1. HABERLER

  2. HABER

  3. YÖK'ün Kozmik Odasından Çıkan Belgeler
YÖKün Kozmik Odasından Çıkan Belgeler

YÖK'ün Kozmik Odasından Çıkan Belgeler

28 Şubat soruşturması çerçevesinde YÖK’te yapılan aramalarda 15 bin belgeye el koyulmuştu.

01 Mart 2012 Perşembe 11:36A+A-

 

 

ASLAN DEĞİRMENCİ'nin haberi:

YÖK‘ün ‘Kozmik odası’ndan çıkan belgeler sonrası Kemal Gürüz ve Kemal Alemdaroğlu’nun Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği tarafından ifadeye çağrılması bekleniyor. 28 Şubat soruşturması çerçevesinde YÖK’te yapılan aramalarda 15 bin belgeye el koyulmuştu. Fişleme ile MGK’nın YÖK ile yaptığı yazışmaların yanı sıra Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir’in YÖK Başkanlığı’na verdiği talimatlara ulaşılmıştı.

Asker selamı çakan Kemaller

28 Şubat sürecinde üniversitelerin hizaya getirilmesi için Kemal Gürüz, görevlendirilmişti. Gürüz talimatıyla Şubat 98′de toplanan YÖK Genel Kurulu, “kılık kıyafet genelgesi”ne göre başörtülü öğrencilerin üniversitelere sokulmaması konusunda tüm rektörleri uyarmıştı. YÖK’ün bu kararına en hızlı destek İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörü Kemal Alemdaroğlu’ndan gelmişti. Tüm üniversiteler YÖK’ün talimatını değerlendirmeye alırken Alemdaroğlu, dekanlarını toplayarak “Örtü yasağını uygulamak için gerekirse bilime ara verin” talimatı vermişti. Ve zulüm resmen başlamıştı.

Her taşın altından Demirel çıkıyor!

Ergenekon sanıkları olan Kemal Gürüz’ü YÖK Başkanlığı’na, bir başka Ergenekon sanığı olan Kemal Alemdaroğlu’nu da 1997′de İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne atayan ismin Süleyman Demirel olması derin ilişkinin kodlarını deşifre etmeye yetiyor.

Demirel uyarıldı ama…

Dönemin Milli Eğitim Eski Bakanı ve DYP Kahramanmaraş Milletvekili Prof. Dr Mehmet Sağlam, DYP’den politikaya atılmak üzere YÖK başkanlığından istifa eder etmez, teşekkür ve veda için, kendisini o önemli göreve getiren Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e çıkar. Uzun süren bir görüşmenin ardından Profesör Mehmet Sağlam, “Efendim” der, “Benden sonra kimi atarsanız atayın YÖK istikametten sapmaz; bu yüzden Kemal Gürüz hariç 63 rektörden herhangi birini yerime düşünebilirsiniz…” Süleyman Demirel bu tavsiyeden fazla mutlu görünmez ve “Merak etme Hoca” demekle yetinir. Sonrası malum: Cumhurbaşkanı anayasanın kendisine verdiği yetkiyi kullanarak yüksek öğretimin başına birini atar; o kişi, Prof. Sağlam’ın ‘atamaması’ tavsiyesinde bulunduğu Kemal Gürüz olur.

Askerden tam destek

Gürüz’ün YÖK Başkanlığı’na atanmasının asker desteğiyle olduğunu belirten Prof. Dr. Tahir Hatipoğlu, “Gürüz’ün dört yıl sonra yeniden atanması zamanın Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun gece saat 23.00′te Demirel’e açtığı telefonla gerçekleşmiştir. Asker destekli başkandır. Gürüz’ün asker yakınlığı aleni olmuştur ve başı sıkıştıkça, rektörleri toplayıp paşalara gitmiştir. Paşaların seveceği sözleri söylemesiyle ün yapmıştır” diyor.

Adrese teslim atama

Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, 1994 yılında başlayan İstanbul Üniversitesi Rektör danışmanlığı’nın ardından 97’de Yüksek Öğretim Kurulu’nca rektörlüğe aday gösterilmiş ve 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından atanarak 31 Aralık 1997′de İstanbul Üniversitesi Rektörü olarak göreve başladı.

Darbe özlemleri hiç bitmedi

YÖK eski Başkanı Kemal Gürüz ile İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Kemal Alemdaroğlu, 2002 yılında ‘Ordu Göreve’ pankartlarının açıldığı Ankara’daki mitinge yan yana katılmışlardı. Ordu göreve pankartı açılan gösteriler Ergenekon iddianamesine ‘Ergenekon terör örgütünün yönlendirdiği eylemler’den birisi olarak girmişti.

Demirel onları hiç yalnız bırakmadı

Gürüz ile Alemdaroğlu, Ergenekon Soruşturması kapsamında gözaltına alındı. İlk ses Demirel’den geldi. Demirel, “Ergenekon davası Türkiye’de büyük bir belirsizlik meydana getirmiştir. Suç nedir? Bu suç nerede işlenmiştir? Bundan kim zarar görmüştür? Bu suçun suçluları ile irtibatı nedir? Eğer iddianamede zikredilen herkes, telefon konuşmalarına atıfta bulunulan herkes suçlu ise, o zaman Türkiye’de devlet ve toplum suçludur” dedi.

Gizli tanıktan şok ifşaat

Üçüncü Ergenekon İddianamesi’nin ek klasörlerinde yer alan ‘Anadolu’ kod adlı gizli tanık ifadesinde, İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Kemal Alemdaroğlu’nun da 2004 Mayıs-Haziran aylarında TSK içindeki yapılanmadan bahsederek üniversite yapılanmasında görevli olduğunu anlattığını kaydetti. Gizli tanık şunları anlattı: “Görevi kabul etmedim. Yaşar Hacı Salihoğlu’nun bu yapılanma içinde üniversitede askerler ile irtibat sağlayan kişi olduğunu, Jeopolitik Dergisi’ni çıkardığını, askerler ile toplantılar yaptığını emekli askerlerin yazılarının bu dergide yayımlandığını söyledi. Yaşar Hacı Salihoğlu’nu tanımam ancak 2003 yılında Tandoğan’da yapılan ‘Cumhuriyet’e Saygı’ adlı mitingin askerlerin kordinesinde yapıldığını, ‘Ordu Göreve’ pankartlarının da aynı kapsamda yapıldığını ve bu pankartları aynı mitingte Atatürkçü Düşünce Derneği Konfederasyonu tarafından yapıldığı bu derneğin Türk Solu Dergisi ve İleri Dergisi ile irtibatlı olduğunu bana söyledi. Ayrıca Kemal Alemdaroğlu ‘Taksim Toplantıları’ adı altında yemekli toplatılar düzenliyordu. Bir seferde bu toplantılara Süleyman Demirel katıldı. Bu toplantıda Süleyman Demirel Türkiye’nin kötüye gittiğini ve değişmesi gerektiğini anlatıyordu.”

Paşaların desteği kabul edildi

Ergenekon sanığı emekli Orgeneral Şener Eruygur'un evinden çıkan bir gizli belgede İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Kemal Alemdaroğlu'nun ilginç itirafları yer aldı. Belgeye göre, 1998 yılında başörtüsüne yasak getirildiği zaman İl Emniyet Koordinasyon Kurulu'nda sorgulandığına dikkat çeken Alemdaroğlu, 'O gün taviz verilseydi türban ve üniversite konusunda cephe kaybedilirdi' diyerek endişelerini dile getiriyor. Alemdaroğlu şöyle devam ediyor: 'Dönemin Genelkurmay başkanı 3 kez telefonla aradı ve destek verdi. Vali, hoşgörülü olun imasında bulundu. O dönemde TSK arkamda olmasaydı ben ne yapardım? Olaylar haftasında resmî kıyafetle 3 korgeneral beni ziyaret etti. Askerler her vesile ile desteklerini göstermeliler.’

Alemdaroğlu’na özel görev!

“Ergenekon, Analiz, Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi” başlıklı doküman Ergenekon operasyonlarında ele geçen en önemli belgeler arasında. 25 sayfalık belgede medyanın Ergenekon için önemi ve yapılması gerekenler anlatılıyor. Ergenekon sanığı İlhan Selçuk ile Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız 2 Temmuz 2008 tarihli konuşmalarında 4 kanalın birleştirilmesinden söz ediyor. Kemal Alemdaroğlu da Ergenekon’un medya operasyonunu teşvik edenler arasında sayılıyor.
Ergenekon Davası'nda kendini savunan eski rektör Kemal Alemdaroğlu, 'Evet darbe yaptım; üniversitede türban darbesi' dedi. '1997'de İstanbul Üniversitesi İran gibiydi' diyen Alemdaroğlu'na göre savcılar da örtüyle mücadelesi yüzünden kendisini hedef aldı. Her şey açık aslında
İddianamede, Ergenekon’un üniversite yapılanmasını yürüttüğü ileri sürülen eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu’nun yaptığı telefon görüşmelerine yer veriliyor. Alemdaroğlu, eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz, İnönü Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu ve eski Trakya Üniversitesi Rektörü Osman İnci ile irtibata geçerek Celal Şengör’ün YÖK üyesi yapılmasını istiyor. Hilmioğlu, seçim için 30 rektörü ayarladığını ifade ediyor. Alemdaroğlu’nun görevden ayrılmasına rağmen üniversite yapılanmasındaki faaliyetlerini sürdürdüğüne dair delillerden biri de eski YÖK Başkanı ile yaptığı görüşme. İddianamede yer alan konuşma, Üniversitelerarası Kurul’da Şengör için yapılan seçimden sonra gerçekleşiyor. Gürüz, “Kemal’ciğim duydun mu haberleri, Cerip seçilmiş. Bütün Tosun efendi buraya gelip çadır kurmasına rağmen 83′e 54 oldu; ama 54 tane köpek çıkmış oradan. Bunlar Ortadoğu’dan bir kadını aday gösterdiler. Bana geldi hocam saygılar sevgiler s. lan dedim köpek, sen dedim kimsin lan tanımadığım adamı aday gösteriyorsun. Utanmaz herif ya rektör müsvettesi yıkıl karşımdan ha ha bir gidişi var idi.” ifadelerini kullanıyor. Alemdaroğlu da “İyi demişsin” diyor.

“Darbe lazım”

Darbe beklentisi içinde olduğu tespit edilen İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Kemal Alemdaroğlu'nun teknik takibe takılan telefon görüşmelerinde AK Parti'ye kapatma davası açılacağından ve sonunda AK Parti için kapatma kararı çıkacağından emin olarak söz ettiği belirlendi. Kapatma davasının sonucunu dava açılmadan bilen Alemdaroğlu'nun bir görüşmesinde 'Kansız olmaz. Darbe lazım. Öncelikle de bu davanın açılması lazım' dediği öğrenildi.

Encümen-i Daniş ve Alemdaroğlu

Prof. Dr. Alemdaroğlu, ETÖ soruşturmasında tutuksuz yargılanmak üzere gözaltından serbest bırakıldıktan sonra Hürriyet gazetesinin 19 Nisan 2008 tarihli nüshasına bir teşekkür ilan verdi. Söz konusu ilanda Alemdaroğlu'nun teşekkür ettiği isimler arasında Encümen-i Daniş Başkanı Necmettin Karaduman'un olması dikkat çekti. Hatırlanacağı gibi Karaduman'ın 'Derin devlet bütün dünya devletlerinde vardır. Bizi ve devletimizi korumaya yönelik. Bu dış tehlikelere karşı alınan tedbirlerin toplamıdır' diye konuşmuştu.
Ergenekon davası sanıkları arasında yer alan ve 4 gün gözaltında kalan Kemal Gürüz, yaklaşık iki hafta Amerika'nın değişik üniversitelerinde 'laiklik' konferansları verdi.

Demirel’e ahde vefa

Ergenekon terör örgütü soruşturması kapsamında gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan Kemal Gürüz, ilginç açıklamalar yaptı. Gürüz, darbelere karşı olduğunu; ancak 28 Şubat'ın bir darbe değil, anayasal süreç içinde yapılmış bir işlem olduğunu savundu. Milliyetçi olduğunu anlatan eski YÖK Başkanı, Türkiye'nin çıkarlarının da ABD çıkarlarıyla örtüştüğünü savundu. Süleyman Demirel'e büyük saygı duyduğunun altını çizen ve 'Demirelciyim' diyen Gürüz, 'Ama son seçimde oyumu CHP'ye verdim. Yine vereceğim.' ifadesini kullandı.

Bu görüşmeye dikkat!

HSYK üyesi Ali Suat Ertosun ve YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ile görüntüleri ortaya çıkan Ergenekon sanıklarından Engin Aydın ile Gürüz arasında geçen telefon görüşmeleri üçüncü iddianamede yer aldı. Gürüz'ün 21 Mayıs 2008'de Engin Aydın ile yaptığı görüşmede son dönemde yapılan rektör atamalarından hayli sıkıntılı olduğu görülüyor. Yeni atanan rektörler için 'bunlardan 'rektör -mektör' olmaz' diyen Gürüz, kimin rektör olmasına 'Türkiye çapında akil adamlar grubu'nun karar vermesi gerektiğini anlatıyordu. Gürüz, 20 Nisan 2008 tarihinde Dalan ile yaptığı telefon görüşmesinde 'Sen bu rektörlerden ne çektiğimi bana bir sor. Bir Allah bilir bir ben' diyor. Dalan'ın 'Memleket gidiyor değil gitti' yorumuna Gürüz, 'Valla hala tutulacak bir tarafı var' sözleriyle karşılık veriyor. Dalan'ın 'Var mı?' sorusuna Gürüz, 'Var. Bu İstanbul bunların elinden alınabilirse Bedrettin abi şayet, sen benden daha görürsün, düşün taşın, bana de 'gel şunu yap de yanımda şey ol de' ben senin emrinde olurum yani' diyerek cevap veriyor.

Eruygur ile dertleşme

Yine Ergenekon'un üçüncü iddianamesinde, Gürüz'ün Eruygur'un gözaltına alınmasından birkaç gün öne yaptığı telefon görüşmesine yer verildi. Eruygur'a 'Sizi çok üzücü bir konu için rahatsız ediyorum yüreğimden yaralanmış vaziyetteyim' diyerek telefon açan Gürüz, 'Çok samimi bir arkadaşımızı çok yakın bir arkadaşımın ihanetini size açıklamak mecburiyetindeyim onun için arıyorum üzüleceğinizi bile bile mecbur yapmak zorundayım' diyor. Prof. Dr. Muhittin Şimşek'e YÖK'e Başkanvekili olarak önerilmesinden büyük rahatsızlık duyduğunu aktaran Gürüz, kendisini en çok yaralayanın ise Şimşek'e Uludağ Üniversitesi'nin eski Rektörü Mustafa Yurtkuran'ın da destek çıkması olduğunu belirtiyor. Gürüz'ün bu sözlerine Eruygur 'Yapmayın ya' diye tepki gösteriyor. Gürüz, Yurtkuran'ı aradığını ve 'Kendisine dedim ki sen benim için bittin' dediği anlatıyor. Yurtkuran'ın Şimşek'e destek vermesinin nedeni olarak da karısını kendisinden sonra üniversiteye rektör olarak seçtirmek olduğunu Eruygur'a bildiren Gürüz, Yurtkuran'ın 'Yıllardır tanıyorum bu adamı ne var bunda' şeklinde savunmasına da ateş püskürüyor.

MİLAT

 

HABERE YORUM KAT