1. YAZARLAR

  2. Halil El Enani

  3. Irak'taki mezhepçi demokrasi
Halil El Enani

Halil El Enani

Yazarın Tüm Yazıları >

Irak'taki mezhepçi demokrasi

08 Nisan 2010 Perşembe 00:49A+A-

Irak sırf iki hafta önce parlamento seçimleri yapılması sebebiyle 'model' demokratik bir ülke mi oldu? Bazıları bu seçimleri Irak'taki halk iradesinin tarihi başarısı olarak göstermeye ve pazarlamaya çalışıyor ve iki şeyi birbirine karıştırıyor.

İlki koyu rekabet ve açıklandığı ölçüde şeffaflığın ve nezihliğin damgasını vurduğu seçimlerin yapılış yöntemi. İkincisi ise bu seçimlerden çıkacak yeni dinamiklerin gelecek beş yıl boyunca Irak'taki siyasi sistemi değiştirmesi.

İşin aslı iki hafta önce yaşananlar, mezhepçi zemin üzerinden başlatılan bir seçim ve siyasi düelloya daha yakındı. Üstelik bazıları laikleştirmeye ve liberalleştirmeye çalışsa da, bazı güçler ve taraflar ötekilerin çıkarlarının aleyhinde olacak şekilde kendi çıkarlarını gerçekleştirmeyi hedeflemiş olsa da durum bundan ibaretti. Bu seçimlerdeki ilginç husus herkesin seçimi kazanması, mezhepçilik balonuna binmeyi reddedenler hariç hiç kimsenin seçimleri kaybetmemesi. Bazılarının seçimlere haddi zatında bir amaç olarak bakarken seçimlerin son yaşanan patlamalarda görüldüğü üzere dini, siyasi ve mezhepçi kimlik üzerinde dönen kanlı çekişmenin yeni bir dönemine zemin hazırlaması ironiliği güçlendiriyor. Şayet öyle değilse birileri bize geçen cumartesi resmi askeri kıyafetli silahlı adamların yaptığı, aralarında kadınların, çocukların ve yaşlıların bulunduğu 34 kişinin öldürüldüğü El Sufiye katliamını açıklasın. Bu insanlar ailelerinin ve komşularının gözleri önünde kurşunlandı. Bu olayın yanı sıra iki gün önce elçiliklerin bulunduğu semti hedef alan ve onlarca kişinin öldürüldüğü patlamalar serisi yaşandı.

Irak modeli 'oyunu' ve bizlere bu modelin güç yoluyla demokrasi dayatma amaçlı Amerikan yaklaşımının ürünü olarak ihraç edilme girişimi, başarısızlığın ve siyasi basitliğin doruğudur. Zira 'yeni' Irak, mezhepçi demokrasi üzerine kurulu Lübnan modelinin kopyası olması yanı sıra en dışlayıcı ve tasfiye edici modeldir. Bu bomba yüklü modelin kırılganlık boyutunu anlamamız için sadece siyasi partilerin temsil boyutlarına değil, komşu ülkelerin eğilimleri ve çekişmelerine dayanan yeni hükümetin oluşturulma yöntemine vâkıf olmamız yeterli. Seçimlere giren siyasi kütlelerdeki dini-mezhepçi oluşum dikkate alındığında İyad Allavi'nin liderliğini yaptığı El Irakiye kütlesi de dahil hepsinin seçmenlerin oyunu kazanmak ve onları siyasi programlarının yararına ikna etmek için siyasi uzaklaştırma meselesine dayandıkları söylenebilir. Bu dini-mezhepçi oluşumun Maliki'nin ittifakı içinde had safhada olduğu doğru ancak yeni hükümet kurma görüşmelerinde bu mezhepçi-dini yapı etkisini gösterecek ve Maliki kütlesinin yeni hükümete girmeyi reddetmesi durumunda gelecek birkaç hafta zarfında göstergeleri olgunlaşacaktır.

Bazıları son Irak seçimlerinde yaşananların halihazırda eldekilerin en iyisi olduğunu ve bunun dışındakilerin Irak'ta komşu ülkelere de uzanabilecek kapsamlı kaos olacağını düşünebilir. Ne var ki bazılarının seçim sonuçlarına bakışı ve Irak'ın bölgede en ideal siyasi 'model' olduğu tezine bel bağlamaları, gerçekçi değil ve aşırı basit. O zaman demokrasi yabancı işgalin tekelinde ise diğer ülkeler de işgal edilsin.

Halihazırda Iraklılar üzerindeki sorun ulusal birlik hükümeti kurma başarısıyla ilgili değildir. Yürürlükteki Irak anayasası gölgesinde bu ulaşılması uzak bir durum olarak kalacaktır. Iraklılar üzerindeki asıl sorun, Irak'a mezhepçi olmayan her şeyin uzaklaştırılmasını ve reddedilmesini isteyen siyasi bir ganimet olarak bakılması. Şimdi Arap çevreler Irak 'mirasını' nasıl bölüşecekleriyle Maliki'ye mi yoksa Allavi'ye mi meyledecekleriyle meşguller. Kürtler iki taraf arasında terazinin topuzu olarak duruyorlar ve başbakanlık için yarışanların kendilerine ne sunacağını bekliyorlar. Tıpkı önceki seçimlerde olduğu gibi kurulacak hükümetten en fazla kazançlı çıkacaklar onlar.

Her halükarda bölgesel kart yeni başbakanın belirlenmesinde önemli etken olacak. Irak'ın bugün istediği, mezhepçi demokrasiden 'yurttaşlık' demokrasisine geçiş. Yurttaşlık demokrasisi de bir mezhep değil, devlet egemenliğin kaynağıdır.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT