

YÖK Başkanlığı da nerdeyse başörtüsü avcılığıyla geçmiş; sekiz yıl süren devr-i saadetinde, üniversitelerimiz uluslar arası bir tek başarı yakalayamamıştır.

Demem o ki; Ertuğrul Özök bile onun kadar YÖK Başkanlığı yapabilirdi. Ya da Kemal Gürüz, Özkök kadar yazabilirdi. Veya, her ikisi…Üff ya, ne bileyim ben; al birini vur ötekine.

Ancak…

Ertuğrul Özkök asla onun kadar sevimsiz değildir.

Erbakan hakkındaki iddialarını yanıtlamak için kendisini tartışmaya davet eden Şeref Malkoç'a, "Herkesin hayalini yerine getiremem. Benim de hayallerim var. Bir gün Nadal'la tenis oynamak isterim ama bu mümkün değil…" şeklinde ergenlik dönemi esprisiyle karşılık verdikten sonra Ahmet Hakan'a dönüp, biraz muzibim falan diyebiliyor.

Yahu senin her tarafın muzip olsa ne yazar! Daha nezaketsizlikle muzipliği tefrik etmekten acizsin!

Hazrete, İçişleri Bakanı Beşir Atalay soruluyor; "Benim mental dünyamda, irticai faaliyetlerinden dolayı rektörlükten alınmış biri olmasının dışında hiçbir anlamı yok…" diye kestirip atıyor.

Öyle bir sevimsizlik ki bu, anlatmak kabil değil.

Sabih Kanadoğlu donukluğuna, ormanda avını kıstıran Tecavüzcü Coşkun'un histerisini ekleyin, üzerine bir miktar da Zekeriya Beyaz sıcaklığı serpiştirin, belki bu sevimsizliğe biraz olsun ulaşabilirsiniz.

Lafa bakın, lafa: "Erbakan, rektörler başörtülülere selam duracak demişti; gördük, kimin kime selam durduğunu…"

Vaktiyle YÖK Başkanlığı yapmış bir profesöre bu üslup yakışıyor mu?

Bu koğuş ağası üslubunu üç günlük gözaltından mı edindin?

E be yiğidim, hiç insan karşılığını hesap etmediği sözü söyler mi?

Başörtülü öğrenciler senin gibilere selam durmamak için başı dik vaziyette okullarını feda ettiler; ama senin başın "sıradan bir memurun" elinin altında kaldı denirse, ne cevap vereceksin?

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT