1. YAZARLAR

  2. Akif Emre

  3. ABD’nin Kürtleri
Akif Emre

Akif Emre

Yazarın Tüm Yazıları >

ABD’nin Kürtleri

01 Nisan 2017 Cumartesi 13:00A+A-

Amerikan Dışişleri Bakanı Tillerson'ın Türkiye ziyaretinden ne sonuç çıkarmamız gerekir? Yapılan açıklamalara bakılacak olursa Amerikalılar bildiklerini okumaya devam edecek. Bence görüşmelerin özeti şu cümlede yatıyor: “... Çok açık ve faydalı tartışmalar yapmaya devam ediyoruz. Cumhurbaşkanı ve Başbakan da bugün yaptığımız bütün bu konuşmaları dikkate alacaktır.”

Bu cümleyi ısrarla cevaplamaktan kaçındığı YPG ile ilişkin soruya karşılık verirken kurdu... Özetle bu cümlenin anlamı: Biz bildiğimizi okumaya devam edeceğiz gerisini siz düşünün.

Amerikalıların Kürtçü bir örgüte bu kadar önem vermesi hatta bir tür devlet gibi muhatap alarak iş tutmasının hatta bu konuda NATO müttefiki bir ülkenin itirazlarına rağmen ısrarcı olmaları nasıl açıklanmalı? Bu tutumun açıklaması sadece Erdoğan nefreti, ya da taktiksel bir operasyondan ibaret mi?

Ortadoğu ilk kez Osmanlı sonrası şekillendiren müdahalenin bakiyesi yüzyıl sonra tamamlanıyor sanki... İsrail'in kuruluşuna kadar bu ulus devlet temelli parçalanmanın tarihsel, coğrafi ve de kültürel gerçeklere dayanmayan bir temelde dizayn edildiği gerçek. Dönemin hegemon devleti olarak Britanya Arap kartını kullanarak yeni dengeleri oluşturmayı esas aldı. İngiliz tarih yazımına göre, körükledikleri Şerif Hüseyin isyanı, 'köle bir halkın (yani Arapların) özgürlük mücadelesi söz konusu idi' ve İngilizler de bu özgürlük mücadelesine destek oluyordu. Sonuçta Şerif Hüseyin ve etrafındaki aşiretlere vadedilen büyük Arap imparatorluğu yerine kolonileştirilmiş parçalara ayrılmış nevzuhur Arap devletçikleri ortaya çıkacaktı. Tarihte var olmayan yeni devletler icat edilerek Osmanlıdan ayırdıkları Arapları kendi içinde ayrıştırarak emperyal amaca uygun dizayn ettiler. Yerel diktatörleri bölge halklarının başına musallat eden bu emperyal düzendi. Daha sonra kullanım tarihi biten dışa bağımlı diktatör rejimlerinden de kurtarıcı olarak tekrar sahaya gelmesini bildiler.

Söylem aynı idi.

İsrail'in kurulması, bölge dışı güçlerin bölgeyi rehin alacakları bir ura dönüşecekti... doğrudan müdahale eden bölgesel bir ura dönüşecekti.

Üçüncü dizayn ise Amerika'nın doğrudan müdahalesi ile gerçekleşti. Bu kez kurtarılması gerekenler farklıydı. Özgürleştirilmesi gereken köle bir halk vardı (Kürtler), sömüren bir halk da vardı (daha önce özgürleştirdiklerini söyledikleri Araplar).

Tüm bu hikayede önemli bir ayrıntıya dikkat çekmek lazım. Türkiye ve Kürt sorunu meselesi söz konusu olduğunda Amerikan stratejisi daha çok Irak ve şimdi de Suriye sorunu olarak ele aldı. Irak'ın işgali Kuzey Irak'ta Kürt federe Devletinin kurumlaşması Amerikan stratejisinin bir sonucundan başka bir şey değildi. AB ve özellikle Almanya için Kürt meselesi ise, daha çok Türkiye merkezli ele alınan bir stratejinin dışa vurumuydu.

Güncele geldiğimizde artık şu açık biçimde ortaya çıkmıştır; Amerika'nın kurmak istediği yeni Ortadoğu dengesi Kürt kartı üzerinden gerçekleştirilmek isteniyor. Bir kez daha bölge dışı güçler emperyal amaçlarını 'köle bir halkı özgürleştirmek' üzere kullanacak demektir. Burada şu sorular sorulabilir. Amerika ya da başka bir güç bölgesel hesapları adına Kürt ya da başka bir etnik, sekter kartı oynarken buna zemin hazırlayan hiç mi gerekçe yok? Bölgedeki aktörler kendi sorunlarını çözebilseler, hakkaniyet ve adaletli bir yönetim gerçekleştirebilselerdi zaten istismara açık bir müdahaleye imkan kalmayacaktı. Birinci Dünya Savaşı'ndan beri uygulamaya konan siyasalar bu imkanı vermek üzere kurgulanmıştı zaten. Kendi sorunlarını çözemeyenler başkalarının müdahalesine açık hale gelirler.

Suriye ve YPG örneğinde olduğu gibi yeni bölgesel denklem koçbaşı olarak kullanacak en elverişli gerekçe Kürtlerin mağduriyeti başta olmak üzere kullanışlı örgütler... Bu nedenle Kuzey Irak'taki yapılanma ile Suriye'de sahaya konan Kürt oyunu aynı büyük tasarımın parçalarından...

Kürtçü örgütlerin bu stratejiyi fırsat bilip Amerika ile girdikleri işbirliğinin Kürtlerin ne kadar hayrına olacağı ayrı bir konu. Sanılanın aksine Kürt milliyetçilerinin hayalindeki büyük, bütüncül bir Kürt etnisitesi yerine birbiriyle rakip, uzlaşamayan devletçikler ortaya çıkacağını söylemek için tarih bilgimiz yeterli. Kürt olmayan bölge halkları ile aralarına kan girmiş bir yeni oluşumun tek seçeneğinin bölge dışı güçlere bağımlılık olacağını ayrıca belirtmeye gerek yok.... Güdülebilir, kontrol edilebilir yeni Ortadoğu'nun garantisi ise siyaseten ve iktisaden ve hepsinden önemlisi zihnen bağımlılık ilişkisinden geçmektedir.

Siyaset ve iktisaden bağımlılığın ne anlama geldiğini uzun uzun açıklamaya gerek yok. Zihnen bağımlılık hepsinden daha derin ve kalıcı hasarlara neden olacaktır...

Özellikle ideolojiler ve dünya görüşleri nedeniyle Müslüman Kürt halkına yabancı örgüt ve önderlikler marifetiyle özgürleşme vaadinde bulunan yapıların toplumu sekülerleştirme mühendisliği uyguladıkları bu durumun kanıtı... Türkiye'deki Kürtler adına öne çıkan Kürtçü seküler Marksist-Stalinist gelenekten gelen yapının yaşattığı toplumsal travma ortada. Benzer senaryonun Suriyeli Müslüman Kürtlere uygulandığını görmek için derin sosyolojik analizlere gerek yok.

Yeterince ulus devletlere parçalanan bölgenin daha da mozaikleşmesini önlemenin yolu bölge içindeki temel sorunları kendi içinde çözebilecek siyasal ve ahlaki olgunluğa ulaşmasıdır. Kürtlere kimlik bile vermeyen Baas rejiminin varlığı bu strateji için yeterince kullanışlı idi. Esad'ın gitmesinin Amerika için neden gerekli olmadığını anlamak için yeterli bir temrin olsa gerek.

Yeni Şafak

YAZIYA YORUM KAT