1. YAZARLAR

  2. KENAN ALPAY

  3. Saldırıyı Şiddetle Kınıyor, Saldırganı İtinayla (S)aklıyoruz
KENAN ALPAY

KENAN ALPAY

Yazarın Tüm Yazıları >

Saldırıyı Şiddetle Kınıyor, Saldırganı İtinayla (S)aklıyoruz

15 Mart 2016 Salı 18:50A+A-

Hem devrimci hem demokrat, hem hümanist hem de gerilla olmak gibi kaldırılması ağır bir yükü omuzlamıştır Türkiye’deki sol-sosyalist hareketler. Bir taraftan silahlı propagandayla hayat emaresi göstermekten başka bir yol bilmezler toplumda diğer taraftan da en yüksek perdeden barış türküleri, sevgi şiirleri, dayanışma festivalleriyle hiç kimseye bırakmak istemezler toplumun hakiki temsilcisi olduklarını.

Sol-sosyalist hareketin Türkiye’deki mazisi yeterince kirli, şaibeli ve daha önemlisi de kanlı. Gericiliği temsil eden Müslüman halka karşı ilericiliği temsil eden Kemalist ordu içinde cuntalar kurup az ihtilal girişimlerinde bulunmamıştır. 27 Mayıs’tan 28 Şubat’a değin hiç dizginlenememiş bir ihtilalcilik şehvetinin kod adıdır sol-sosyalist mücadele. 12 Eylül sonrasındaysa aynı şehvetli ihtilalcilik ruhu giderek PKK’ya yanaşmış, bir süre sonra entegre olmuş nihayetinde PKK’nın bünyesinde yeniden bedenlenmiştir.

Kurtuluş, Bir Tiran’da Bir Kandil’de!

PKK bünyesinde yeniden bedenlenen sol-sosyalist hareketlerden biri de bir dönem Kurtuluş diye bilinen Arnavutluk-Enver Hoca merkezli devrim projeleri tasarlayan EMEP-Evrensel çizgisidir. HDP listelerinden gösterilecek birkaç aday, PKK’nın yayın organlarında yazıp çizmesine müsaade edilen birkaç profesyonel kadro EMEP’in Kürt ulusol hareketine amade olması için yetip de artmıştır bile. En son genel başkanları Levent Tüzel’i Meclis’e sokmak ama aynı Meclis’te hiçbir varlık gösterememek gibi olağan üstü bir başarıya imza atmışlardı.

EMEP-Evrensel çizgisindeki örgütlenmenin hemen her şeyiyle PKK-HDP’ye angaje olduğu hiç kimse için sır değil. Sendika, grev, çevre, kadın ve eşcinsellere dair üç beş etkinlik ve haberle sol-sosyalist rengin mücadele içindeki ağırlığı güya merkezi bir rol oynuyormuş havasına kim aldanır bilinmez. Lakin diğer birçok sol-sosyalist örgütten çok önce ve çok hızla PKK bünyesinde eriyen bir örgütlenmedir EMEP-Evrensel. Neyse bu bizi hiç ilgilendirmez, Stalinist gelenekleri bu asimilasyona cevaz verdikten sonra bize ne!?

Şimdi gelelim bugün meselesine. 13 Mart Pazar günü Ankara-Kızılay’daki otobüs duraklarına PKK’lı militanlar tarafından bomba yüklü bir araçla bir saldırı yapıldı. Bu saldırı PKK’nın daha önce birçok şehirde yaptığı ancak son bir ay içerisinde aynı yerde yaptığı ikinci büyük saldırı ve katliamdı. İlk andan itibaren bombalı araçlarla şehrin göbeğinde yapılan bu korkunç saldırının faili olarak birçok delille PKK’ya ulaşıldı. Zaten PKK da daha önce birçok kez tekrar ettiği “savaşı metropollere yayma” tehdidini sahiplenmek durumunda kaldı. Bombalı araçlarla ayrım yapmaksızın salt insanları katletmek için barbarca bir dizi eylem icra edilmekteydi PKK tarafından. Ancak sol-sosyalist hareketlerin hemen tamamı PKK’nın katliamlarını aklamak, saklamak, meşrulaştırmak hatta bu katliamlardan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’nu sorumlu tutmak üzere bir yarışa girişmiş durumda.

Saldırgan da Arkadaşımız, Saldırılanlar da Yoldaşımız!

Mesela Emek Partisi (EMEP) tarafından Ankara katliamını kınamak üzere kaleme alınan basın bildirisine bir bakalım. EMEP bildirisine “Ankara’daki saldırı insanlığa karşı suçtur” başlığını uygun görmüş. Ancak bir sahifelik bildiriyi okuyunca güya emekçi halkın acısını paylaşma, başsağlığı ve acil şifa dileme gibi klişe üzüntü cümleleri arasında saldırının failini aramaktan yoruluyorsunuz. 34 insanı öldüren, 200’e yakın insanı yaralayan ama esasen binlerce insana karşı işlenen bu vahşi saldırıyı EMEP en kestirme yoldan “AKP rejimi”ne fatura etmiş. Bombalı saldırıyla Kızılay’da katliam yapan PKK değil de AKP rejimiymiş meğer! Meğer Kürt kentlerine yönelik saldırgan ve savaşçı yöntem izleyen bir AKP varmış ancak PKK bu suçların kefaretini masum yurttaşlara ödetmeye mecbur kalıyormuş.

EMEP’in bildirisi sadece insan aklı ve mantığıyla alay etmiyor. En temelde sol-sosyalist örgütlerin yaşadığı derin ve yaygın bir ahlaksızlığı dışa vuruyor. PKK’nın cinayet ve katliamlarını (s)aklamakla hatta bu cinayet ve katliamları seçilmiş bir Hükümet’e ciro etmekle devrimci mücadelede ciddi bir mevzi kazandıklarına inanıyorlar. Ajitasyon ve kara/propaganda ile hakikati alt üst etmeye cüret edecek kadar muazzam bir kibir dikilmiş karşımıza. Bütün bir toplumun gözleri önünde cereyan etmiş saldırıların failini mazur göstermek üzere durumdan vazife çıkarmakla memur Stalinist bir örgütçük bakar mısınız ne büyük işlere soyunmuş?!

Canlı bomba saldırısı insanlığa karşı suç” oluyor ama ne hikmetse bu canlı bomba saldırısını organize eden PKK’ya toz kondurulmuyor. Aksine PKK’nın halka karşı tertiplediği bu barbarca saldırılara devrimci övgüler, takdirler düzülüyor. PKK’nın sivil veya resmi kimlikli insanlara karşı düzenlediği suikast ve bombalı saldırıları EMEP-Evrensel kınayabilir mi? Ne mümkün! Peki, PKK’nın bombalı saldırılarla gerçekleştirdiği katliamları açıkça sahiplenebilir mi? Ne mümkün! İyi de EMEP ne yapmak istiyor bu durumda! EMEP ve benzeri sol-sosyalist örgütler hem bir cinayet şebekesinin yanında, yamacında bir asalak gibi devrimci mücadele vermeyi hem de katledilmiş, yaralanmış, mağdur edilmiş insanlara şirinlik gösterisi yaparak oportünistçe geçinip gitmeye çalışıyorlar.

PKK, Halkların Kardeşliğinin Teminatıdır

Sergilenegelen ahlaksızlık, tutarsızlık ve aldatmacaysa maalesef burada bitmiyor. Bildiri PKK’nın işlediği katliamların önünü açmak kadar Esed rejimin Suriye halkına karşı giriştiği kitlesel kıyımlarından da devamını talep ediyor. Esed rejimine ilişkin ‘barışçıl, halkların kardeşliği” temelinde bir dış politika izlenmesi salık veriliyor AKP rejimine. Açıkça telaffuz edemeseler de Esed rejimini ayakta tutmak üzere İran ve Rusya’nın düzenlediği türden askeri operasyonlar talep ediyorlar. Eğer Suriye’ye dönük bir politika izlenecekse Müslüman halkın yanında değil Baas-Esed rejimin safında savaşılması gerektiği ihsas ediliyor.

Hak ve özgürlük, barış ve kardeşlik, saldırıyı lanetleme ve acil şifalar dileme gibi söylemleri ne kadar bol keseden kullanırlarsa kullansınlar EMEP gibi PKK-HDP’ye müzahir sol-sosyalist örgütler işledikleri suçları gizleyemezler. Her ne kadar burada EMEP’in konuya dair sergilediği söylemi konu ediniyorsak da bu ideolojik sefalet ve saplantı diğer sol-sosyalist örgütler için de geçerlidir. ÖDP, SDP, TKP, ESP, Halkevleri hatta İHD, TTB, KESK, DİSK, TMMOB gibi ulusolcu örgütlerin tamamı Müslüman halka düşmanlıklarını benzer kulvarlarda sergilemektedirler. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’nun temsil ettiği geniş Müslüman topluma karşı sergilenen ebedi düşmanlık bu türden örgüt ve kadroları her daim despotik süreçlerin tam göbeğinde konumlandırmaktadır.

PKK gibi katliamcı bir örgüte bitişik nizam duran, PKK’nın katliam suçlarını Hükümet’e fatura etmeye yeltenen, insan hakları şampiyonluğunu da kimseye bırakmayan bu ahlaksızlığı bütün halklar kusar, safra atar gibi bünyesinden dışlar. Bu çirkin ve çirkef siyaset tarzını yürütmekte inat eden Stalinist kadroların içinde yer aldıkları provokasyonlar dışında toplumsal hiçbir karşılığı, desteği ve meşruiyeti yoktur, olamaz da.

HDP üzerinden PKK’nın yedeğinde hareket et! Bombalı saldırıyı kınıyormuş gibi yapıp PKK ve Esed rejimini temize çıkar! Bunlar da yetmiyormuş gibi bir de üstüne AKP rejimini istikrarsızlaştırmak üzere şehir merkezlerinde düzenlenen bombalı saldırılarla halkı katledenlerin isim, örgüt ve suçlarına tek kelimeyle olsun söz etme! Ahlaksızlığın, edepsizliğin, utanmazlığın, vicdansızlığın bu kadar zirvesinde yaşayıp da insan olmak hiç ama hiç mümkün değil. İnsanlığa karşı işlenen suçları öven, insanlığı katleden bir örgüte erketelik, yancılık, amigoluk yapan bir örgüt devrimci değil olsa olsa lejyoner ya da kurşun asker olur. Kendilerine böylesine kirli ve kanlı fakat ahlak ve şereften yoksun bir mücadele hattı yakıştırdıkları için hakka ve halka düşmanlık ediyorlar. Hakka ve halka düşmanlık eden kimi muktedir kimi aciz despotların akıbeti ise aşikardır.

*

EMEP’in Açıklaması:

ANKARA’DAKİ CANLI BOMBA SALDIRISI İNSANLIĞA KARŞI SUÇTUR

14 Mart 2016

Ankara'nın Kızılay meydanında, Dikmen, Ayrancı, Bağcılar, Sokullu semtlerine giden otobüs duraklarında dün akşam saatlerinde yapılan bombalı saldırıyı lanetle kınıyoruz.

Ankaralı yurttaşlarımızı hedef alan vahşi saldırı sonucunda onlarca yurttaşımız hayatını kaybetmiş, onlarcası da yaralanmıştır. Bir kez daha yüreğimize ateş düştü. Tüm emekçi halkımızın acısını paylaşıyor, yaşamını yitiren yurttaşlarımızın ailelerine başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz.

Bu patlama da göstermiştir ki, AKP Hükümeti içeride ve dışarıda izlemiş oldukları politikalarla ülkeyi her geçen gün daha da derinleşen bir felaketin içine sürüklemektedir. Halkımız, son 5 ay içinde sadece Ankara'da üç kez canlı bomba saldırısına maruz kaldı. Ülkemizin doğusundaki Kürt kentleri de kamu güvenliği, düzeni sağlamak bahanesiyle aylardır sürdürülen operasyonlarda halkın yaşam hakkı ortadan kaldırılırken, başta Ankara olmak üzere ülke genelinde de yurttaşlarımızın iş, can ve mal güvenliği kalmamıştır.

Mesele, güvenlik/istihbarat zafiyeti üzerinden açıklanamayacağı gibi, bu tür saldırıların "güvenlik zirveleriyle" önlenemeyeceği apaçık görünmektedir. AKP rejimi ve hükümetinin iç ve dış politikada izlediği saldırgan ve savaşçı yönetiminin kefaretini masum yurttaşlar ödemektedir.

Türkiye halklarının huzuru ve güvenliği için Hükümet, bir an evvel komşu ülkelerle barışçıl, halkların kardeşliğini ve iç işlerine karışmazlık ilkelerini esas alan bir dış politika çizgisini yaşama geçirmelidir. Yanı sıra, özellikle açık ya da gizli Suriye'ye yönelik izlenen savaşçı, kışkırtıcı dış politikaya ve Kürt kentlerinde bir tür iç savaş yoğunluğuyla yürütülen operasyonlara son verilmelidir.

Hamasi söylemlerle, terör bahanesiyle hak ve özgürlükleri baskılama değil, yanlış politikaların neden olduğu suçların hesabı verilmelidir.

Emek Partisi

Genel Merkez

 

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum