1. YAZARLAR

  2. SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

  3. Okuyucularla Hasbihal -3-
SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

Yazarın Tüm Yazıları >

Okuyucularla Hasbihal -3-

14 Şubat 2017 Salı 12:00A+A-

-Saim Turpçu: Bir yazınızda değindiğiniz üzere, El’Bâb’da Suriye rejimi ordusuyla Türkiye ordusunun karşı karşıya gelebileceği ihtimalini önce zayıf bir ihtimal olarak görmüştüm. Çünkü, ‘Suriye’nin hangi gücü var ki, karşı karşıya gelsin..’ diye düşündüm..  Ama, sonra anladım ki, mesele sadece askerî olarak karşı karşıya gelmek değil.. Uluslararası hukuk açısından da nice entrikaların tezgahlanması mümkündür.. 

*SEÇ: Aynen.. 28 Haziran 1914’de Saraybosna’da, -o dönemin güçlü devletlerinden sayılan- Avusturya- Macaristan İmparatorluğu. Arşidükü (Veliahdi) Ferdinand ve hanımı bir sırb nasyonalisti tarafından öldürüldüğünde, herhalde hiç kimse o suikasdin Birinci Dünya Savaşı’nın fitilini ateşlediğini tahmin edemezdi.. Ya da, Saddam, 1990’da Kuveyt’i işgal ettiğinde bunun sonucunun ne büyük facialara dönüşeceğini kestiremezdi.

Suriye (sözde)  bağımsız devletinde 10’dan fazla ülkenin askerî güçleri cirit atarken, Türkiye de 5,5 yıl askerî olarak uzağında durduğu bu konuda nihayet devreye girmek gerekliliğini hissetti ve önce Cerablus’a, sonra El’Bâb’a müdahale etti ve o merkezlerde yuvalanmış ve oradan Türkiye’ye de terör saldırıları yapan DEAŞ örgütüne karşı operasyonlar düzenledi. Ama unutulmasın ki, bu askerî müdahaleyi de Suriye rejimiyle değil, Rusya ile anlaşarak yaptı.. Bu da durumu izah etmeye yetiyor. Çünkü uluslararası hukuka göre Rusya Suriye’nin ‘velî’si, ‘vâsi’si durumunda değil.. Ama, fiilen, ‘de facto’  olarak, o rolde..

Ve amma görüldü ki, artık El’Bâb düşmek üzereyken, Suriye rejimi güçleri de El’Bâb’ı kendi kontrollerine almak istedi ve Rusya savaş uçaklarının bombardımanlarının yol açıcılığında ilerlemek üzereyken, Türkiye, Suriye rejim güçlerinin El’Bâb’a girmesinin yolunu kesti.. Arkasından Rusya kazâ süsü vererek, TSK’ya aid unsurların bulunduğu bir binayı bombardıman etti ve üç asker hayatını kaybetti..

Bu gelişmeler Suriye Buhranı’nın küçücük bir noktasını oluşturan sadece El’Bâb yöresinden bir kesit.. Arkasından neler gelir, Amerika ve NATO ve İran ve diğerleri neler yaparlar, yarınlarda durum hangi yöne evrilir, bunları kestirmek öyle kolay iş değil..

 

 *

(‘İslama terörizm suçlaması yapılması karşısında bir

müslüman cumhurbaşkanı’ başlıklı yazı etrafında..)

-Akın Morçol: 15 Temmuz Direnişinin yaşayan ŞEHİDİ/ŞAHİDİ, Milletin ve Ümmetin adamı/umudu, vicdanı, duası ve  öfkesini temsil eden bir lideri yerel ve küresel emperyalizme ve maşalarına yem yedirmeyeceğiz..

-murad anar: Müslümanların,Küresel emperyalist saldırıları işgal karşısında, İslam’ın değerlerini, şiarlarını korumak, şehid kanlarıyla sulanmış müslüman topraklarını müşriklere teslim etmemek ve istikbale iyi bir zemin hazırlamak adına, samimi bir Müslüman lider olan Erdoğan’ı, küfür ve nifak cephesine karşı desteklemek, hayal aleminde yaşayan bazılarını  rahatsız ediyor. Onlar da iki sınıf.. Bir kısmı cehalet, kibir ve kıskançlıktan, diğer kısmı bilinçli bir ihanetten dolayı..

