1. YAZARLAR

  2. Eser Karakaş

  3. Askerî harcamalar ve ekonomi
Eser Karakaş

Eser Karakaş

Yazarın Tüm Yazıları >

Askerî harcamalar ve ekonomi

13 Mayıs 2010 Perşembe 02:58A+A-

Türkiye-Yunanistan ilişkileri kanımca ilginç bir konjonktürden geçiyor. Siyasi aidiyet ve gelenek açısından çözüme hiç de yakın durmayan Sayın Derviş Eroğlu, KKTC'de cumhurbaşkanı oldu ve müzakereleri doğrudan kendisi yürütecek; bu konularda son sözü söyleyen, söyleyecek otoritenin neresi olduğu belli ama yine de Sayın Mehmet Ali Talat sonrası müzakerelerin nasıl yürüyeceği konusu ilginç olacak.

Yunanistan, iç savaş sonrası tarihinin en büyük ekonomik bunalımını yaşıyor; bu büyük bunalım ve bireysel-kurumsal ekonomik davranışların değişim zorunluluğu Yunanistan'ı radikal kararlara yönlendirebilir.

Bu ilginç konjonktürde de Başbakan Sayın Erdoğan, Atina'ya çok önemli bir resmi gezi gerçekleştiriyor; bu gezi Ege'nin iki kıyısında da dostluk rüzgârlarının daha güçlü esmesine neden olursa hepimize ne mutlu.

Atina'da muhtemelen karşılıklı askerî harcamalar konusunda da bir gündem maddesi olacak.

Bendeniz de bugün iki ülkenin askerî harcamaları ve ekonomisi hakkında standart bazı bilgileri okurlarımıza mukayese olanakları yaratmak amacıyla aktarmak istiyorum.

Türkiye, 2009 senesinde merkezî bütçesinden askerî harcamalar için yaklaşık on milyar dolar dolayında bir harcama yapmış bulunuyor; bu harcama büyüklüğüne Savunma Sanayii Müsteşarlığı Fonu harcamaları dahil değil. Çok daha genel bir askerî harcama tanımı yapar ve karşılaştırılabilir dolar kuru kullanırsak 2009 askerî harcamaları 14 milyar dolara yaklaşıyor. Türkiye'de askerlik zorunlu ve karşılıksız olduğu için çok büyük gölge personel harcaması bu tutara dahil edilemiyor; şayet mevcut asker sayısının çok daha azını bile TSK profesyonel olarak istihdam etse, askerî harcamaların çok daha yukarılara çıkacağını bilmek lazım. Aslında iktisatçılar da bugünkü askere alım yöntemlerinin fırsat maliyetlerini hesaplayabilseler yine ortaya çok büyük bütçelerin çıkacağı kesin.

Türkiye, yaklaşık 600 bin askeri silah altında tutuyor; bu sayının yine yaklaşık 500 bini Kara Kuvvetleri'nde, 50 bini Deniz Kuvvetleri'nde, altmış bini ise Hava Kuvvetleri'nde görevli.

Mukayeseli istatistikler ülkemizde 4.500 dolayında kara tankının mevcudiyetini gösteriyor; Hava Kuvvetleri'nde ise yine yaklaşık 430 adet savaş uçağı gözüküyor.

Bu basit sayısal bilgilere bir-iki yabancı dergi ve gazeteden ulaşıyorum; kaynaklar Türk ya da Yunan kaynakları olmadığı için büyüklüklerin mukayesesi belki daha kolay ve anlamlıdır.

Yunanistan bütçesinden askerî harcamalara 6,5 milyar dolar ayırıyor gözüküyor ama orada da karşılaştırılabilir dolar kuru kullanırsak askerî harcamaların bütünü 10 milyar doları biraz aşıyor. Yunanistan'ın nüfusunun on milyon dolayında, yani bizim yaklaşık yedide birimiz olduğu düşünülürse bu ülkede kişi başına yapılan askerî harcamanın büyüklüğü çok daha net anlaşılır.

Ancak savunma ekonomisi alanında askerî harcamaların kişi başına düşen büyüklüğünün çok da anlamlı bir büyüklük olmadığı biliniyor zira iki ordu karşı karşıya gelse yapılan askerî harcamanın etkinliği kişi başına düşen askerî harcamadan adeta tümüyle bağımsız hale gelebiliyor.

Ama yine de yuvarlak bir büyüklük vermek gerekir ise Türkiye'de kişi başına askerî harcama yaklaşık 200 dolar dolayında iken, Yunanistan'da bu harcama kişi başına bin dolara yükseliyor; ama değindiğim gibi savunma ekonomisinde kişi başına askerî harcama çok operasyonel bir tanım pek değil.

Yunanistan'da ordu profesyonel bir ordu, toplam asker sayısı yaklaşık 160 bin, seferberlik halinde ise zorunlu askerliğe dönülebiliyor. Kara ordusunun mevcudu yaklaşık yüz bin kişi, deniz kuvvetlerindeki profesyonel asker sayısı yaklaşık 20 bin, hava kuvvetlerinde ise yine yaklaşık 30 bin asker var.

Yunan kara kuvvetlerinde 1.700 tank gözüküyor.

Başvurduğum dergide (Jeostrateji bilançosu: Küresel güçlerin yeni dengeleri, 2010 baskısı) ülkelerin denizaltı ve muhrip sayıları bile veriliyor ama artık o detaya girmiyorum.

Türkiye'de askerî harcamalar milli gelirin yüzde ikisi dolayında iken bu oran Yunanistan'da yüzde 3,3 dolayına tırmanıyor; Yunanistan'ın içinden geçtiği ağır ekonomik bunalım ortamında bakalım bu oran nasıl bir seyir izleyecek?

ABD'de kişi başına askerî harcama ise 2.300 doları aşıyor; bu oranın çok anlamlı olamayabileceğine kanıt olarak ise Çin'de, büyük ve güçlü bir orduya rağmen kişi başına askerî harcamanın elli doların altına inmesi gösterilebilir.

Büyüklükleri mukayese ederken bana en ilginç gelen orduların başında İngiltere (Birleşik Krallık) geliyor; bu ülkenin toplam askerî harcaması 60 milyar doları geçiyor, yani bizim yaklaşık beş katımız.

Ancak senede 60 milyar dolardan fazla askerî harcama yapan Birleşik Krallık ordusu 175 bin kişilik bir ordu yani bizim asker sayımızın yaklaşık dörtte biri; örnek olarak aldığımız Birleşik Krallık ordusu bizim orduya oranla yaklaşık beş kat daha fazla askerî harcama yapıyor ama asker sayısı da bizim yaklaşık dörtte birimiz. Bu manzaraya baktığınızda Birleşik Krallık ordusunun yapılanmasının bizim TSK'ya oranla çok farklı olduğu ortaya çıkıyor. Bu farktan ve bu mukayeselerden hareket ederek geçtiğimiz günlerde Tunceli'de, daha önce de başka yerlerde, karakollarımızda yaşanan felaketlere acaba farklı yorumlar getirmek mümkün olabilir mi?

Yukarıdaki satırlarda yurttaş başına (kişi başına) düşen askerî harcama kavramının çok operasyonel olamayabileceğini savunma ekonomisi çerçevesinde belirtmeye çalışmış idim; ancak başka bir kavram, asker başına savunma harcaması kavramı orduların vurucu gücünü ölçmede kanımca mukayeseye çok daha uygun bir kavram. Bu kavram çerçevesinde TSK ile Birleşik Krallık ordusunu karşılaştırdığınızda önümüze şöyle bir manzara çıkıyor: Türkiye'de asker başına yaklaşık 23 bin dolarlık harcama yapılırken İngiltere'de asker başına yapılan savunma harcaması 350 bin dolar.

Aynı mukayeseyi Türkiye ile Yunanistan arasında yapalım: Türkiye'de asker başına düşen savunma harcamasının yaklaşık 23 bin dolar olduğunu söylemiş idik; Yunanistan'da ise bu büyüklük 60 bin dolar dolayında yani bizim asker başına düşen harcamanın iki katından daha fazla.

Tüm bu sıkıcı ve sevimsiz büyüklükleri yan yana koyduğunuzda bizim TSK'nın yapısını anlamak daha kolaylaşıyor; Türkiye iddiaların aksine mukayeseli olarak çok askerî harcama yapan bir ülke pek değil ama mevcut asker ve harcama yapısı birlikte ele alındığında karşımıza teknoloji kullanımında, asker başına düşen harcama açısından çok çağdaş bir ordu imajı çıkmıyor.

Kalabalık ama asker başına düşük harcama yapan, teknolojik düzeyinin bu nedenle yeterli olması olanaksız bir TSK ile karşı karşıyayız.

Hepimizin, en başta da TBMM'nin bu temel mesele ile nasıl başa çıkacağımız konusunda bir görüş oluşturma mecburiyeti var; bu konu askere bırakıldığında bir bilinmezlik duvarı ile karşılaşıyoruz ama mesele aslında o kadar karmaşık değil.

Temel tanımı yeniden yapmak, TSK'yı dış tehdide, sadece ve sadece dış tehdide yönelik bir yapılandırmaya kavuşturmamız lazım; bugünkü yapı anlaşıldığı kadarıyla iç düşmana yönelik bir yapı. Aksi takdirde asker başına bu kadar düşük bir harcama mutlaka sorun çıkarmalı idi.

Çözüm de herhalde mevcut asker sayısında asker başına harcamayı artırmak değil, asker sayısını normale indirmek, profesyonel bir orduya geçmek. İngiltere (Birleşik Krallık) ordusu ilginç bir örnek.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT