Son gözaltılar gündeme damgasını vurdu. AK Parti'nin kapatma davası bile ikinci plana düştü. Dün dava sürecinde oldukça kritik bir gündü.

Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ'la birlikte parti adına sözlü savunma yaptı. Üç gün önce 'AKP'yi kapatın' diyen Başsavcı'nın iddialarına cevap verdiler. Davada artık sona yaklaşıldı. Raporun ardından mahkeme karar için toplanacak. Tarihî oturuma sayılı günler kaldığı söylenebilir. Bu ay bitmese bile sonbahardan önce sonuçlanacağı kesin gibi.

Gündemin asıl konusu Ergenekon soruşturmasında aralarında emekli orgenerallerin de bulunduğu gözaltılar... Gelen bilgiler Ergenekon iddianamesinin mahkemeye sunulmak üzere olduğunu gösteriyor. Darbe senaryolarında adı geçen Eruygur ve Tolon Paşa'ların ne ile suçlandığını az çok tahmin etsek de tam bilemiyoruz. Ankara'da en çok, gözaltıların tutuklamaya dönüşüp dönüşmeyeceği merak ediliyor. Tutuklama iddiaların ciddiyetini ortaya koyacak çünkü.

Birkaç gündür yaşadığımız şokların Türkiye'nin dönüm noktası olduğuna kuşku yok. İlk kez darbe girişimi yargıya taşınıyor. Susurluk çetesi gibi oluşumlar Meclis araştırmasına konu oldu, resmi raporlar hazırlandı. Ama bu şekilde yargı süreci işletilemedi, belli sınırlar içinde kaldı. Yıllara göre şekil ve biçim değiştiren askerî darbeler ve müdahaleler ülkenin bir gerçeği. İlginçtir bugüne kadar hiçbirisi hakkında takibat yapılmadı, yargı konusu olmadı. Türkiye darbecileriyle ne yüzleşebildi ne hesaplaşabildi. Darbeye ilişkin iddialar basit ve sıradan görülemez, hafife alınamaz.

Demokratik süreci kesintiye uğratan darbeler toplumun her kesimine büyük acılar yaşattı. Her biri ara dönemler ve talihsiz olaylar olarak kaldı ve tarihin arşivine kaldırıldı. Şimdi yeni durumla karşı karşıyayız. Darbe senaryoları, müdahale planları, darbe öncesi kaos ortamı oluşturmak için yapılan çalışmalar yargıya taşınıyor. Medyaya sızan bilgiler iddiaların vahametini ortaya koyuyor.

İşte onlardan biri: Dün bazı gazetelerde yer alan haberlere göre, eski Jandarma Komutanı Eruygur'un ofisinde bu hafta sahneye konulacak dört aşamalı 'yeni bir eylem planı' bulunmuş. Ses getirecek eylemler yapılacak, bunun için 30 kişilik tim hazırlanmış. 20 büyük şehirde 'yargıya sahip çık' mitingleri düzenlenecek, 'ordu göreve' çağrısı yapılacak. Emniyet kuvvetleriyle halkı karşı karşıya getirecek provokasyonlardan bile söz ediliyor.

Bütün gözler kendisine çevrilmişken Eruygur Paşa böyle riskli eylem planı hazırlar mı diye sorulabilir. İlk bakışta hayır denebilir. Özden Örnek'in darbe senaryolarını anlattığı günlükleri iyi okunduğunda Eruygur'un iflah olmaz darbe heveslisi olduğu anlaşılır. Kendisine aşırı güven ve dokunulamayacağı düşüncesi yeni eylem planları hazırlamasına neden olmuş olabilir. Kaldı ki planda yer alan hususlar ülkenin son birkaç yıldır yaşadığı olaylar. Eylem öngören senaryoların ne anlama geldiğine yargı karar verecek. Daha önce yaşadığımız olayların senaryo kapsamında gerçekleşip gerçekleşmediği yine soruşturmanın konusu.

Yukarıda da söylediğim gibi yaşadıklarımız yeni döneme işaret ediyor. Artık eski hal muhal. Bu sadece hükümetin işi değil topyekun devlet iradesi söz konusu. Burada Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tutumuna özellikle dikkat çekmek isterim. Emekli orgenerallerden biri askerî lojmandan, diğeri ise orduevinden alındı. TSK itiraz etse, karşı çıksa olaylar farklı gelişebilirdi. Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın öncülüğündeki TSK yönetimi gözaltıların hukukun öngördüğü şekilde gerçekleşmesinin ortamını hazırladı.

Nitekim daha sonra yapılan açıklamada 'Gözaltılar kanuna uygun yapıldı' denildi. Bu sürecin önünü büyük ölçüde TSK'nın hukuktan yana tutumu açtı. TSK da rutin dışı işlere bulaşan mensuplarının yargı önüne çıkmasından yana. Artık tasfiye etmekle yetinmiyor, bir adım ötesine geçti. Bu, Türkiye için yeni bir dönem değil mi?

ZAMAN