1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Yeni Anayasa çalışmalarına karşı çıkan “ilericiler”
Yeni Anayasa çalışmalarına karşı çıkan “ilericiler”

Yeni Anayasa çalışmalarına karşı çıkan “ilericiler”

10 Nisan 1928 yılında (93 yıl önce bugün) Türkiye’de batı etkisi, yeni kurulan Cumhuriyet’te kendisini daha hissedilir kılmaya başladı. Anayasada daha önce oy birliği ile alınmış kararlar “kimi ilericiler” tarafından birer birer değiştirildi.

10 Nisan 2021 Cumartesi 16:19A+A-

Fatih Demir / HAKSÖZ HABER

10 Nisan 1928’de Anayasanın ikinci maddesinde değişikliğe gidilerek, “İcra kudreti ve teşri salâhiyeti milletin yegâne ve hakikî mümessili olan Büyük Millet Meclisinde tecelli ve temerküz eder. Türkiye Devletinin dini, İslâmdır. Resmi lisanı Türkçedir'deki; "Türkiye Devletinin dini, İslâmdır" ibaresi kaldırıldı.

Devletin dini olmayacağı belirtilerek laiklik ilkeleri somut anlamda uygulanmaya konuldu. Sonuç olarak laiklik ilkesi her ne kadar anayasaya 1937 yılında girmiş olsa da 1928'den itibaren her alanda fiilen uygulanma aşamasına geçmiş oldu.

10 Nisan1928 de ayrıca, Anayasa'nın ikinci maddesinde şöyle bir değişikliğe gidildi. Söz konusu 2. Maddeden, “Milletvekilleri ve Cumhurbaşkanı, yemin ederken "Vallahi" yerine "Namusum üzerine söz veririm" diyecekti. Batıya olan bu benzeme uğraşı ve İslam’dan uzaklaşma çabası kendisini önce Anayasada tecessüm ettirdi. Ardından da günlük kullanımlarda ve dini terkiplerde kendisini hissettirerek toplumu bekleyen “çağdaşlaşmanın” ön gösterimi oldu.

Kemalistler de bu değişimleri ayakta alkışladıkları günlerden geçerek her gün “laiklik elden gidiyor” naralarına türlü bahaneler ile sarıldıkça sarılıp Anayasanın bir daha değişmemesi üzerine and içtiler.

Bu “Anayasanın kılına dokunulamaz ölesiye sevdası” Türkiye Kemalistlerini inanılmaz oranlarda “bağnaz” kılsa bile; akıl ve mantık bir kenara bırakılıp savunduklarını inatla dillendirmeleri toplumun “ileri ve çağdaş” noktalara gelmesine sebep oldu(!)

Kemalistler için savunduklarına ters düşmeleri önemli değildi. Asıl mesele kendilerini ‘var eden’ temel ilkelerin değiştirilme korkusuydu.

Oysa hiçbir zaman, hiçbir hükümet onların “değişemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez” dedikleri yasaların değiştirilmesi ya da kaldırılması için çalışmadı. Ancak Kemalistler türlü yaygaralar ile hep aynı kurnazlıkla; “meşum maddeler değiştiriliyor” diyerek teyakkuzda olmalıyız rüzgârları ile Anayasal değişimlere hem kendilerini hem de toplumu kapatmaya çalıştılar. Sonuç olarak herkesin şikayet ettiği yasal sorunların çözümü ertelenmiş oldu.

Ne zaman “Yeni bir Anayasa yapalım” mevzusu açılırsa Kemalist vesayetçiler hortlak görmüş gibi Laikliği kaldırmaya çalışıyorsunuz karmaşası çıkararak, Anayasa çalışmalarına köstek oldular. Bir yandan da “çağdaşlık ve ilericilik” şovları yapmaya devam ettiler.

Gelinen noktada kör topal ilerleyen Anayasa çalışmalarının cılız sesleri kaldı. Son birkaç yıldır da Anayasa’da değişiklikler yapılması planlanıyor. Ancak her defasında bu değişim ve yeniliklere karşı çıkan bir “ilericilik taifesi” beliriyor!  

Yine bu taife, 10 Nisan 1928’deki Anayasal değişiklikler hatırlatılınca da “onlar ilericilik ve devrimler adına yapıldı ve de gerekliydi” diyerek 93 yıl öncesinin ‘Anayasal çalışmalarını’ doğru bulduklarını ifade ediyorlar. Bugün ise darbeler ile şekillenen Anayasanın değişmesine kati surette karşı çıkıyorlar!

Cumhuriyet ilan edilmeden 10 yıl öncesinin ve Cumhuriyet ilan edildikten 10 yıl sonrasının tarihinin açığa çıkmasını ve açıkça konuşulmasını kabullenemeyen Kemalist artıklar, bakalım daha ne kadar gerçeklerden kaçmaya devam edecek?

HABERE YORUM KAT

1 Yorum