1. YAZARLAR

  2. Mustafa Ünal

  3. 12 Eylül yargıda, anayasası yürürlükte
Mustafa Ünal

Mustafa Ünal

Yazarın Tüm Yazıları >

12 Eylül yargıda, anayasası yürürlükte

08 Nisan 2012 Pazar 00:04A+A-

12 Eylül'ün yargılanması Türkiye için bir milat. İlk kez 'bir darbe' sanık sandalyesinde...

Çok heyecan verici. Darbecilerini baş tacı eden bir ülke için dev bir adım bu. Küçümsenmesi doğru değil.

Düne kadar 'Geçici 15. madde kalksa da 12 Eylül yargılanamaz' diyenler bugün, tarihi yargı sürecini önemsizleştirme çabası içinde. Hayret... Söyledikleri, akla ziyan. Önemli olan dış faktör, gerisi ayrıntı demeye getiriyorlar.

Dış etkenler inkâr edilemez elbette. Sadece 12 Eylül değil her darbe için geçerli. Darbenin dışarıdan, daha açık söyleyecek olursak ABD tarafından teşvik edilmesi 'İçerideki darbecileri' masum kılar mı? Hayır, kılmaz.

İlk günden beri seslendirilen 'Davanın ne kadar derinleşeceği?' sorusu kuşkusuz önemli... 12 Eylül'ün bütün günahı sadece iki kişinin omuzlarına yüklenemez. O suçun başka ortakları da var. En başta işkenceciler, Çorum ve Kahramanmaraş'ı ateşe veren provokatörler...

Mamak ve Diyarbakır cezaevlerinde yaşananlardan hesap sorulmayacak mı? Hepsi kayıtlarda. Oralarda görev yapanların isimleri, sorumlulukları kolayca bulunabilir.

Sanıklar sadece Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya ile sınırlı kalmayacaktır herhalde.

O acıların unutulmadığını, hâlâ diri olduğunu adliye önündeki manzara gösterdi. 104 yaşında, ayakta güçlükle duran Berfo Kırbayır, 32 yıl önce gözaltındayken kaybolan oğlunun hesabını sormak için ayağa kalktı. 'Müdahil' talebi kabul edildi.

Davanın sembol isimlerinden biri oldu. Sağlık sorunlarını gerekçe göstererek duruşmalara katılmayan Evren ve Şahinkaya'dan 10 yaş daha büyük.

Mahkeme, ara kararları verdi. Evren ve Şahinkaya'nın duruşmaya katılması için Adli Tıp'tan rapor istedi. MİT'e yazdığı yazı da önemli... MİT darbe istihbaratını Başbakanlık'a, Cumhurbaşkanlığı'na bildirdi mi? MİT, Başbakanlık'a bağlı kuruluş olmasına rağmen darbeleri haber vermemekle itham edilir.

12 Eylül'ün doğrudan hedefi olan Süleyman Demirel yalnızca toplumu değil Kenan Evren'i bile şaşırttı. Yakınlarına 'Şaşırdım, sürpriz oldu, onu beklerdim' demiş. Demirel, 'sessizliği' konuşmak zorunda kaldı. 'Ben 12 Eylül'le hesaplaştım' dedi.

Nasıl hesaplaşmış?.. Tekrar başbakan koltuğuna oturunca... Çankaya Köşkü'ne çıkınca... Koltuklara göre dönemi yetmiş. Bu şahsi bir dava değil ki... Kişisel olsa, haklarından feragat etmesi, darbecilerden şikâyetçi olmaması normal karşılanabilir.

Söz konusu olan şahıslar değil, ülke ve millet... Dünde kalan hesap da değil, geleceğin aydınlatılması.

Demirel 'Yetmez, 27 Mayıs da yargılansın, Adnan Menderes'in kanı yerde kalmasın' demeliydi. Siyasi mirasçısı olduğu Demokrat Parti'ye borcunu bu şekilde ödeyebilirdi. Yazık, fırsatı değerlendiremedi.

12 Eylül davasının en önemli sonucu 'Yeni Anayasa' olmalı. Yürüklükte olan Anayasa'nın adı '12 Eylül Anayasası'. Darbe döneminin ürünü... Sonraki yıllarda kısmi değişiklikler yapılsa da 'darbenin ruhu' aynen duruyor.

Yeni Anayasa konusunda toplumsal talep var. Siyasi irade mevcut. Bir yıl önceki seçimlerde bütün partiler 'Yeni Anayasa' vaadinde bulundu. Özellikle de AK Parti... Anayasa konusunu seçimin temasına dönüştürdü.

Son yıllarda yapılan reformların kalıcı olması için Anayasa ile güvenceye alınması kaçınılmaz.

Anayasa çalışmaları yapılmıyor değil. Meclis'te tüm partilerin katılımıyla 'uzlaşma komisyonu' kuruldu. Sürece toplum da dahil edildi. Talepler dinlendi. Sivil toplum örgütlerinin Yeni Anayasa taslakları veya çerçeve raporları Meclis'e gönderildi. Artık sıra maddelerin yazım aşamasına geldi.

Şüphesiz Yeni Anayasa için çok sebep var. 12 Eylül'ün yargılanıyor olması 'Yeni Anayasa'yı sadece ihtiyaç değil zorunlu hale getiriyor. 12 Eylül yargılanırken aynı adı taşıyan anayasa yürürlükte olamaz.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT