1. YAZARLAR

  2. Oral Çalışlar

  3. Baykal dönemi bitti mi, bitmedi mi?..
Oral Çalışlar

Oral Çalışlar

Yazarın Tüm Yazıları >

Baykal dönemi bitti mi, bitmedi mi?..

11 Mayıs 2010 Salı 12:01A+A-

Hrant Dink cinayeti davasındaydım. Nefes bile alınması zor olan salonun kapısından içeri girmek mümkün değil... Zaten öylesine tıkış tepiş salonda adaleti aramak da beyhude bir çaba gibi göründü bana. Kapıdan içeri göz atarak gelişmeleri izlemeyi tercih ettim.
Hrant Dink davasındaki bu salon manzarası ve mahkeme heyetinin havası, insanda derin bir güvensizlik hissine neden oluyor. Avukatlar başından bu yana bu cinayetle devlet içindeki güçler arasındaki ilişkiye dikkat çekiyorlar. Mahkemenin ve idarenin, bu cinayetin tetikçilerle sınırlı kaldığı bir şekilde hazırlanıp yürütüldüğünü belirtiyorlar.
Avukatlar son olarak hazırlayıp mahkemeye sundukları dilekçede, cinayet anıyla sınırlı yargılamanın adaleti gerçekleştirmesinin mümkün olmadığını belirterek, cinayetin adım adım nasıl hazırlandığının, bu hazırlığa kimlerin katıldığının belirlenmesini istediler. Hrant Dink yargılanırken onu hedef gösterenlerin, mahkemelere gelip onu linç etmeye kalkışanların ve cinayetin hazırlandığını bildiği halde belgeleri sümen altına koyan polis ve jandarmanın da bu davanın kapsamı içine alınması gerektiğini ifade ettiler. Ancak böylesine bir soruşturma ve iddianameyle bu cinayetin devlet içindeki ayaklarının ortaya çıkartılabileceğini ve cinayetin gerçek hedeflerinin anlaşılabileceğini dile getirdiler.
***
Hrant Dink cinayeti davasını izlerken, Türkiye’nin gündemini değiştiren haber geldi: Deniz Baykal istifa etti. Söz konusu kaset olayını ilk duyduğumda “Bu durumda Baykal’ın devam etmesi zor” demiştim. Hâlâ o düşüncedeyim.
İnternet sitesinde yayımlanan görüntülerin ‘özel yaşamın ihlali’ olduğu ortada. Ancak bu işin hukuki tarafı. İnsani ve siyasi tarafı ise çok tartışılacak içerikte. O yönüyle bakıldığı zaman Baykal’ın işinin çok zor olduğu en başından beri belliydi. Bu koşullarda istifadan başka pek bir seçenek söz konusu değildi...
Baykal’ın sonunu getiren kasetin piyasaya sürülmesine neden olan asıl dinamiğin, Baykal’ın siyasetteki rolünün bitirilmesi olduğuna kesin gözüyle bakabiliriz.
Olayın arka planındaki çevrelerin kim olduğu konusunda çeşitli değerlendirmeler yapılıyor. Baykal, hükümet çevresini işaret ediyor. Bu noktada, ‘Baykal’dan umudunu kesen hükümet karşıtları’ seçeneği üzerinde durmak, elimizdeki verilere göre daha gerçekçi görünüyor. Kaset ortaya çıktığından bu yana ‘Baykal istifa etmelidir’ diyenleri alt alta koyduğumuzda, hemen hepsinin Baykal’a siyasi bakımdan yakın sayılabilecek gazeteciler, yazarlar olduğunu görebiliyoruz...
***
CHP, uzunca bir dönemdir, Baykal ve ekibi tarafından kalıba dökülmüş bir parti. Partinin merkezinde kemikleşmiş bir yönetici elit bulunuyor. Bu yönetici elit, siyasi olarak Baykal’la aynı frekansta. Değişime kapalı, demokrasiye kapalı, devletçi, milliyetçi-militarist bir ekip bu.
Yeni seçilecek genel başkanı Deniz Baykal’la birlikte bu ekip belirlemek isteyecek. Şu andaki tabloya bakarsak amaçlarına erişebilecek durumdalar. İşin matematiksel yanı böyle... Ancak işin ‘geometri’si değişik sonuçlara neden olabilir.
Büyüyen ve gelişen, küresel aktör haline gelmekte olan bir Türkiye’de bu değişimi yakalayabilecek bir sosyal demokrat partiye ihtiyaç duyuluyor. Bu ihtiyaç, Baykal’ın çekilmesine neden olan gelişmenin arkasındaki temel itici etkeni de oluşturuyor. Baykal’ın gidişinin asıl nedeni, statükonun, değişime direnen ve kendisini solcu olarak tanımlayan siyasetin sonuna gelinmiş olması.
CHP’nin sorununun bir genel başkan sorunundan çok partinin yapısıyla ve ruhuyla ilgili genel bir sorun olduğunu düşünenlerdenim. ‘Baykal gider Baykalcı birisi gelir’ saptamasının, (bugün için geçerli görünebilse de), CHP’nin geleceğini açıklamakta yetersiz kalan bir saptama olduğu görüşündeyim. Baykalcı patinaj bir süre devam edebilir ama Baykalcılık döneminin sonu gelecek. Çünkü, Baykal tarzı siyaset, günümüzün koşullarıyla örtüşmeyen bir siyaset. Değişim isteyen Türkiye de, kendini solda tanımlayan seçmen kitlesi de, Baykal frekansındaki ‘sosyal demokrat’ liderleri çok daha fazla taşıyamaz...
Baykal ve CHP’ye bugün egemen görünen polit-büro ekibi, bundan sonraki başkanın seçiminde etkili olsa bile, süreç içinde belirleyici olmaktan çıkacak. CHP de değişecek. Ama bugün ama yarın...
Değiştiği oranda da, Türk siyasetinde belirleyici olma ve iktidar alternatifi üretme potansiyeli artacak.

RADİKAL

YAZIYA YORUM KAT