Diyarbakır'da İslami duyarlılıklara sahip 28 sivil toplum örgütünden oluşan ve Ahmet Ay'ın sözcülüğünü yaptığı 'Kana Dur De!' Girişimi dün bir basın açıklaması yaparak son günlerde meydana gelen gelişmelerin kaygı verici olduğunu ifade etti. Platform adına söz alan AY-DER başkanı Ferzende Lale, Türkiye'de akan kanın durması için İslami duyarlılığı olan bölge kökenli STK'lar olarak harekete geçtiklerini hatırlattı.

Diyarbakır Ofis semtinde bulunan ACZ Plaza önünde yapılan basın açıklamasında Lale, Bursa ve Hatay'da meydana gelen olayları kınayarak kaygı verici olarak değerlendirdi. Lale sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bursa İnegöl'de basit bir alacak verecek meselesi dahi linç girişimine çevrilmiştir. Hatay Dörtyol'da ise 4 polis memurunun hayatını kaybettiği bir saldırı sonrası konuyla yakından uzaktan alakası olmayan insanlar linç girişimiyle yüz yüze gelmişlerdir. Bu tür olayların daha da artması toplumun en çok kaygı duyduğu durumlar olarak yüz yüze kalınabilecek sonuçlar oluşturacaktır."

"Kana Dur De!" Platformu Üyeleri Açlık Grevinde

Çaba ve çağrılarının dikkate alınmadığını kaydeden Lale, bir grup arkadaşlarının tamamen kendi inisiyatifleri ile silahların susması için açlık grevi kararını aldıklarını ve bu nedenle kendilerinin de platform olarak basın açıklamalarına bir süre ara vereceklerini ifade etti.

İnsan ve Erdem Hareketi Başkanı Ahmet Ay Açlık Grevine Başladı

Kana Dur De! Platformu'nun açıklamasına müteakiben söz alan Diyarbakır İnsan ve Erdem Hareketi Başkanı Ahmet Ay bir basın açıklaması yaparak Cuma günü itibariyle bir haftalık açlık grevine başladığını söyledi. Aynı zamanda Gönül Köprüsü Derneği başkanı ve Kana Dur De! Platformu'nun da kurucu üyesi olan Ay, bölgedeki İslami uyanış ve bilinçlenmeye katkıları olan öncü bir sim. Başta MAZLUMDER Diyarbakır Şubesi olmak üzere diğer birçok dernek-vakfın da kurucuları arasında yer alan Ahmet Ay aslen Bingöllü olmakla birlikte 20 yılı aşkın bir süredir Diyarbakır'da yaşamakta. Eğitimci-aktivist, evli ve dört çocuk babası.

Ahmet Ay, daha önce kamuoyuna deklare ettiği gibi son dönemlerde artan çatışmalı ortamın önüne geçmek amacıyla tek başına açlık grevine başladığını ifade etti. Ay, Haziran ayında yapılan Kana Dur De! Platformunun ikinci basın açıklamasında açlık grevi ve ölüm orucu eylemlerine başvurabileceğini kamuoyuna ilan etmişti.

Ay, basın açıklamasında son zamanlarda yeniden yükselen PKK-TSK çatışmasına ve bunun sosyal alanda yol açtığı yıkımlara dikkat çekerek şunları söyledi:

"Bu eylem tamamen bireysel olup hiçbir STK'nın içinde yer almadığı bir eylemdir. Ortak basın açıklamalarımızda bireysel görüşümü ifade ettiğimden dolayı arkadaşlardan helallik diliyorum. Baştan beri ifade ettiğim gibi hiç kimsenin ve hiçbir kesimin yanında, yakınında ve tarafında olmadığımı; Kürt ve Türk çocuklarının ölmemesi için gayret gösterenlerin yakınında olduğumu ifade ederek sözlerime başlıyorum. Bugün burada insanlık vicdanına sesleniyorum. Yüreklere, yüreğinin sesine kulak verenlere yani yüreklilere sesleniyorum. Kardeş kanının akmasını istemeyenlere sesleniyorum. Dini, siyasi düşüncesi, ırkı, cinsiyeti, statüsü ne olursa olsun; insanım diyenlere, insanlık ailesinin erdemli yaşamasına inananlara, essah, eşit, özgür ve ebedi kardeşlikten yana olanlara, annelerin yüreğindeki yangını hisseden ve buna su olmak isteyenlere, ülkemizin, ülkemiz insanının refah ve mutluluğunu isteyenlere, yürek taşıyan ve bu yüreği ortaya koyabilen herkese ve her kesime sesleniyorum. Ne olur ülkemizi saran ve bir türlü bırakmayan bu şiddet ve çatışma ortamının durması için sağduyulu, insani ve barıştan yana tavır ortaya koyalım. Bütün silahların susmasını isteyip konuşalım, tartışalım. Hiç kimseden 'aferin' beklemiyorum. Ancak sizlerden dua istiyorum. Bu her yanımızı saran ateşin sönmesi için. Kürt ve Türk çocuklarının ölmemesi için dua edelim."

Haşim Ay / Haksöz-Haber

Ahmet Ay'ın Yaptığı Açıklamanın Tam Metni:

Saygıdeğer basın mensupları,

Öncelikle daha önce de açıklamıştım. Dün de arkadaşlarımızın açıkladıkları gibi bu eylem tamamen bireysel olup hiçbir STK'nın içinde yer almadığı bir eylemdir. Ortak basın açıklamalarımızda bireysel görüşümü ifade ettiğimden dolayı arkadaşlardan helallik diliyorum.

Saygıdeğer basın mensupları;

Baştan beri ifade ettiğim gibi hiç kimsenin ve hiçbir kesimin yanında/yakınında/tarafında olmadığımı; Kürt ve Türk çocuklarının ölmemesi için gayret gösterenlerin yakınında olduğumu ifade ederek sözlerime başlıyorum.

Bugün burada insanlık vicdanına sesleniyorum,

Yüreklere, yüreğinin sesine kulak verenlere yani yüreklilere sesleniyorum,

Kardeşkanının akmasını istemeyenlere sesleniyorum,

Dini, siyasi düşüncesi, ırkı, cinsiyeti, statüsü ne olursa olsun;

İnsanım diyenlere,

İnsanlık ailesinin erdemli yaşamasına inananlara,

Essah, eşit, özgür ve ebedi kardeşlikten yana olanlara,

Annelerin yüreğindeki yangını hisseden ve buna su olmak isteyenlere,

Ülkemizin, ülkemiz insanının refah ve mutluluğunu isteyenlere,

Yürek taşıyan ve bu yüreği ortaya koyabilen herkese ve her kesime sesleniyorum:

Ne olur ülkemizi saran ve bir türlü bırakmayan bu şiddet ve çatışma ortamının durması için sağduyulu, insani ve barıştan yana tavır ortaya koyalım. Bütün silahların susmasını isteyip konuşalım, tartışalım.

Bugün insanlık için, kardeşlik için, daha aydınlık, daha özgür ve huzurlu yarınlar için vakit kaybetmeden bir şeyler yapmamız gerek.

Şiddet ve kan bu güne kadar bizlere acı ve gözyaşı dışında hiçbir şey vermedi. Bundan sonra da bir şey vermeyecektir.

Ey ben sorumluluğumun bilincindeyim diyenler!

Sevgi ve barış meltemlerini estirmek için bugün bir şey yapmayacak isek ne zaman bir katkı sunmayı bekliyoruz?

Yapacağımız hiçbir şey yok mu?

Hiçbir şey yapamıyorsak evlerimizin balkonundan, penceresinden avazımız çıktığı kadar;

"ARTIK YETER/ÊDİ BESE" de mi diyemiyoruz?

Ey kardeşlikten yana olanlar!

Kapkara bulutların ülkemizi sardığını görmüyor muyuz?

Görüyorsak bu bulutların dağılması için ne yapmayı düşünüyoruz?

Şövenist/ırkçı ve şiddetten beslenen tarafların önce Muğla sonra İnegöl ve Dörtyol'da ortaya koydukları kaos ortamı provalarının neye mal olacağını bilmiyor muyuz? MOSSAD bu dönemde böylesi fırsatları kaçırır mı?

Bizler Malazgirt için Alparslan'a, Kudüs için Selahaddin'e destek verdiğimizi unuttuk mu?

Bu kardeşliği kendimize çok mu görüyoruz?

Cevabımız "hayır" ise neden daha etkili bir şekilde KAN DURSUN! demiyoruz?

Bu ülkeye sevgi ve barış meltemlerini estirmek çok mu ağır bir yük?..

Ey ülkemin kardeşlikten yana insanları!

Her gün vurulan asker-polis kardeşlerimize, dağda vurulan Kürt kardeşlerimize acımıyor muyuz?

Onlara acıyıp da etkili bir şekilde sağduyuya çağırmak neden zor olsun?

Ne mi yapmalıyız?

Bütün silahların susması için,

Oturup uygarca sorunu konuşmamız için gayret gösterelim.

Ben bu sebeple daha önce deklare ettiğim gibi bugün itibariyle açlık grevi başlatarak üzerimdeki sorumluluğu yerine getirmeye çalışıyorum.

Birkaç gün önce çok yakın bir akrabamı kaybettiğim halde söz verdiğim için bu açlık grevini gününde gerçekleştiriyorum. Vefat eden 40 yaşına henüz giren eşimin kardeşiydi. Yani çocuklarımın teyzeleri ve benim de hem amcazadem ve hem de baldızım olmasına rağmen söz sözdür dedik. Bu acı vefat vesilesiyle üzüntü ve psikolojilerini de düşünerek eşim, çocuklarım ve yakınlarımın yaşadıkları acıyı daha da arttırmamak için bu açlık grevini makul bir süreye kadar sürdürmeyi kararlaştırdık. Bu sebeple bana destek vermek isteyen arkadaşlarımı da bu eyleme katılmamaları konusunda şimdilik ikna etmeyi başardım. Vardığımız karar daha etkili eylemleri hayata geçirebilmektir. İnşallah hiçbir şeye gerek kalmadan bu yangın söner diye umut ediyorum.

Hiç kimseden bir "aferin" beklentisi içinde değilim. Ancak sizlerden dua istiyorum;

Her yanımızı saran ateşin sönmesi için,

Kürt ve Türk çocuklarının ölmemesi için,

Annelerimizin ağlamaması için hiç olmazsa dua edelim.

Saygılarımla.

Ahmet AY/İnsan ve Erdem Hareketi