1. YAZARLAR

  2. Nusret Çiçek

  3. Barolar Birliği Başkanı ne diyor?
Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Yazarın Tüm Yazıları >

Barolar Birliği Başkanı ne diyor?

02 Şubat 2011 Çarşamba 00:25A+A-

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av.V.Ahsen Coşar 31 Ocak 2011 tarihli açıklamasında:  “Dün hükümet, Yargıtay ve Danıştay’ın üye ve daire sayısını indirmek için

girişimde bulunmuştu. Şimdi tamamen tersini yapıyor. Dün üye ve daire sayısının artırılmamasını isteyenler bugün bunu istemiyorlar. Oysaki halk nezdinde inandırıcı olabilmek için önce tutarlı olmak gerekir.”

Doğruya doğru, eğriye eğri...

Madem hukuk mekteplerinde mürekkep yaladık o zaman doğrunun da eğrinin de hakkını vermek mecburiyetindeyiz. Sayın Başkan, bana göre bunu yapmıştır.

Ama ülkedeki 81 barodan 24’ü ne yapmıştır?

24 baro başkanı ülkenin tıkanan yargısına neşter vurmak isteyen meclis çözümüne karşı halka sözde “uyanma bildirisi” dağıtmıştır.

Halk da bu bildiriyi “tarihi vesika” olarak koynunda saklıyor, seçim gelir hesabını elbette ki ülkeyi karıştıranlardan sorar.

Gündemdeki acil konu, yangın haline dönüşen yargının söndürülmesi değil midir?

24 baro yangın söndürülmesin mi istiyor?

Hadi diyelim tarihi huyudur...

CHP hem muhalefet adına, hem de yıllardır elinde tuttuğu kadroları kaybetmeme adına direniyor, 24 baronun derdi ne?

Mahkeme kapılarında avukatların yıllarca beklemesinden mutlu mu oluyor?

Ey CHP, sen bu davranışınla yenilikleri bir türlü kabullenemediğini gösteriyorsun, halk da önündeki işi bırakıp kaçtığını görüyor.

Komisyon üyeliğinden istifa etmek ne demektir?

Üyelikten istifa eden demektir ki yarın da Genel Kurulda milletvekilliğinden istifa edecek. Hadi görelim seni!

Sen buna “kaçmak” de de mertlik yine de sende kalsın.

Şu anda ülke yargıdaki tıkanıklığa kilitlendi, CHP de koltuğuna yapıştı...

Yüksek yargıdaki üye sayısını artırılması konusunda Barolar Birliği Başkanı ile elbette ki aynı görüşte değiliz. İş sayısı belli, bu işi yapacak üye ve tetkik hakimi sayısı ortada.

 Bu sayı ile iş birikimi kesinlikle halledilemez.

Ustası az, amelesi az, bekleyin ki inşaat bitecek!

Yargıtay ile Danıştay’ın üye sayısını belirleyen yasa 1982 anayasasına göre çıktı.

Bu anayasa eskidi...

 O zaman nüfusumuz 40 milyon civarında idi. Şimdi ise 73 milyona ulaştık.

Hastanelerde doktor sayısı iki üç katına çıktı, kamu kuruluşlarında memur sayısı beşe katlandı, ama Yargıtay ile Danıştay hâlâ aynı sayıda görev yapıyor.

Dünyanın başka ülkelerini örnek gösterirken hep tek taraflı konuşuyoruz.

Yargıtay’ında üye sayısı çok olan bir başka ülke olmayabilir, ama oralarda bizdeki gibi sekiz yıla endeksli tıkanmalar yok. Davası en yüklü olan ülkelerin başında geliyoruz.

Bizden giden davalar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni de tıkadı.

24 baronun “çok geç olmadan” sözüne dönelim!

Ne demekse?!.

Herkes görüyor ki çok geç oldu. Halkımız mahkemelerin kapılarında adeta tutsak.

Hakim ve savcılar gece gündüz dosya okumaktan gına getirdiler.

Adliyelere gidin de görün, hakim ve savcıların ne hafta tatili ne de resmi tatili var...

Personel öylesine...

Biraz insaf biraz izan... Kasap et derdinde koyun can derdinde...

CHP ideolojik hesapları yüzünden yargıdaki problemlerin çözümüne alenen taş koyuyor.

Eleştiri desek değil.

“Beni ezmeden gidemezsin” demek gibi bir şey.

Şimdi iki cephe çıkıyor karşımıza; birisi particiliği ikinci plana iterek haklar adına çözümlere olumlu yaklaşan demokratik cephe, diğeri de statükodaki mevzilerini kaybetmeme adına direnen tutucu cephe.

Çarpışma bu iki noktada düğümlendi.

Göreceğiz sonunda kim haklı çıkacak...

YENİ AKİT

YAZIYA YORUM KAT