1. YAZARLAR

  2. Abdülkadir Selvi

  3. YSK'nın kararı rövanş mı?
Abdülkadir Selvi

Abdülkadir Selvi

Yazarın Tüm Yazıları >

YSK'nın kararı rövanş mı?

21 Nisan 2011 Perşembe 16:05A+A-

12 Eylül'ün üzerinden 24 saat geçmişti. İstanbul'da Erenköy'de bir evin kapısı çalındı. Genç bir üsteğmen kendisine kapıyı açan, genç asistana, elindeki listeyi gösterip,"sizi götüreceğiz" dedi.

Genç asistan 1 haftalık evliydi. Üsteğmenden kıyafetini değiştirmek için izin isterken, eşine, " 'Üsteğmene bir kahve yap, misafirimiz" dedi.

Önce Metris cezaevine götürdüler.

Edip Akbayram'ın seslendirdiği,

"Şu Metrisin önü, bir uzun Alan.

Bir tek seni Sevdim,gerisi Yalan."

şarkısındaki Metris.

Ali Asker yazmıştır o şiiri.

Beni en çok,

"Ben hep on yedi yaşındayım.

Her Ayak sesinde ürperirim.

Demirkapının her açılışında,

göğsümün Kafesine sığmaz yüreğim"

dörtlüğü etkiler.

"Beni bir koğuşa koydular. Tek başınaydım. Şaşırdım, sonra gelenlerle doldu. Gözaltı sorgulama uzadı. Gözüm kapalı sorgulandım iki-üç saat kadar"

Metris'te gözü bağlı sorgulanan," . Ben işkence görmedim. İşkence görenler gözümün önünden çok geçti."diyen kişi bugün ülkenin Cumhurbaşkanı.

Bu YSK kafasıyla Abdullah Gül milletvekili seçilmek için müracaat etseydi, veto ederlerdi onu.

Orhan Kemal'in muhteşem tiplemesi, "Bekçi Murtaza"da olduğu gibi "Yassak kardeşim" diye dikilirdi karşısına.

Okuduğu bir şiir yüzünden Pınarhisar Cezaevinde yatan, "Düşünce suçlusu" ise bu ülkenin başbakan'ı.

12 Eylül'ün Zincirbozan'a tıktığı yasaklı Demirel bu ülkede hem Başbakan hem Cumhurbaşkanı oldu. 12 Eylül'ün Mamak zindanlarını reva gördüğü Erbakan'ı millet başbakan yaptı.

Ama hala bir kafa yasaklardan medet umuyor. Ama hala bir kafanın verdiği yasak kararı seçim süreçlerini sabote edip, işi çığırından çıkarıyor.

BDP'li 7 bağımsız aday için veto kararı verip, sonra bu kararından geri adım atan Yüksek Seçim Kurulu acaba ülkeyi ne hale getirdiğini düşünüyor mu?

Türkiye huzur içinde, güle oynaya seçime giderken Bismil'de akan kanın hesabını verebilecekler mi?

YSK Başkan vekili, özgürlüklerin önünü açacak bir yorum yapılabileceğini umduğunu söylüyor. Peki böyle düşünüyor dunuz, niye ülkeyi geren bir karar verdiniz. Siyasi Partileri çağırıp, adayların evraklarındaki eksikleri tamamlamasını istiyorsunuz. Bağımsız adayların evraklarında eksiklik bulunduğunu ilan etmeniz mümkün değil miydi? Dan diye veto kararını açıkladınız.

Bu kararınız Ankara ile sınırlı kaldı mı?

Bölge bir anda karıştı, seçim süreci rayından çıktı.

Yasaklar her zaman ters tepmiştir. Bu kararınızla BDP'ye hayat öpücüğü kondurdunuz. Seçimleri rayından çıkardınız. Bu isimler seçimlere girse de artık BDP'nin bölgedeki propaganda malzemesi belli oldu.

Ertuğrul Günay'ın deyimiyle, güle oynaya gittiğimiz seçim sürecine YSK vetosuyla bomba konuldu.

Dünden itibaren, sağduyu harekete geçti. Ülkenin birliğini temsilen Cumhurbaşkanı Gül, devreye girdi. Ancak BDP'nin niyetinin "Üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek" olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Selahattin Demirtaş Çankaya'nın davetine olumsuz yanıt verdi. BDP'ye seçimlerden çekilme tehdidinde bulunma, Çankaya Köşküne çıkmama imkanını veren YSK oldu.

12 Eylül döneminde siyasi düşüncesinden dolayı gözaltına alınanlardan birisi de bu ülkenin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay.

Siyasi tecrübesi ve hukukçu kimliğinin yanı sıra ben Günay'ın en çok, "Özgürlükçü" bakış açısını önemsiyorum. Yasaklar ve özgürlükler eksenin çifte standardı yok.

YSK'nın veto kararı karşısında AK Parti'nin tutumunu yadırgadım.

Bu YSK değil miydi 3 Kasım 2002 seçimlerinde Tayyip beyi seçimlere sokmayan.

Tufan Algan yasak gerekçesini" Atatürk'ün sözlerine, 30 Ağustos'a, Çanakkale'ye bakarız. Atatürk, ordusuna size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum demedi mi?"diye açıklamıştı.

Hukuk değil, savaş mantığıyla verilen karar da ancak yasak olabilirdi. Bu kafadan başka ne çıkar?

AK Parti sözcüleri niye tereddüt etti? BDP'lilerin girmediği bir seçimi kazanmayı kar mı sayacaklardı? "Derin yargı"nın amacının bölgede AK Parti'yi zor durumda bırakmak, BDP'nin değirmenine suç taşımak olduğunu göremediler mi?

"Bunlar benden Ergenekon ve Balyoz'un rövanşını mı alıyorlar" diyen sesi duymadılar mı?

Siyaset de zamanlama önemli. AK Parti adına Haluk İpek, yerinde ama çok geç kalmış bir açıklama yaptı.

Her türlü yasakla önü kesilmeye çalışılmış, lideri için,"Muhtar bile olamaz" manşetleri atılmış, bir demokrasi mağduru olarak AK Parti ilk günden duruşunu göstermeliydi.

YSK kararına karşı yürekli çıkış Kültür Bakanı Günay'dan geldi.

Günay vetoyu," Türkiye'nin demokratikleşmesi, çoğulcu bir siyasal yapıya kavuşması konusundaki gelişmenin önünü tıkayıcı, demokratik bir seçimde önemli yaralar açacak bir karar" olarak değerlendirdi.

Bakan Günay'a, "Bu yasak kime yaradı" diye sordum. "Demokrasiye, özgürlüklere yaramadı" dedi. Ardından önemli bir noktaya parmak bastı:

"Bu yasak Türkiye'de halen bir vesayet mekanizması mantığının derinde bir yerde var olduğunu gösterdi."

Günay'a göre, Askerin yerini yargı aldı. Bu yaşananların adı ise,"yargı vesayeti"

Nokta...

Bu tespite başka bir şey eklemek istemiyorum.

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT