1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Türkiye-Suriye ve İran İlişkileri
Türkiye-Suriye ve İran İlişkileri

Türkiye-Suriye ve İran İlişkileri

Son 10 yıl boyunca İran’ı uluslararası zeminlerde hemen her sahada açıkça destekleyen ve bu yüzden bazı emperyalist odakları ve müttefiklerini bile kızdıran Türkiye, bu olumlu gelişmelere rağmen, nihayetinde, bir NATO ülkesidir ve bu durum da yeni değildi

28 Kasım 2011 Pazartesi 17:20A+A-

Selahaddin E. Çakırgil’in yazısı:

Türkiye-Suriye ve İran ilişkileri, bir savaşa doğru mu?

Ortadoğu coğrafyası bir türlü durulmadı ve durulacak gibi de değil.. Neredeyse 1 yılını dolduracak olan ve ‘Arab Baharı’ diye isimlendirilen ve daha önceleri onyıllarca hareketsiz, tepkisiz kalmış kitlelerin harekete geçmesi şeklindeki büyük sosyal hadiseler, kanlı şekilde devam ediyor..

Tunus’da başlayıp Mısır, Yemen, Libya, Bahreyn ve Suriye’de devam eden büyük sosyo-politik çalkantılardan Tunus’daki, yapılan bir seçimde müslüman kitlelerin taleblerine uygun bir sonuç verince.. Diğer arab toplumlarında da benzer sonuçlar ortaya çıkabileceği ‘korku’su, bu çalkantıları manipule etmek isteyen şeytanî odakları daha bir çabuk davranmaya zorluyor.. (Fas’ta yapılan seçimleri, tıpkı Tunus’da olduğu gibi, kendilerini  Türkiye’deki Adâlet ve Kalkınma Partisi’nin Fas versiyonu olarak niteleyen İslamî eğilimli cenahın kazanması da, bu yoldaki çabaları daha bir hızlandıracağa benziyor..)

Yemen’de 34 yıllık Ali Abdullah Salih yönetimi de, kendisine dokunulmayacağına dair maddeleri de içeren anlaşma metni gereğince -ve eğer kendi imzasına bu kez sadâkat gösterirse- bir ay içinde son bulmuş olacaktır..

Libya’da, muhaliflerine ‘fareler gibi öldürüleceksiniz..’ diye tehdidler savuran Gaddafî’nin, bizzat o şekilde fecî şekilde öldürülmesi ve babasının cinayetlerini katmerleştiren oğlu Seyfulislam’ın da yakalanmasıyla noktalanan 42 yıllık yönetiminin sonrasında, ileride ortaya neler çıkarabileceğine dair henüz net konuşmak mümkün değil..

Mısır’da ise.. Husnî Mubarek’in 30 yıllık (gerçekte ise, öncüleri olan Nâsır ve Sedat’la birlikte 58 yıllık) rejiminin çökmesinin ardından, yönetimi elinde bulunduran Mısır ordusu, 28 Kasım 2011 günü yapılacağı ilan olunan seçimlerin öncesinde, halkın iradesi üzerine, (Türkiye’de TSK’nın uygulamalarında hep varolan ve ancak şimdilerde kırılmaya başlanan vesayetini hatırlatacak şekilde) kaşla göz arasında, ipotekler koymaya kalkışması üzerine, yeniden başlayan ve geride onlarca ölü bırakan dev gösterilerin sonunun nereye varacağını kestirmek de mümkün değil..

Yazının devamı..

HABERE YORUM KAT