1. YAZARLAR

  2. Mustafa Ünal

  3. Açılımın somut adımları
Mustafa Ünal

Mustafa Ünal

Yazarın Tüm Yazıları >

Açılımın somut adımları

21 Ekim 2009 Çarşamba 00:50A+A-

Başbakan Erdoğan son sözü söyledi: 'CHP'ye gitmiyorum'. Bu sonuç sürpriz değil, zaten bekleniyordu. Kamera kaydından vazgeçmeyen CHP lideri Baykal, görüşmenin gerçekleşmemesi için elinden geleni yaptı.

Başardı da. Erdoğan 'Biri bizi gözetliyor mantığıyla görüşme olmaz' dedi ve ekledi: 'Belki bir çayını içecektik.' Ama olmadı, iki lider bir araya gelerek çay bile içemedi.

Keşke Başbakan'la anamuhalefet partisinin lideri baş başa görüşebilselerdi. Ne konuşacakları belliydi. Açılım sürecini masaya yatıracaklardı. Baykal 'İçeceğin çay olsun, bir çayı esirgemeyiz' dedi ama pozisyonunu da aynen korudu, geri adım atmadı. Kamerasız buluşmanın 'işbirliği izlenimi' doğuracağını düşünen CHP Lideri görüşmenin olmamasından memnun...

Manzara ne kadar düşündürücü; AK Parti hükümeti demokratik açılım konusunu Suriye ve Irak gibi ülkelerle konuştu ama muhalefet partileriyle konuşamadı. Nedense muhalefet uzak durdu; MHP kapılarını baştan kapattı, CHP önce aralar gibi yaptı ama daha sonra yan çizdi.

Liderler Meclis'te yapılacak özel oturumda kozlarını paylaşacak. Başbakan oraya randevu verdi. Baykal'a seslenerek 'Sen çıkar orada konuşursan, ben de konuşacağım' dedi. Baykal'ın Genel Kurul'da konuşacağına eminim, hiç şüphem yok. MHP lideri de bu zemini değerlendirecektir. Demokratik açılım sürecinin siyasetin yönünü, partilerin kaderini belirleyeceği kesin...

Açılım sürecinin en kritik aşamasındayız. Somut sonuçları alınmaya başlandı. İlk adım olarak 30'un üzerinde örgüt mensubu sınırdan girdi ve teslim oldu. Sorgunun ardından olaylara karışmadıkları anlaşılınca da serbest bırakıldılar. Sınırdan yansıyan görüntüler eleştirilebilir. Hoş değildi, beni de rahatsız etti.

DTP ve örgüt şova dönüştürmeye kalksa da, buradan bir zafer havası asla çıkmaz. Önemli olan sonuç... Şov ve propaganda kaybolur gider. Sel gider kumu kalır. Neticeye bakılmalı. Örgüt dağdan inmeye başladı. Gerçek bu: Silahlarını bırakan örgüt mensupları evlerine geri dönüyor. Bu kolay olmadı. Kendiliğinden de gelişmedi. Önce o yolun taşları döşendi. Ne terör örgütü ne de içerideki elebaşısı muhatap alındı. Meşru zeminler kullanıldı.

Açılım süreci terör örgütünün tasfiyesini hedefliyor. Bunun için 'genel af' gibi yeni yasal düzenlemeye de gidilmedi. Uygulanan mevcut yasalar; TCK'nın 221. maddesi... İçişleri Bakanı 'devamının geleceğini' açıkladı. '100-150 kişilik gruplar' bekleniyor. Gözler sınırda; yeni geleceklerde. Suç işlemeyenlerin gideceği yer, evleri, ailelerinin yanı.

'Dağdan indirme' bugünün değil dünün de devlet politikasıydı. Terörle mücadelenin en önemli boyutuydu. Sadece siyasiler değil, Genelkurmay başkanları da bu yönde çağrı yapa geldi. Ramazan Bayramı'nda bölgeye giden Orgeneral İlker Başbuğ çok net konuştu. Şu cümleleri bir ay önce söyledi: 'Silahla kanla bir yere varılamaz. Tek çıkar yol bölücü terör örgütünün silahlarını bırakmasıdır. Büyük devletler, güçlü uluslar adildir, şefkatlidir.'

Başbuğ aynı konuşmada Adalet Bakanlığı'nın verilerini hatırlatarak teslim olan 870 örgüt mensubundan 638'ine ceza verilmediğine dikkat çekti. İlk grup Başbuğ'un da çizdiği çerçeve içinde Türkiye'ye giriş yaptı. Devletin politikası net: Suç işleyenler hesabını verecek, olaylara karışmayanlar ise evlerine dönecek.

Teslim olan grup muhalefeti memnun etmedi. Baykal 'Niçin geldiler? Anlamı ne?' diye sorduktan sonra gelenleri Türkiye üzerinde pazarlığın sonucu avansın ödenmesi olarak niteledi. MHP lideri Bahçeli de Baykal gibi tablodan hoşnut değil. Her iki liderin DTP ve örgütün şovuna dönük tepkilerini anlamak mümkün; ancak silahları bırakarak dağdan inmek de bir sonuç değil midir?

Rahatsız edici kimi görüntülere rağmen açılımın ilk sonuçları heyecan ve umut verici...

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT