1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. ’Silah Bırakma’ Çağrısı, Çok Önemli ve Hayırlı Bir Adım..
’Silah Bırakma’ Çağrısı, Çok Önemli ve Hayırlı Bir Adım..

’Silah Bırakma’ Çağrısı, Çok Önemli ve Hayırlı Bir Adım..

Selahaddin E. Çakırgil gündemi yorumluyor.

04 Mart 2015 Çarşamba 00:47A+A-

A. Öcalan, netice itibariyle onbinlerce insanın hayatına mal olan 35 yılı aşan bir silahlı mücadeleden sonra, 16 yıldır hapiste bulunmasına rağmen,  liderliğini sürdürebildiği PKK örgütüne ’silah bırakma’ çağrısı yapmış bulunuyor, 28 Şubat günü..

Bilindiği üzere, Öcalan, uzuuun yıllar kaldığı Suriye’den, Türkiye ile Suriye’nin bir savaşın eşiğine gelmesi üzerine 1998 sonunda,  çıkarılmış ve İtalya, Rusya, Yunanistan derken.. Kenya’ya götürülmüştü.

PKK’nın geçmişteki örneklere nisbetle daha derin ve daha çok sert olan mücadele tarzı, gerek kendisine bağlı olan, gerek, kendisine karşı savaşan ya da hiç bir tarafta değilken, ateşin ortasında kalıp hayatları sönen onbinlerce insanı yuttukça, problemin sadece ateşli kavmiyetçi nutuklarla veya ’Kahrolsun, ölüm!..’ çığlıklarıyla halledilemiyecek kadar çetin bir mes’ele olduğunu aklı başında herkese hatırlatıyordu. Hem ülke içinde, hem de yurt dışında, bir takım kürdçü gruplarla türkçü gruplar arasındaki düşmanlık da giderek daha bir alevlendiriliyordu. Hele de, her iki tarafa aid ve sayıları binleri bulan sönmüş insan bedenleri, cenazeler geldikçe yükselen sloganlar düşmanlık ve nefret ve duygularını, karşılıklı meydan okuma havasını daha bir güçlendiriyor; düne kadar asırlarca, aynı inanç potasında eriyip kaynaşmış ve barış ve huzur içinde birlikte yaşayan halk kitleleri arasında bile ayrışma görüntüleri ortaya çıkarmaya başlamıştı. Halbuki, bu kitleler, birbirlerinin etnik köklerini reddetmeden ve onun üzerine bir üstünlük veya aşağılık tezi de geliştirmeden, asırlarca birlikte yaşamışlardı. Şimdi ise, asırlarca en aziz değer ve hayat ölçüsü olarak kabul olunan inancın temel düsturlarını bile, geri planlara atmaya başlayan bir kavmiyetçilik yükseliyordu. Müslüman kitlelerin arasında bile bir zehirlenme başlamıştı.

Böylesine giderek daha bir girift, içinden çıkılmaz hale gelen çetin bir mes’eleden faydalanmak isteyecek yığınla uluslararası güç odakları da elbette olacaktı. Hele de, Ortadoğu gibi bir coğrafya sözkonusu olunca, bu, daha bir böyleydi.

Yazının Devamı >>>