-vuska: hak yolda haksözü haykırıyor müthiş kazanımlar.. ne yapalım- edelim bu kazanımları muhafaza edelim

-nur: Elhamdulillah cumhur başkanımiz hak yolda ilerliyor .Ama yalniz birde onu destekliyen düzgün teşkilatları olsa.

-Faik Kaynak: Tayyib Erdoğan’ın izzetli/ vakur/ haysiyetli/ omurgalı dik duruşu; ümmetin mensubu ve bu ülkenin vatandaşı olarak hepimize hem gurur veriyor, hem de sorumluluklarımızı hatırlatıyor.

-Erdem Tuncer: Önümüzdeki dönemde, başsız, lidersiz gruplar ortak bir liderlik etrafında, ihlas ve sadece İlahî rıza için bir araya gelmek zorundalar. Ümmetin bu zilletten kurtulması için çok yönlü çalışmalar yapmak gerekiyor..

-Selim Çermikli: Bir kadın romancı, 1923 sonrası şefleri övmek isterken, ‘zırcahil bir toplumdan modern Türkiye’yi kurdular..’ gibi bir cümle kurmuş.. Bu gibilere niye değinmiyorsunuz?

*SEÇ:  Bu kadar zırcahil bir kimseyi muhatab kabul etmek de ayrı bir problem.. Osmanlı toplumu doğrudur ki, son yüzyılında büyük savaşlar, kayıplar, yoksulluklar ve geri çekiliş ve göçlerle eğitim alanında da geri düşmüştür. Ama bu, o toplumunzırcahil diye nitelenmesine yeter mi? Toplumun küçümsenmiyecek bir kesimi kendi temel inancının  kitabını, Kur’an’ı ya okuyordu, ya da ezberden biliyordu..

Sözünü ettiğiniz kadın romancının övdüğü yeni dönemde ise.. O temel Kitab’ın okunmasının da yolu kesildi.. ‘Mösyö- pardon..’ diyerek konuşmanın veya Latin alfabesiyle yazmanın ‘aydın’ olmak şartı kabullenildiği bir aşağılık duygusunun toplumumuza deli gömleği gibi giydirildiği yeni bir döneme girdik..

Toplumumuz o cinnet cendederesinden yeni yeni kurtulmaya çalışıyor..

-Cevad: Memleketin bunca meseleleri varken, başkanlık, en önemli meselesi miydi?

*SEÇ: Memleketin bir çok meselesinin halli hükûmet etme sisteminin değiştirilmesini de gerektiriyorsa, niçin olmasın?

 

*(’Amerika İran’a saldırırsa, ohh olsun mu diyeceğiz..’ başlıkla yazı etrafında..)

 

-Yakub: Hiç sanmıyorum, ama saldırırsa da, ‘Allah ihmal etmez, imhal eder, mühlet verir..’ diyeceğiz, ‘Kaderin adâleti.. Allah zâlimi bir başka zâlimle de terbiye eder" diyeceğiz, "Eden bulur" diyeceğiz "

-Harun kale: AMERİKA İRAN’A SALDIRIRSA ’OHH OLSUN!’ MU DİYECEĞİZ?’ şeklindeki soru yanlış.. Çünkü, İran yönetimi ile ABD yönetiminin yeni tiyatro sahnesinde alkışlayacak mıyız , kızacak mıyız ? Asıl soru bu ... Cevap veriyorum İran yönetimi ve o yönetimi destekleyenler sürüm-sürüm sürünsün .

-Ayhan Akın: Böyle bir ihtimale Iraklı ve Suriye'li müslümanlar penceresinden bakılması gerekir. Daha dün Suriyeli muhalifler Astâne görüşmelerinde zindanlarda yapılan zulüm ve ahlâksızlıkların sona erdirilmesini şart koştu. Irak'ta Amerikalılar ile birlikte halka müslüman halka kendi mezheblerinden olmadığı için en ahlâksız zulümleri yapanlar duruken,  uzaktan kardeşlik türküleri söylemek kolay...

-Saygın: Ben İran-Rusya-Amerika-İngiltere ittifakının ilk fırsatta Türkiye’yi işgal etmek için yalandan sataşma tezgahları kurduğunu düşünüyorum.

-abdullah: ’Ohh olsun..’  demiyeceğiz ama karalar da bağlamıyacağız.

-ismail: ABD-İran kavgası mı? İzleyeni kalmadı artık bu filmin.

-Ali:  Walla ben derin bir ohh çekeceğim. İran halkı için belki üzülürüm ama yönetiminin suriye'de işlediği katliâm ve cinayetlere itiraz etmeyen, karşı çıkmayan bir halk pek de umurumda olmaz. Gerçi ne Amerika’nın iran’a saldırma niyeti olur, ne de iran ABD’ye göstermelik kafa tutmanın ötesine geçer. Trump ne kadar manyak olsa da onun gibi manyak olan Bush gibi İran’a sadece atıp tutar. İran da bunun kaymağını yer.

Aydın: ABD’nin irani vuracağına inanıyormusunuz? Şaka yapıyor olmalısınız.

-Hakkı Beyaz: Bazı okuyucu kardeşlerimizin, İran'a saldırılması halinde Suriye politikasından ötürü derin bir ’ohh' çekeceklerine dair' temennileri maalesef üzüntü vericidir. Zira, her ülkede devlet ile halkı ayrı tutmak gerekiyor. Emperyalistlerin  bir başka ülkeye –hele de müslüman halkların yaşadığı bir ülkeye- saldırması kesinlikle hoş karşılanmamalıdır. Çünkü en büyük zulüm zaten buradan başlar. Müslüman olmanın en önemli noktası da âdil olmaktır. İster halkı müslüman olsun ister olmasın, kimsenin ölmesine sevinmemeliyiz. Türkiye'de T.Erdoğan'dan önce laik rejim vardı ve şimdi de var. CHP'li dönemlerde biz rejime karşıyız diye başka ülkeler de Türkiye'ye saldırsaydı mı? diyelim. Bu anlayış asla hoş bir anlayış olamaz. Bizler uluslararası entrikaları sözde görenler olarak ayrılığa değil, birliğe, vahdete önem vermek için neler yapmalıyız. ona bakmalıyız. Bugün bu İran rejimi olur, yarın bir başkası.. Müslümanların potansiyelleri her zaman İslam düşmanları gözünde İslam dünyasının ortak bir potansiyeli olarak görülür ve onlar da zaten bunu parçalamak için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Bu vesileyle İran ve Türkiye arasında Suriye dahil bazı konularda yaşanan ihtilafların da akl-ı selim ile aşılacak konular olduğu ümidindeyim. vesselam.

-Ferasetçi: Başkanlık seçimleri sonrası ABD ile İRAN arasındaki mevcut yeni gerginlik kesinlikle sahte bir kayıkcı kavgasıdır !. Bu sahte gerilimlerle İRAN'ın İslam dünyasındaki kaybolan imajı yeniden parlatılmak amaçlanıyor..

-ömer faruk. Bu konuyu derin birikim uzak görüşlü ve kapsamlı analizlerle değerlendirmek gerekiyor.

-Hüseyin Uslu: Elbette Irak’a saldırıldığında ohh demedik biliyorduk ki, Irak’ın başında Saddam ve Baas Partisi gibi kadrolar iktidardaydı.. ve başka ülkelerden Saddamı destekleyecek İslamı gruplar da yoktu. Saddam ve taraftarları dünyaya ne yeni bir düzen getirme idealleri, ne de İslamı bir kaygısı.. Ancak İran’ın izlediği yayılmacı ve zulüm siyasetini neredeyse tüm halk destekliyor gibi.. Yaptıkları katliamları dışa karşı bilerek ve  yalan söyleyerek savunuyorlar. Kendi aralarında beraber olunca da büyük ihtimal bizlere gülüyorlar sıranın bize de geleceğini konuşuyorlar. Başları Batı ile ağrımadan önce en yetkili ağızları önce Allahtan tövbe sonra diğer müslüman halklardan özür dilemeliler.. Aksi takdirde ohh diyen az olabilir ama üzülen veya yardıma koşan kimse olmaz.

-Sedat Sarı : İran Suriye'deki tavrıyla dönüşü olmayan bir yola girdi. Kalblerde nefret o kadar çoğaldı ki üzülecek gibi değil ama kalplerimizin oh olsun dememesi içinde nefsimizle boğuşuruz. Selahaddin abi bu yazıyı ihtimaller üzerinden erken kaleme almış.. Türkiye'de propaganda üstünlüğü olan İran'nın bizim islamcı kesimden de yeterince İran savunucusu var. Sizin erken yazdığını düşündüğüm bu yazı yeniden İran'ın ve taraftarlarının hadsizliğini daha arttıracağını düşünüyorum. Ayrıca İran'ı ümmet dairesinde görmeniz başlı başına bir sorun.. Ne zaman Suriye'den, Yemen'den çekilir, daha doğrusu biz büyük bir zulüm yaptık bundan pişmanız der o zaman ümmet dairesinde olup olmadığını tartışırız. Bu açıdan zamansız yazılmış talihsiz bir yazı.

-Akın Morçol: 'Âdil Şahidlik' dersi veren bir analiz..Yüreğine sağlık âbi..
Her ne kadar İran ruhban rejimi Irak ve Suriye'de ümmetin evlatlarına kan ve gözyaşı döktürdüyse de,doğu ve batı emperyalist istikbarla çirkin işbirlikleri yaptıysa da,Özellikle Suriye'de katliam ve kaniçicilik öncülüğü yaptıysa da,İran'ın müslüman halkına da emperyalist kafirlerin katliam yapmalarına müslüman milletlerin gönlü razı gelmemeli.. Kim olursa olsun mazlumdan yana,kim olursa olsun zalime karşı ilkemizden ödün vermemeliyiz diye düşünüyorum..

-fikri: Amerika Kuzey Kore'ye saldırırsa "Ohh olsun." demeyiz,
aynı şekilde İran'a saldırırsa da "Ohh olsun" demeyiz.
Amerika Saddam'a saldırdığında da "Ohh olsun" dememiştik.
Saddam faşistin tekiydi, Kuzey Kore de tam bir lider fetişisti....
Ama halkları bu aşağılık rejimleri yıksa, çok derinden bir "Ohhhh" diyeceğimize emin olun....

-pirifânî: Trump dikkatleri  İran, Çin, Meksika,  gocmenler,  kacaklar, multeciler vs uzerine cekerken geldigi gunden beri ulke icinde durmadan kanunlarda degisikler yapiyor. clinton ve obamanin senelerce ugrasarak zorla cikarttiklari kanunlari teker teker yok ediyor. cevreyi ve dogayi koruyan kanunlar kaldiriliyor. calisanlari ve musterileri buyuk sirketlerden koruyan kanunlar kaldiriliyor. sosyal guvenlik ve saglik hizmetleri bakimindan oldukca geri olan Amerikan halkindan sahib olduklari haklar daha da kisitlanip geri aliniyor. butun bunlar ve fazlasi musluman ulke vatandaslari ulkeye giremez vs soylemlerin golgesinde gumrukten mal kacirir gibi imzalaniyor. ordunun yenilenmesi ve buyutulmesi,yollarin ve koprulerin bastan basa yenilenmesi gibi projeler hayata gecirilecek. yukarida bahsettigim endustirilerin hepsi yogunluklu olarak cumhuriyetci parti taraftarlarinin elindedir. ya kendileri aktif olarak siyasetin icindedirler veya akrabalik baglariyla baglidirlar. Trump adamlarina hayal bile edmeyecekleri kapilar aciyor. amerika devleti ve halki artik zenginleri daha da zengin etmek icin calisacak. sirketlerin para kazanma doneminde ic ekonomide bir canlanma olabilir. ancak uzun vadede cokus getirecegi kesin. abdnin iranda girisecegi bir macerayi bunlari hesaba katip degerlendirmeliyiz. irana veya baska bir ulkeye saldiri durumunda silah uretimi ve yan sanayilerde canlanmaya yarar. kisitlayici kanunlardan kurtulmus fabrika ve sirketler muhtesem kar elde ederler. trumpin uretimi amerikaya geri getirecegim demesi amerikan halkini kalitesiz ve pahali mallar ureten partililerine musteri yapacagim demektir. ancak abd ekonomisi bunu kaldirir mi? trumpin disarda girisecegi maceralarin halkin cogunlugu nezdinde popularitesinin olmayacagi kesin gibi gozukuyor. iran cografi olarak irakin uc misli, nufus uc misli, , arkasinda rusya ve cinin acik destegi olacagi kesin. iran savasinda perisan olan irak ordusu, baba bush doneminde tamamen yok edilmisti. clinton donemindeyse abd ve ingiltere ucaklari durmadan bombaliyordu.yani 2003 savasinda irak ordusu diye birsey yoktu. bu bile amerikaya dort bin milyar dolara patladi. clinton doneminde doldurulan hazine bosaltildi ve ulke tarihindeki en buyuk ve tehlikleli krizlerden birine sokuldu. Obama’nin biraktigi amerika clinton’un biraktigi amerika kadar zengin degil. bushun 11 eylul sebebiyle sahib oldugu bir popularite ve destek trump’ta yok..  

-mehmet Kaymak: Her kafir zalimdir ama her zalim kafir degildir. Kafirin musluman bir ulkeye saldirmasina ohh diyecek olanlar buyuk bir yanlis icindedirler. Irak ve suriyeden ibret almiyanlara yaziklar olsun. Allahim icimizdeki beyinsizlerden dolayi bizi cezalandirma. Tum muslumanlar kardestir ve buyuk seytana karsi korunmalı; . Irakta,libyada,suriyede yapilan hatalar tekrarlanmamalidir.

-Mustafa: Dinsizin hakkindan imansiz gelir derim... sunni muslumanlari kafir yerine koyan bir anlayisin cani cehenneme...

-bekir ziya: Hic telasa kapilmayin Selahaddin Abi, 38 yildir birbirine hırlamaktan baska birsey yapmayanlar, bundan sonra da sadece muslumanlari uyutmak icin hırlama modunda kalirlar. Tabi uyutulacak ahmak bulabilirlerse..  

-Faik Kaynak: Müstekbir / mütekkebbir/ emperyal/ güçler; halkı müslüman olan ülkeleri yem olarak görürler! ... Kan emen vampirlerin, tabiatında bu / iştah her zaman var ! ..Biz müslümanların ittihad'i İslam üzerine kafa yorarak / birlik/ beraberlik/ dirlik / noktasında buluşmadığımızda ileride daha da hayıflanacağımız fırsatların kaçtığına şahidlik edeceğiz! Mevcut bu dağınıklığımız ile birilerine. (yahudi- hıristiyan- Hindu- Mecusi- mason - ateist) meze olmaktan kurtulamayız!. Düne kadar Avrupa birbirini yerken ( mezhep/ meşrep/ etnisiteye dayalı savaşlar) bıçak sırtı gibi, bu nizamlar/ kavgalar bir anda sona erdi! ...Ya Rabbim ! Ümmet-i Muhammed'e uhuvvete dayalı / ittifak/ ülfet/ Saffet / merhamet/ hasıl eyle, Kavi isminle onları güçlü kıl!

-Murad: Üzülürüz, suriyeye üzüldüğümüz gibi olmaz. Masumlarına ise aynı suriyeli mazlumlar gibi üzülürüz.

-Sedat Sarı: Biz ne zaman bu ütopyadan uyanacağız. Ne zaman olmayacak duaya amin demeyi bırakacağız.
Adil olmaktan dem vurup İran'la vahdet yollarını bizim tarafın söylemisi tam bir garabet. Sanki İran vahdet şartlarını yerine getirdi. Döktüğü kandan tövbe etti. Diyetini de ödemeye razı oldu da biz de Vahdet'den, Müslümanlıktan bahsediyoruz. Birde İran'ın direniş ekseni safsatasını eklediniz mi tamam, İran için bulunmaz propaganda aracı. Esas sorun zalimi hâlâ ümmet dairesinde görmektir. Öte yandan İran'la ilgili ciddi analizler var. Bu yazınız daha öncede dediğim gibi erken kaleme alınmış bir yazı ve İran'ın ekmeğine yağ sürmekten başka bir faydası olmaz.

*SEÇ: Yani diyorsunuz ki, başkasının hata yapması karşısında hata yapmamız bizim için de bir hak olur. Bu yanlış bir mantıkî muhakeme tarzı değil mi?

-Yakub: Mezhepçilikle övünen ve farklı düşüncelere tahammülü olmayan o kadar merhametsiz "müslümanlar" var ki. Dini teslim almış. Kimseye zırnık cennet vermeye razı değil. Merhamet kendisine hiç uğramamış. Allah bizleri İslamı doğru anlayan Müslümanlardan eylesin. Bütün merhametsizlerin şerrinden korusun.

-Kemal: Başka birçok açılardan bu ve buna benzer eylemlerin yanlışlığı malum zaten. Tahlil edilmesi gereken boyut anlaşmalar ve elçi boyutu. Elçiye zeval olmaz ilkesi ehemmiyetle işlendi malum olayda. Topraklarımızı 300 yıldır işgal eden güçlerin elçileri gerçekten bu kategoriye girer mi? Hem bu sürecin temsiliyetini üzerlerinde taşımaları açısından hem de halen ifa etmekte oldukları işler açısından. Üstelik bu zeval olunmayan elçi barış anlaşmalarında iki tarafın arasını bulma amaçlı iş icra eden belki de iki tarafa da ait olma zorunluluğu olmayan bir kişi değil midir? Zaman zaman islami olan, devlet maslahatı adına örtülüyor ya da kafa karışıklığı mevcut.. Birbiriyle uyumlu olduğu zamanlar da var elbette ama her daim değil tabii ki. İslama mugayir politikaları da süreç içinde islamileştirme riskleri görünüyor ufukta. Bu hem siyasi iktidara zarar verir hem de islamilik iddiası ile yola çıkanlara. Siyaset içinde yer alanlar bu alanda reel şartlara uymak zorunda olabilirler bu yolu tercih ettikleri için ama daha özgür olan islami kesimler ise yapmaları istenileni ortaya koymak zorundadırlar.

Selahaddin abi bir müslümanın verdiği emanın bütün müslümanları bağladığını söyleyen bir tarihi vakayı anlatmış ki kendisi de katılıyor muhtemelen. O zaman büyük sıkıntılar oluşur ki bugün müslümanları katledenler de anlaşmalı oldukları için böyle yaptıkları tezini öne sürdüler ve buna benzer bir yığın örnek de malum. O zaman da sizin onların eman verdiklerine karşı ellerinizi bağlamanız gerekebilir zulümler karşısında..

*SEÇ: Yazıda değinilen örnek, bir fetvâ değil, sorumluluğun kardeşce paylaşılması açısından bir taqvâ örneğiyle ilgiliydi..

-bekir ziya: Oldureceginiz bir kuduz kopek dahi olsa iskence yapmayiniz! "Sizinle savaşanlara karşi siz de Allah yolunda savaşın fakat aşırıya gitmeyin!" Kitabimiz ve onderimiz boyle emrediyor ama bizden oldugunu iddia eden bir güruh, en alcakca sekillerde insan katledip bir de taraftar bulabiliyor, hayret!

*

*(‘Dost kazığı’ mı; ‘Dost ateşi‘ mi?‘  başlıklı yazı etrafında..)

-Teslime A:  Her kavmin devlet kurma hakkı varsa, bu herkes için geçerli olmalı değil midir?.. Benim için bir Kürdün bir Türkten, bir Türkün de bir Kürdten ZERRE KADAR üstünlüğü yok, ve istisnasiz her alanda eşittirler. Bunu benim dinim söylüyor.

 

(‘Hayırlı olmasını dileyerek,  ‘Evet..‘ Niçin mi?‘ başlıklı yazı etrafında..)

-CER: Bugüne kadarki bütün yazılarınızın tek bir dosyada topanmış hali var mı..

*SEÇ: İstanbul-Fatih’te İnkılab Yayınevi tarafından 2015’in yazıları 6 kitab halinde yayınlandı.. Yenileri de yolda, inş..

-Furkan: Selahaddin abinin bu makalesinin; onun birikiminin uzağında kaldığını düşünüyorum. Bu makalenin, tarafsız olarak; önerilen yeni sistemin ne ifade ettiği, örneklerinin neler olduğu, ne gibi olumsuz yönlerinin ortaya çıkabileceği vs. gibi bağlamlarda tartışılarak daha hikmetli bir tavırla içinin doldurulmasını ve eğer illaki ‚evet‘ diyerek tarafını ortaya koyacak ise, bu tarafgirliğini açıklarken, vebalini unutmadan, argümanlarını daha hassas oluşturmasını arzu ederdim.

-Ömer Faruk- Furkan Bey sizin sevginizin yöneldiği ve ağırlıklar altında ezilmeyecek duruş, hayır demek mi veya başka bir alternatif mi... onu da açıklasaydınız.

-Adalet: Ortada bu kadar haksız yere zulme uğrayan,işinden, ekmeğinden olan, mülakata saçmalığına kurban giden insan var iken bunları onaylamam mümkün değil.

Biz değil miyiz "Önce asalım daha sonra mahkemesi kurulur" diyen bazı kesimleri eleştiren...
Şuan da da "Önce işten atalım daha sonra mahkemelerden aklanırsalar geri dönerler" denilmektedir. 
Sizce çok mu fark bu iki tavır arasında...
Zamanında Ak Parti'yi Vicdan muhasebesi yaparak destekledim. Şimdi de vicdanım var ve bu defa vicdanım "Evet" kelimesini kabul etmiyor..

*SEÇ: Yüzlerce insanın hayatına, binlercesinin yaralanmasına yol açan bir hain askerî darbe teşebbüsü geçirmiş bir ülkede binlerce insan hakkında bir takım hukukî soruşturma yapılması ile referandum arasında bağ kurmak ne kadar sağlıklıdır,  bunun da hesabı yapılmalıdır. Referanduma konu olan yeni  anayasa maddelerine o da kısmen, 90 yıllık tek adam ilke ve devrimlerinin vesayeti altında yaşamaya bir son verilmeye çalışılıyor.. Siz bazı şikayetlerinizle evet demiyebilirsiniz elbette.. Ama, 90 yıllık mevcud düzenden bir gedik açılmasına da engel olmuş olacaksınız..

Bir takım iddia veya ithamlarla insanların açığa alınması ile faşist dönemlerin cezalandırmaları arasına bir benzerlik  nasıl kurabiliyorsunuz?

Bir takım iddia veya soruşturmalar sonucu, açığa alınanlardan bir kısmı geri döndürüldüler. Henüz yargılanıp mahkum olanlar ya hiç yok, ya da çok az.. Dönemiyenler de haklarını mahkemelerde ararlar ve neticesine göre hareket ederler.

-Ömer Faruk: Emperyalist Güçler bugün dünyada Müslümanlara karşı acımasız ve adaletsiz bir mücadele veriyorlar.ABD,Rusya,Çin,AB ülkeleri ibadethanelere kadar Müslümanların yaşama alanlarına müdahele ediyorlar.Irak,Suriye,Somali,Afganistan ve daha birçok yerlerde üretilen anarşi ve iç savaşlarda,islami değerler,namus can ve mal güvenliği yok ediliyor.Direnenler zayıf ve tefrika içinde küçük gruplar.Bütün bu uluslararası entrikalara karşı direnen, halkımızın ve bütün müslümanların ve mazlumların hakkını savunmaya çalışan Erdoğan‘a muhalefet edenlere, meselelere daha bir sorumluluk duygusu ve basiretle bakmalarını tavsiye etmek istiyorum.  

-Nur: Allah razı olsun selahaddin Abi.. yazilarinizi takib ediyor ve paylaşıyorum.

*

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum