1. YAZARLAR

  2. MURAT KAYACAN

  3. Adaletle yürünen Tevhid yolu
MURAT KAYACAN

MURAT KAYACAN

Yazarın Tüm Yazıları >

Adaletle yürünen Tevhid yolu

11 Aralık 2025 Perşembe 11:12A+A-

A‘râf sûresinin 29. ayeti, bugün Müslüman insanın en temel arayışlarından birine, Allah’a yönelişin nasıl sahici ve tutarlı kılınacağına çarpıcı bir cevap sunuyor. Ayetin çağrısı, “ihlas (sadece Allah’a kulluk)” olarak ifade edilen bir duruşa işaret ediyor: Hayatı adalet üzerine kurmak, ibadeti gösterişten arındırmak ve sadece Allah’a yönelmek. Günümüz Müslümanın karşılaştığı problem, ibadetlerin kalıplaşmış formlarında kaybolan samimiyet meselesidir. Peki, söz konusu ayet bu noktada bize ne anlatıyor? Ayet, görünürdeki bir dinî emirden çok daha fazlasını içeriyor. İnsanı hem niyet hem yöneliş bakımından köklü bir içsel dönüşüme davet ediyor. Ayrıca dua, kıble, adalet ve diriliş temalarını aynı eksende birleştirerek sağlam bir tevhid perspektifi sunuyor. İşte bu yazıda A‘râf 7/29’un bu çağrısını bugünün zihin dünyasıyla buluşturmaya çalışacağım.

Tevhid, Adalet ve Allah’a Yöneliş

İnsan, hayatını adalet ve tevhid (Allah’tan başka ilah olmadığı inancı) üzere kurmalı; ibadetinde, yönelişinde ve yardım arayışında yalnız yüce Allah’ı merkeze almalıdır. O, tüm benliğiyle Allah’a teslim olup şirkten arınmadan gerçek bir dua ve tevekkül bilincine ulaşamaz; çünkü hidayet, yardım ve korunma yalnızca samimiyetle Allah’a yönelenlere nasip olur. Ayrıca onun, doğduğu gibi öldükten sonra diriltileceğine ve yaptığı her şeyin hesabını vereceğine kesin olarak inanması gerekir: “Rabbim adaleti emretti. Her secde yerinde yüzlerinizi doğrultun. Ve dininizi yalnız O'na halis kılarak dua edin. Sizi ilkin yarattığı gibi (yine O'na) döneceksiniz.” (el-A`râf 7/29). Ayetteki “Rabbim adaleti emretti. ifadesi, aşırılıktan uzak dengeli bir tutumu emretmesinin yanında Allah’tan başka ilah olmadığı şeklinde de yorumlanmıştır. Zira şirk, zulüm (Lokmân 31/13) olunca tevhid de adalet olur. Zaten ayetin devamında anlatılanlar da tevhide ilişkindir.

Namaz, Kıble ve İbadetin Tevhidî Çerçevesi

Ayetteki camide cemaatle namaz kılmayı teşvik eden “Her secde yerinde” ifadesi, herhangi bir mescitte namaz kılınabileceğini gösterir.(1) “Her secde vaktinde” şeklinde mana verilebilecek bu ifade, namaz vakti girince ertelememeyi akla getirir; fakat kişinin bulunduğu mescitten çıkıp başka bir mescitte namaz kılmasını yasaklayan bir anlam taşımaz. Yine yüzlerinizi doğrultun” ifadesi “Putlara değil, kıbleye dönerek namaz kılın.” anlamına gelir. Tevhid vurgusu içeren “Ve dininizi yalnız O'na halis kılarak dua edin.” cümlesi, Kur'an ve sünnete uygun şekilde “İbadetinizi sadece Allah’a yapın.” manasındadır. Zaten namaz, duaları içeren bir ibadettir. Bu, aynı zamanda başka varlıklara kulluğu olumsuz kılan bir ifadedir.

Yeniden Diriltilme ve İlâhî Adalet

Yine ayetteki “Sizi ilkin yarattığı gibi (yine O'na) döneceksiniz.” kısmı müminler için ebedî mutluluk imkânı iken Allah’a şirk koşanlara ise bir tehdit niteliğindedir. “Sizi yaratan O'dur. Böyle iken kiminiz kâfir, kiminiz mümindir. Allah yaptıklarınızı görendir.” (et-Tegābün 64/2) ayetinden hareketle ilk yaratmada kiminin mü'min kiminin de kâfir olarak yaratıldığının belirlendiği yaklaşımı, insanların kaderleri değil de yüce Allah’ın onların akıbetlerini bilmeleri şeklinde anlaşılmalıdır. Ahiret hayatı için diriltilmenin yaratılışa benzetilmesi, ölüm sonrası diriltilmenin mümkün olduğuna işaret etmek içindir. İlk defa olan şeyin (ilk yaratılış) ikincisi mümkün hatta daha kolaydır. Yani kâfirler diriltilecek ve ahirette de zulümlerinin cezası kesilecektir. Kur'an’daki sıralamada A`râf suresinden önce yer alan En`am sûresinde(2) de şöyle denilmektedir: “Siz, ilk kez yarattığımız gibi bize yalnız başınıza geldiniz ve size verdiklerimizi arkanızda bıraktınız.” (el-En`am 6/94).

Sonuç

A‘râf 7/29’un ışığında görüyoruz ki insanı diri tutan şey, adaletle beslenen sahih bir yönelişin sıcaklığıdır: Bugün de müminin asıl imtihanı tam burada düğümlenmektedir. Ayet bize şunu hatırlatıyor: İbadetin özü ihlâs, yönelişin merkezi kıble, hayatın istikameti tevhid ve ahiretteki hesap da ilk yaratılış kadar kesindir. Günümüz insanının unuttuğu bu hakikatin ayetle yeniden belirginleştiğini görüyoruz. Anlatmak istediğimiz şey, çok konuşulan ama az hissedilen bu hakikatlerin, berrak bir üslupla yeniden görünür hâle gelmesidir. Asıl önemli olan şey, ayetin çağrısının bugün bize dokunan yönüdür: İnsan, hayatının karmaşasında savruldukça yönünü kaybediyor, yönünü kaybettikçe de neye secde ettiğini fark edemiyor. A‘râf 7/29 ise bize, yönümüzü düzeltmeden yolumuzu düzeltemeyeceğimizi ifade ediyor. Bu nedenle ayetin mesajı, yalnızca bir tefsir konusu değil, günlük hayatın tam ortasında duran pratik bir uyarıdır. Yarın yüce Allah’a ilk yaratıldığımız gibi döneceğimizi bilerek yaşamak, bugünün karmaşasında en büyük diriltici güçtür.

*

  1. Ayette “secde” denilmiş, secdeyi içeren “namaz” kastedilmiştir.
  2. Nüzul sırası açısından A‘râf sûresi 39. sırada, En‘âm sûresi ise 55. sırada yer almaktadır. Dolayısıyla En‘âm sûresi A‘râf’tan sonra indirilmiştir.

YAZIYA YORUM KAT