1. YAZARLAR

  2. Sibel Eraslan

  3. Yasakçılık, başörtüsüz kadını da siyasal simge haline getirdi...
Sibel Eraslan

Sibel Eraslan

Yazarın Tüm Yazıları >

Yasakçılık, başörtüsüz kadını da siyasal simge haline getirdi...

08 Ekim 2010 Cuma 03:13A+A-

Yüzyılı daha var mı dünyanın... Bilmiyorum ama... Şayet 100 yıl sonra da dönecekse hâlâ şu ihtiyar küre, onun üzerinde gezinenler, bizim şu anki halimize şaşkınlıkla bakacaklar...

Geleceğin fıkra ve karikatür konularından birisini şimdiden hissedebilmek için ünlü fütürist Alvin Toffler olmaya gerek yok. Şöyle diyecekler torunlarımız; “oturup kalkıp kadınların saçlarıyla uğraşırlardı, eski bir totemdi kadın saçı ve tüm fırtına kadın saçlarının gösterilip gösterilmemesi üzerinden kopardı”...
Oysa durum, saç gösterip göstermeme meselesinin ötesinde... İnsanlara kimin emir verebileceği ile ilgili ciddi bir el atma sorunu. Apaçık bir egemenlik iddiası. Ben böyle istiyorum, ben bu kadarına izin veriyorum, başını örtme, hayır, yasak, bu kadar örtebilirsin ama o kadar örtme... Bu kadar’a, O kadar’a dair söylenmiş cümlelerin tümü, apaçık bir el atma, yasakçılığın alt türevleri...
Bunlar hayatımızın son 40 yılında bizlere dayatılmış sorular...
Aslında referandum sonrası yeniden nükseden şu beylik kavga da zaten saçtan, görünüp görünmemesinden, şayet görünmeyecekse nasıl ve ne şekilde görünmeyeceğinden, görünecekse kaç bölü kaçının görüneceğinden falan değil... Düpedüz bu işin bir el atma’dan ibaret olduğuyla ilgili asıl kavga... Tartışmanın hoyrat bir sağırlıkta sürüyor oluşu ise akla durgunluk verecek boyutta... Kimsenin düşündüğü yok, sorduğu yok... “Tamam biz kamplara ayrıldık ve kavga ediyoruz da acaba hakkında konuştuğumuz, gıyabında fikir yürüttüğümüz örtülü kadınlar ne diyor? Ne düşünüyor?” Bunu soran yok...
Üstelik yasak taraftarlarının hali çok daha vahim. Artık örtülemez halde saçma diktaları. Türkiye’nin meselesi bu değildir diyorlar, oysa onbinlerce başörtüsü mağduru var. Canan Arıtman’in dikkatini çekebilmek için kaç bin olmak gerek? İsterse Türkiye’de sadece bir tane başörtülü kız olsun, hukuk uykuya yatmaz ki! O tek başına nevzuhur kız için de işler hukuk... Üstelik Türkiye’de de dünyada da nevzuhur bir hadise değildir ki kadınların örtünmesi! Özellikle CHP’li kadın vekillerin kendilerine sorulan “türban” konulu soruları başlarından savmak üzere verdikleri kurulmuş motor gibi ezberlenmiş ama ilgisiz cevaplarına bakınca... Tam bir sefalet seyrediyor insan. Efendim bu kadın haklarıyla ilgili bir sorun değil mi diye soruyor haber spikeri, karşımızdaki cevval CHP’li hanım, Türkiye’nin topraklarının satıldığından falan bahsediyor. Komik durumdalar. Ama komikliğin de bir sınırı var. Bir aşamadan sonra öfkeleniyor insan... CHP, niçin dinleri gereği örtünmüş kadınların hayattan tecrit edilmesini savunuyor?
Meseleye bir itirazım da; kadınların önceden kabul edilmiş portreleriyle ilgili. Tüm bu tartışmalarda sanki “baş açıklığı”, “örtüsüzlük” kadınlar için esasmış, doğruymuş, genel durummuş da “örtülülük” tali, arızi, sapma, lokal bir durummuş gibi ifade ediliyor... Hem bu tarafgir kabul, hem de başları örtülü kadınlara yöneltilmiş yasakçılık ve açık ayrımcılık birleşince... “Baş açıklığı” da bir siyasal simgeye dönüşüyor. Bilinç tahterevallisi böyle çalışır. Yani siz kırk yıl boyunca örtüye siyasal simge derseniz, toplumsal bilinç, sosyal vicdan, bu terazinin karşısını elbette bir şeyle doldurur ki o resimde, başı örtülü olmayan kadın duruyor... Peki bu taktirde soruyu tersinden sorarsak, acaba neler hissedecek baş örtü yasakçıları?
“Hey sen başı örtülü olmayan kız, çık dersten dışarı!
Hey sen, başı örtülü olmayan kız, örtüsüz dolaşman için nereden para alıyorsun?
Başını açman için sana aylık bilmem kaç dolar para ödüyorlarmış...
Baş açıklığı geri kalmışlığın simgesidir...
Başörtüsüzler ve evcil hayvanlar içeri giremez!
Hey sen başörtüsüz kız, in belediye otobüsünden, binemezsin.
Başı açıksan gazetecilik, doktorluk, avukatlık yapamazsın, hademelik yaparsın ancak.
Hey sen başörtüsüz teyze, dur bakalım, giremezsin diyaliz merkezine, başın açık olduğu taktirde kapıda can verirsin... O kadar...”
Ne kadar da sinir bozucu replikler değil mi? Siz sadece biz örtülüleri değil başı açık olanları da siyasal simge haline getirdiniz yasakçılığınızla...
Ama biz bunu 43 yıldır yaşıyoruz. Herkesin, hepinizin gözleri önünde.
Ve hiçbirinizin gıkı bile çıkmıyor... Ateş düştüğü yeri yakar...
Bir sözüm de AK Parti Hükümetine... Artık, şikayet etme yerinde değilsiniz. Artık mağduriyet resimlerine yaslanmayacak kadar güçlüsünüz. Bu meseleyi polemik haline getireceğinize, çözümleyin... Özelleştirme konusunda en zorlu adımları cesaretle atıyorsunuz. Demokratik açılım konusunda, rejim hakkında tartışılmadık tek tabu bırakmadınız... Sıra başörtüsüne gelince niçin gözlerinizi CHP’ye dikip adım atmasını bekliyorsunuz...

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT