1. YAZARLAR

  2. Immanuel Wallerstein

  3. Libya ve dünya solu
Immanuel Wallerstein

Immanuel Wallerstein

Yazarın Tüm Yazıları >

Libya ve dünya solu

18 Mart 2011 Cuma 00:32A+A-

Libya'da olup bitene dair o kadar çok ikiyüzlülük ve zihin bulandırıcı analiz var ki nereden başlayacağını bilmek zor. Meselenin en çok ihmal edilen yüzü, dünya solundaki kafa karışıklığı. Soldaki pek çok Latin Amerika ülkesi ve bilhassa Venezuela, Albay Kaddafi'ye tam destek veriyor. Ancak dünya solunun Ortadoğu, Asya, Afrika, Avrupa ve de Kuzey Afrika'daki sözcüleri kesinlikle bu görüşte değil.

Hugo Chavez'in analizi öncelikle ve hatta sadece Birleşik Devletler ve Batı Avrupa'nın Kaddafi rejimine tehdit ve kınamalar yağdırmasına odaklanıyor. Kaddafi, Chavez ve bazı başkaları Batı dünyasının Libya'yı işgal edip petrolünü "çalmak" istediğinde ısrarcı. Bu analiz olup biteni kaçırıyor ve Chavez'in muhakeme gücüne ve hatta dünya solu nezdindeki saygınlığına gölge düşürüyor.

Öncelikle, son on yıl içinde ve birkaç hafta evveline kadar Kaddafi Batı dünyasında pek muteberdi. "Terör"ü desteklemediğini ve anadamar jeopolitika ve dünya ekonomisiyle tam olarak bütünleşmekten başka bir arzusu yoktu. Libya'yla Batı dünyası birbiri ardına kârlı anlaşmalar yapmaktaydı. Chavez'in analizinin kaçırdığı ikinci nokta, Batı dünyasının Libya'ya ciddi bir askerî müdahalede bulunmayacağı. Basın açıklamaları homurdanmaktan ibaret ve kendi kamuoylarını etkilemeye yönelik. Rusya ve Çin kabul etmeyeceği için Güvenlik Konseyi kararı olmayacak. Almanya ve başkaları kabul etmeyeceği için NATO kararı da olmayacak. Sarkozy'nin son derece kararlı Kaddafi karşıtı duruşuysa Fransa içinde direnişle karşılaşıyor.

Hepsinden önemlisi, Birleşik Devletler'de askerî müdahaleye muhalefet hem halktan hem de ordudan geliyor. Savunma Bakanı Robert Gates ve Genelkurmay Başkanı Mullen uçuşa yasaklı bölgeye karşı olduklarını açıkça bildirdiler. Hatta Gates daha da ileri gitti. 25 Şubat'ta Askerî Akademi'de yaptığı konuşmada "Kanımca, gelecekte başkana yine çok sayıda Amerikan kara kuvvetlerini Asya ya da Ortadoğu'ya göndermesini öneren bir savunma bakanının kafası incelenmeli." diye konuşuyordu. Askeriyenin bu görüşünün altını çizmek üzere, NATO kuvvetleri eski komutanı emekli General Wesley Clark, 11 Mart'ta Washington Post'ta yayımlanan "Libya, ABD askerî müdahalesi için gerekli kriterlere uygun değil" başlıklı bir yazı yazdı. Velhasıl, şahinlerin ABD'nin müdahil olması konusundaki ısrarına rağmen Obama direnecek. Yani mesele Batı'nın askerî müdahalede bulunup bulunmaması değil. Mesele Kaddafi'nin ikinci Arap isyanında her türlü muhalefeti en sert şekilde bastırma girişiminin sonuçları. Libya'daki kargaşanın sebebi, Mısır ve Tunus'taki başarılı ayaklanmalar. Eğer bir komplo varsa da bu, Kaddafi'yle Batı arasında, Arap isyanını yavaşlatmak için. Kaddafi başarılı olduğu ölçüde, bölgenin tehdit altındaki diğer despotlarına, yapılması gerekenin, taviz vermek yerine baskıyı artırmak olduğu mesajı gidiyor.

Latin Amerika'daki bazılarının gözünden kaçsa da dünyanın geri kalanındaki solun gördüğü bu. Samir Amin'in Mısır ayaklanmasını analiz ederken belirttiği gibi, protestocular dört farklı gruptan oluşuyor: Gençler, radikal sol, orta sınıf demokratlar ve İslamcılar. Radikal sol, yasaklanmış sol partiler ve yeniden canlanan sendikalardan oluşuyor. Libya'da radikal solun da ordunun da, Kaddafi'nin bilinçli politikaları sebebiyle çok daha küçük olduğuna şüphe yok. Bu yüzden, sonuç çok daha belirsiz.

Dünya solundan iki tanıklıkla bitirmek yerinde olacak. Afrika'daki en radikal hareketlerle dayanışmaya dair çalışmalarından dolayı tanınan İrlandalı Marksist aktivist Helena Sheeham, Kaddafi rejiminin davetlisi olarak üniversitede ders vermek üzere Libya'daydı. Kargaşa patlak verdiğinde yeni gelmişti. Üniversitedeki dersler iptal oldu ve sonunda davet edenler onu yüzüstü bıraktığından kendi imkânlarıyla geri dönmek zorunda kaldı. 8 Mart'ta şunu yazıyordu: "O rejime dair hiçbir ikilemim kalmadı. Sert, yolsuz, dolandırıcı ve kuruntulu." Güney Afrika'nın en önemli sendika federasyonu ve soldaki en önemli sesi COSATU'nun bildirisine de bakabiliriz. Libya rejiminin sosyal kazanımlarını övdükten sonra COSATU şöyle devam ediyor: "Ancak COSATU bu kazanımların Albay Kaddafi'nin baskıcı diktatörlüğünü protesto edenlerin katledilmesini maruz göremez ve Libya'da ve tüm kıtada demokrasi ve insan haklarına desteğini bildirir."

Dünya genelindeki kilit mücadele ikinci Arap isyanı. Bu mücadelede radikal bir netice elde etmek kolay olmayacak. Kadafi , Arap ve dünya solunun önünde ciddi bir engel olarak duruyor. Belki de Simone de Beauvoir'ın özdeyişini hatırlamalıyız: "Kendi özgürlüğünü istemek, başkalarının da özgür olmasını istemektir."

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT