1. YAZARLAR

  2. Salih Tuna

  3. Ahmet Hakan ile Ahmet Arsan arasındaki en önemli fark
Salih Tuna

Salih Tuna

Yazarın Tüm Yazıları >

Ahmet Hakan ile Ahmet Arsan arasındaki en önemli fark

18 Mayıs 2009 Pazartesi 03:28A+A-

Başlığa bakıp da, “Vah sazan vah!..” diyerek fakiri hor görmeyin. Ben de biliyorum “cismani” bir fark olmadığını.

Aslında bilmiyordum da, Ersin Çelik'in Haber 7'deki yazısından öğrendim.

Meğer Ertuğrul Özkök'ün sitayişle takdim ettiği Ahmet Arsan biraderimiz Ahmet Hakan'ın ta kendisiymiş.

Üstelik herkese malum sır mesabesindeymiş bu!

İtiraf edeyim:

Herkese malum olan bu sırra vakıf olmak şöyle dursun, Ahmet Arsan adını, Özkök'ün yazısından evvel duymadım bile.

Söz konusu dönemde Gerçek Hayat adlı mevkute elime geçtiğinde, başta İsmet Özel olmak üzere Gökhan Özcan, Hakan Albayrak, Mevlana İdris ve Murat Menteş söyleşilerine göz gezdiriyordum ama Ahmet Arsan'ı fark edememiştim.

Demek ki gözümden kaçmış!

Gelgelelim Ertuğrul Bey'ciğimin gözünden kaçmamış. Helal olsun.

Şu hale bakın:

Herifçioğlu gündüz gözüyle “mahallemizin” dibine kadar sızarak adam keşfediyor; benim ruhum duymuyor! (Ayakta uyuyup otel parası vermek bu olsa gerek.)

Sadece keşfetmekle kalsa hadi neyse!

Keşfettiği bir adamdan iki “adam” üretip alayımıza “yedirmeye” çalışıyor.

Hey kurban olduğum Allah, bunlar nasıl yalanlardır!

Gerçek Hayat'ta beğeniyle takip ettiği yazıları, “Ahmet Arsan takma adıyla sen mi yazıyordun…” diye Ahmet Hakan'a sormuş; o yazmıyormuş ama şükür ki şükür Ahmet Arsan'ı da tanıyormuş.

Bulalım şu Ahmet Arsan'ı da, Hürriyet Pazar'da yazdıralım diye o an aklına gelmiş!

Çünkü “İslami kesimde neler oluyor, o kesimin moda olan, demode hale gelen şeyleri nelerdir, kimler yükseliyor, kimler gözden düşüyor, neler okuyor, neler dinliyorlar öğrenmek herhalde eğlenceli…” olurmuş!

Ahmet Arsan da, maşallah, ilk yazısında “eğlenceyi” başlatmış: “MODA Kadir Topbaş'ın gelini olmak / DEMODE Tayyip Erdoğan'ın gelini olmak…”

“Eğlenceli” olmanın yanı sıra bir yığın hüneri daha varmış Ahmet Arsan'ın.

Mesela, “İslami camianın bilinen ilk 'yaramaz çocuğu' benim…” diyor.

Anlayabildiğim kadarıyla en mümeyyiz vasfı; kırılan kolu yen içinde bırakmayıp; “Aha da kırılan kol budur abiler…” yollu bir “dışavurumculukla” cümle âleme göstermekten ibaretmiş.

Bir nevi “deşifretörlük” yani.

Bu özelliğiyle de galiba övünüyor.

Halbuki Ahmet Hakan olsaydı asla övünmezdi.

Ali Bulaç bir defasında “deşifretör” demişti de, “Ben neyin sırrını ifşa etmişim? Kimin mahremiyetini afişe etmişim…” şeklinde veryansın etmişti.

Ahmet Hakan ile Ahmet Arsan arasındaki en önemli fark (şimdilik) bundan ibaret.

Bu farka bakarak, Ahmet Hakan'ın (müstearı olsa da) Ahmet Arsan'dan farklı bir kişiliğe sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Her şey “cismani bütünlük”ten ibaret değil.

İnsanın yekpare bir kişiliği olduğunu kim söyledi size. Yahu psikolojide hiçbir şey yoksa, travma da mı yok?!

Ha, bu arada, Allah'ı var, Ahmet Arsan'ın ilk yazısında “deşifretörlükten” eser görmedim.

“Camiamızın kadınları”nın giyinme tarzları hakkında bol bol dedikodu ve iki güzel de duyuru var.

Biri, nazenin şairimiz Mevlana İdris'in At Pazarı'ndaki “Eski Kafa” adlı kafesi, diğeri sevgili Levent Güntekin'in Neşet Ertaş faslı düzenlemeye niyet etmesi.

Kim ne derse desin sevdim ben bu çocuğu!

Kimi yalapşap karşılaştırmalarına rağmen pazarlıksız ve samimi geldi bana.

Dolayısıyla, Ertuğrul Bey'ciğimin “İslami kesimin hergele çocuğu” ifadesini hiç tutmadım.

Hergele, Farsça bir sözcük; har “eşek”, gele “sürü” demek.

Kubbealtı Lugatı'na sorarsanız; eşek sürüsü, başıboş hayvan sürüsü cevaplar arasında.

Mecazi anlamı ise, “Soysuz, terbiyesiz ve serseri…”

TDK Sözlüğü'ne sorarsanız, “Binmeye veya yük taşımaya alıştırılmış at veya eşek…” cevabını alırsınız.

Hadi Ahmet Arsan'ın kendisi hakkında kullandığı “yaramazlık” veya “haylazlık” tanımlamaları ergenlik döneminin şirinlikleri arasında sayılabilir; “hergele” ne demek oluyor?

Böyle methiye mi olur?

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT