1. YAZARLAR

  2. Abdulhamit Bilici

  3. Araplar değişime ne kadar hazır?
Abdulhamit Bilici

Abdulhamit Bilici

Yazarın Tüm Yazıları >

Araplar değişime ne kadar hazır?

18 Ocak 2011 Salı 00:08A+A-

Nasıl sonuçlanacağı henüz belli olmasa da Tunus'ta kısa sürede yaşanan değişim, herkesin kafasında aynı soru işaretine yol açtı: Bu bir istisna mı, yoksa Doğu Avrupa'da yaşanan olayların Berlin Duvarı'nın yıkılması ve nihayetinde Sovyetler Birliği'nin parçalanmasına yol açtığı gibi bölgesel bir devrimin habercisi mi?

Bu soruya cevap arayanlar, Tunus'ta yaşananların bir domino etkisine dönüşmesi halinde Mısır, Ürdün, Fas, Suriye, Cezayir ve Libya'nın en kırılgan ülkeler olduğunu söylüyor. Libya lideri Kaddafi'nin Tunus'ta yaşananlara en sert tepki veren isim olması; 84 milyon insanın yaşadığı Mısır'ı 30 yıldır yöneten Hüsnü Mübarek'in iktidarını devredecek olması; Ürdün'de gıda fiyatlarının artması ve yüksek işsizlik oranları gibi nedenlerle sokağın her an karışabileceği tahminleri yapılıyor.

Ancak bu tür spontane patlamalardan çok önce Arap dünyasında reform ihtiyacının kaçınılmaz olduğu konuşuluyor. 300 milyondan fazla nüfusu barındıran, dünyanın en zengin kaynaklarının üzerinde oturan 22 Arap ülkesinin İsrail karşısında hiçbir varlık gösterememesi, reform ihtiyacını uzun zamandır adeta her saat başı hatırlatıyordu. Ama ne Soğuk Savaş'ın sona ermesi ne de Arap milliyetçiliği düşüncesine en ağır darbeyi vuran Körfez Savaşı, Arap yönetimleri harekete geçirmeye yetmedi.

11 Eylül hadisesi, özgürlükler açısından dünyanın adeta istisna bölgesi haline gelen bölgeyi bir kez daha uluslararası kamuoyunun gündemine taşıdı. Bu da yetmedi. Bush yönetiminin bir Arap ülkesi olan Irak'a yaptığı işgalde Arap dünyası en küçük varlık emaresi göstermedi. Konuyu görüşmek için bir araya gelen Arap liderler, birbirlerine hakaret ederek dağılmaktan başka bir şey yapamadılar. Gazze'deki dram, İsrail'in Lübnan'a açtığı savaş sırasında da değişen bir şey olmadı. Bu olayların hepsinde Arap olmayan bölge ülkeleri Türkiye ve İran'ın sesi çok daha yüksek çıktı.

Geçen yıl Maryland Üniversitesi ile Zogby International adlı anket şirketinin Arap sokağında yaptığı araştırmanın sonuçları da bu dünyanın içinde bulunduğu çaresizliği gözler önüne serdi. Mısır, Ürdün, Fas, Cezayir ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde yapılan bu ankete göre, Arapların en fazla hayranlık duyduğu 3 lider de Arap asıllı değil. Sıralama şöyle: Recep Tayyip Erdoğan birinci. İkinci sırada Venezuela'nın lideri Hugo Chavez geliyor. Üçüncü sıradaki isim ise İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad.

Arap kamuoyundaki eğilimleri ölçmek için 2000'li yıllarda yapılan onlarca araştırma, aslında Arap sokağının değişim konusunda arzulu olduğunu ve daha fazla özgürlük istediklerini gösterdi. Mesela, en son ekim ayında 18-24 yaşlar arasındaki gençler üzerine yapılan bir araştırmadan çıkan sonuçlar çarpıcı. 9 ülkede yapılan bu ankete göre, gençlerin en büyük önceliği demokratik bir ülkede yaşamak. Mısırlı gençlerin yüzde 98'i, Suudi gençlerin yüzde 90'ı, Ürdünlü gençlerin yüzde 87'si en büyük önceliklerinin demokratik bir ülkede yaşamak olduğunu söylemiş.

Daha önce Arap Barometer tarafından yapılan anketin sonuçları da aynı istikamette. Ürdün, Fas, Cezayir, Filistin ve Kuveyt'te insanların, "Bazı olumsuz taraflarına rağmen demokrasi en iyi rejimdir" cümlesine verdikleri cevaplar şöyle: Ürdün yüzde 86, Filistin yüzde 83, Cezayir yüzde 83, Fas yüzde 92, Kuveyt yüzde 88. Peki aynı ankete katılanlar arasında, "Ülkem için demokratik bir yönetim daha iyi olur" diyenlerin oranları nasıl? Ürdün yüzde 93, Filistin yüzde 88, Cezayir yüzde 81, Fas yüzde 96, Kuveyt yüzde 93.

Bu sonuçların ortaya koyduğu sonuç çok açık: Bölgedeki demokrasi açığının faturasını İslam'a veya bu bölgede yaşayan halklara kesenlere inat, insanlar değişim ve demokrasi istiyor. Bu arzunun hangi vesayetçi sistemlerle önünün kesildiğine ve hangi uluslararası dengelerin bunda nasıl rol oynadığına bakmak lazım. Tunus'u ve burada başlayan sürecin bölgeye etkilerini izlemek ilginç olacak.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT