1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Yalancının Mumu Yatsıya Kadar Bile Yanmadı!
Yalancının Mumu Yatsıya Kadar Bile Yanmadı!

Yalancının Mumu Yatsıya Kadar Bile Yanmadı!

Bir haftadır yoğun bir şekilde bazı sitelerde Yusuf el-Karadavi hakkında karalama kampanyası sürdürülüyor. İşte Karadavi'ye yapılan iftira...

17 Mayıs 2012 Perşembe 21:42A+A-

HAKSÖZ-HABER

Suriye’de stratejik işbirliği adına Zalim Esed diktatörlüğünün lehine yayınlar yapan malum çevreler İslam dünyasının tanınmış alimlerinden Yusuf el-Karadavi hakkında da karalama ve iftira kampanyası başlattılar. Bir web sitesinde “Şeyh Karadavi Utanmadan Resulullah’ı Natocu Yaptı“  başlığıyla yayınlanan haberde şöyle deniliyor:

"Dünya Müslüman Âlimler Birliği Başkanı Yusuf El-Kardavi, “Doha Hükümeti’nin liderliğinin reddedilmesi halinde, İslam dairesinin dışına çıkılır” cihetinde şaşırtıcı bir fetvanın altına imzasını attı. Kardavi bu fetvanın içerisinde bulunduğu konuşmasını, Tunus’ta, Raşid El-Gannuşi’nin de içerisinde bulunduğu bir organizasyonda yaptı. Ayrıca Kardavi, Haliç ülkeleri üzerinde, birçok siyasi oyun olduğunu, bunları reddetmenin dinen sakıncalı olduğunu ve bu noktada Katar Kralı Şeyh Hamad bin Halife el-Sani’den yana olmanın gerekli olduğunu ifade etti. Kardavi’nin şaşkınlık verici başka bir açıklaması da şu yöndeydi: “Eğer Rasulullah (SAV) tekrar gönderilseydi, elinin NATO’nun elinin üzerine koyardı.(NATO ile hareket ederdi)."

Söz konusu haberin başlığı gelen tepkiler üzerine daha sonra “Yusuf El Karadavi Gerçekten Bu Sözleri Söyledi Mi?” şeklinde değiştirilse de haberin içeriğinin değiştirilmemiş olması haberdeki iddiaların doğru kabul edildiğini gösteriyor.

KARADAVİ AÇIKÇA YALANLADI!

Kendisine telefonla ulaştığımız Üstad Yusuf el-Karadavi söz konusu ifadeleri asla kullanmadığını, NATO ve Katar hakkında kurulan bu cümlelerin karalama maksatlı yalanlar olduğunu vurguladı.

İFTİRANIN KAYNAĞI: BOZACILAR VE ŞIRACILAR

Karadavi'ye  atfedilen bu çirkin sözler iki gün önce İran’dan yayın yapan yarı-resmî “Ehlibeyt Haber Ajansı ABNA”da  yayınlandı. Türkçe sitesinde yayınlandı. ABNA da kendisine yönelik kaynak sorgulamalarına karşı adres olarak Irak’ta yayın yapan Nakhel Ajansı gösterdi. Oysa bırakınız uluslararası, yerel bir saygınlığı dahi olmayan bu adres Iraklı bir Şii grubuna aitti. Kaynak konusunda ancak bu kadar titiz olabilen ABNA cevap haberinde dahi Yusuf el-Karadavi hakkında şu cümleleri kurmaktan çekinmemiştir: “Çünkü Kardavi’nin kimlerin kuklası olduğu, kimlere hizmet ettiği gün gibi açıktır artık. Hatta ne yazık ki kendi emelleri uğruna Peygamber efendimize bile iftira atabilecek bir seviyeye gelmiştir.” 

İşin ilginci, ABNA’nın Arapça sayfasında aynı haber içeriği farklı biçimde bulunuyordu. Arapça ABNA haberinde sadece Habeş’in Karadavi’ye yönelik eleştirileri mevcut iken Karadavi’ye isnat edilen NATO ve Katar Şeyhiyle ilgili ifadeler yoktu…

Peki, Karadavi’ye Peygamber’e iftira gibi bir ithamı kolaylıkla yakıştırabilenlerin bu ciddi ithamı kesin biçimde teyit etmeleri gerekmez miydi? Bunu yapamadıkları takdirde kendilerinin müfteri duruma düşeceği İslam fıkhına göre apaçıkken…

ABNA’dan haberi sorgulamadan alıntılayan malum Türkiyeli kaynaklar ise kaynak olarak İran yanlısı Lübnanlı Sünni örgüt Tevhid Hareketinin sitesini gösteriyordu. Tevhid Hareketi ise okuyucusuna kaynak olarak  İran’a yakınlığıyla tanınan Kudüs merkezli el-Menar Gazetesini gösteriyor. Menar’daki haber de Türkçe ABNA’daki haberin tıpatıp aynısı.

Daha sonra Türkiye'deki dezenformasyon kaynakları haberin gerçek olduğuna(!) dair iki kaynak daha verdi: Mısır’ın İran finanslı Mısr el-Yevm ve Lübnan’ın Hizbullah’a yakın El-Ahbar gazeteleri de aynı metni kaynak gösterrmeksizin kopyalayan yayın organları. Haberin içeriğinde ismi geçen Mahmud El-Habeş, Karadavi'nin"Filistinliler dışında diğer ülkelerde yaşayan Müslümanların Kudüs'ü ziyareti haramdır” fetvasına karşı çıkan bir isim. El-Habeş, bu haberde Karadavi'yi Filistinli esirlerin durumunu düşünmemekle itham ediyor. Kudüs'ün işgalinin meşrulaştırmamak için İsrail vizesiyle Kudüs'ün ziyaretini haram kılan bir insanın Filistinli mazlumları düşünmemesi mümkün mü?

Malum kaynaklar belirtemeden ABNA'nın haberini alıp Mahmud el-Habeş'in sözde kelimeleri isim belirtmeden yayınlıyor ve son olarak yalan haber üzerine inşa edilen 16.05.2012, 00:23:39 tarihli  bir yazının başlığı şöyle: “Hz. Resulüllah'ı Nato'cu İlan Ettikten Sonra, Size Nato'cu Demek Az Bile Gelir”

İran eksenli dezenformayon ağının Türkiye'deki şubesi hızını alamayıp Yusuf el-Karadavi’ye iftira atan “haber”den yola çıkarak kendisi de iftira ve karalama korosuna katılıyor: “Dünya Müslüman Alimler Birliği Başkanı sıfatını taşıyan Şeyh Kardavi’nin Katar sultanının vaizi olduğunu söylerdik; zira kendisi “Katar Emiri’nin öncülüğünü kabul etmeyenler Müslüman değildir” diyerek, sultanına hizmette kusur da etmiyor.”

Gelen haklı tepkiler karşısında sitenin editörü yazdığı makaleyi sitesinden kaldırmak zorunda kaldı. Ancak söz konusu iftirayı web sitesinde yayınlamaya devam ediyor…

Sonuç olarak Habeş, Karadavi’nin NATO ve Katar'la ilgili şeyler söylediğini ifade etmemiş. Karadavi de böyle bir söz serdetmemiştir. Söz konusu iddia İrancı bir merkezde hazırlanmış sonra da yine İran merkezli ya da İran ekseninde olan yayın organlarında elden ele kopyalanarak yayılmıştır. Hiçbirinin isnadı ne haberin dayanağı olan Habeş’e ne de Karadavi’ye dayanmamaktadır! Her biri birbirine pas atarak kendi kendilerini kaynak göstermektedirler! Kaynakları araştırma gayretinde olmayan kitleler nezdinde çamur at izi kalsın taktiği gütmektedir.

Aksine Yusuf el-Kardavi bu iftirayı çok açık bir dille yalanlamaktadır! İlginç olan Karadavi’ye karşı İsrail, İngiltere, Fransa ve ABD'nin yürüttüğü kampanyaya İran da maalesef katıldı. İsrail, İngiltere, Fransa ve ABD Karadavi'nin ülkelerine girmesine izin vermiyor. Yakında İran da galiba Karadavi’ye ülkeye giriş yasağı getirebilir… 

karadavi-20120517-01.jpg

karadavi-20120517-02.jpg

HABERE YORUM KAT

43 Yorum
  • yusuf / 14 Ekim 2012 16:40

    arkadaşlar niye söylediydi söylemdiydiyi tartışıyoruz lütfen yanı irana lanet okunmasını istemesi gayet dogal bir olay ve takdire şayan bir durum olmalıdır.
    allah kısmet ederse haftaya bu gün bende allahın evinde olacağım ve esdede ve onun destekçisi katil iranlı mollara lanetlerin en büyügünü istiyeceğim yüce rabbimden inşaallah allah kabul eder amin

    Yanıtla (0) (0)
  • a.hakim / 14 Ekim 2012 16:27

    bazı yorumculara hayret ediyorum
    siz nasıl esed katilini ve eli kanlı iranlı molllar "ki bu mollalar suriyede yaşanan her tecavuz ve cinayetin sorumlusudurlar" ile bunlara karşı cihad eden muslumanları ve onların destekçilerini bir seviyede tutuyorsunuz. siz burada yazdırdıgınız yazdırabildiğiniz yorumu başarabiliyorsan vel fecr de bir yazdırabilinde ondan sonra konuşun aslanlarım haksözde aleyhte yorum yazmak kolay sıkıysa şabbiha ların ve eli kanllı katil mollalardan nemalananların sitelerinde karşı görüş yazdırında görelim. haksöz yetkililerine şebbiha yanlıları esedten nemalanan ve eli kanli mollaların sözcülerin yazılarını düşünce özgürlüğü olarak yayınlamayınız lütfen. bu katiller sürüsü ve destekçileri insanlıktan çıktıkları için onların degerlemeye alınacak bir düşünceleri yok allah rizası için iki farklı düşünce olarak algılamayınız olayı ve lütfen yayınlamayınız bunların düşüncelerini bir aykırı yorum görürseniz onların sitelerinde hak veririm sizlere. bunlarda referans kuran ve sünnet degildir bunlarda referans katil esad, tecavüzcü şabbiha ve eli kanlı molaların kirli çıkarlarıdır. beslemeler akşama kadar müslümanları ve onların önde gelenlerini nemalanmakla suçlamaları onların nereden nemalandıklarını örtmez bunu çok iyi bilsinler

    Yanıtla (0) (0)
  • mezinani / 20 Mayıs 2012 01:12

    kardeşler işimiz gücümüz kalmadı.bütün zalimleri kovduk sıra geldi içimizde dönmeye orayı temizlemeye! subhanallah...bütün islam beldeleri işgal altında şu iki müslüman grubun birbirini suçlamalarına bakın.yazıktır günahtır.nedir sizden çektiği müslüman gençlerin ne velfecr ne de haksöz!ikinizde suçlusunuz!

    ya hayrı konuşun yada bi zahmet susun.

    Allahım müslümanların tümünü sevmeyi şiisiyle sünnisiyle kabede ve mescidi aksamızda namaz kılmayı nasip et.bu oyundur.ve hemde tehlikeli oyundur.lütfen ellerinzi kardeşlerinizin etinden çekin.ve herkes tevbe etsin.yalancı iftiracı demek ne kadarda basitleşmş.bir islam alimine natocu demek ne kadar basitleşmiş.

    rahmetli imam humeyni türkiye müslümanları için ne de güzel söylemiş.

    türkiyede körler şaşıların arkasında.

    Yanıtla (0) (0)
  • Yavuz Selim / 19 Mayıs 2012 19:49

    Bir müslümana , hem de sevilen ve sayılan bir müslüman alime atılan çirkin bir iftiranın gerçek yüzünü deşifre edip, gerçeği ortaya çıkardığı için Haksözhaber'e teşekkür ederim. ALLAH (subhanehu ve teala) bu sitenin yöneticilerinden razı olsun.

    Yanıtla (0) (0)
  • Misafir / 19 Mayıs 2012 18:11

    ''vahdet'' rumuzuyla fitnecilik yapan şahsa;

    Dünyaca meşhur bir alim olan Üstad Şeyh Karadavi'nin işi gücü yok da, Türkiye'deki İran-Şii lobisinin önde gelen sitelerinden olan velfecr.com'u takip edecek ve bu sitede kendisine atılan iftiraları teker teker ekrana çıkıp veya yazılı açıklama yapıp yalanlayacak mı?

    O iddianın daha doğrusu iftiranın Türkiye'de yayılması üzerine Türkiye'den bazı vicdanlı kişiler, (Haksözhaber yöneticileri) Şeyh Kardavi'yi aramışlar ve bu işin aslını sormuşlar. Şeyh Kardavi de iddianın asılsız olduğunu ve bir iftira olduğunu Haksözhaber'in yöneticilerine söylemiş. Haksozhaber de işin aslını bu haberi yayınlayarak kamuoyuna duyurmuş. E bunda ne var? Daha ne istiyorsunuz?

    Yani iftirayı atanları suçlamıyorsunuz da , bu iftranın asılsız olduğunu öğrenip insanlara duyurarak fitnenin önüne geçen Haksoz-Haber'e saldırıyorsunuz. Sizin hiç mi adaletiniz yok? Mehzepçilik ve İran'a olan aşkınız bu kadar mı gözünü kararttı?

    Ayrıca Şeyh Karadavi'nin böyle bir iftiradan, belki de Haksoz haber yöneticilerinin kendisini aramasıyla haberi olmuştur.

    Yanıtla (0) (0)
  • CEVDET KARAMAN / 19 Mayıs 2012 14:46

    Bilindiği nebevi sünnette sorumluluklar merkezden muhite doğrudur. Peygamberin önce ailesinden son aşiretinde ve meskun bulunduğu şehirden tebliğe başlaması dikkate alınması gereken bir husustur.Adına ne derseniz deyin inanın bu tavrınızla biz müslümanları üzüyorsunuz.Sözüm iki tarafadır.Yanlış yapıyorsunuz.Kardeşlik bu değildir.İçinde olmadığınız hakikatini bilmediğiniz bir husuta birbiriniz çekiştiryorsunuz.Gıybet kin ve hasedin haram olduğunu bile bile bizleri birbirimimize düşürüyorsunuz.Aslında hiç birimiz masum değiliz.Yarın yüz yüze bakacağız ve bakacaksınız sevgi ve düşmanlıkta ölçüyü iyi ayarlamak lazım.Bu günkü dost yarın düşmanın olabilir.İran husunda yaşanan hayal kırıklıkları belki de ölçüsüz olmanın bir sonucudur.Unutmamak lazım ki hem sevgi hem de nefretin aşırısı insanı helak edebilir.Hem kendinize hem de camianıza mensub insanlara yazık ediyorsunuz.Müslümanları demoralize edip bunalıma sürükleme hakkınız yoktur.Sonuçta ortadoğda kurulan bir kurtlar sofrası var.Ve bütün aç kurtlar bu sofraya dadanmış bulunmaktadırlar.Kurtların saldırısını akim bırakmak feraset işidir.Her kim ki müslümanalar arasındaki husumeti körüklüyorsa önce kendine sonra da müslümanlara zülmediyor demektir.Yanılıyor olabilirim ama artık islama düşmanlarının ülkelerimizi işgaline gerek yok.Çünkü biz zaten birbirimizi yemekle meşgulüz.Bazen bir şii camisine dadanmış gözleri kan bürümüş bir intihar eylemi bir bakıyoruz yığınla insan yok yere öldürülmüş.bazen bir şiinin mezhep taasubuyla yaptığı zülümler.Yazık yazık.Ben şahsen bir bunalımdayım.Bizi bu duruma düşürme hakkınız yok.Bazen Ebuzer gibi başımı alıp çöle düşesim geliyor .Sözün para etmediği yerde belki de suskunluğu tercih etmek lazım.Allahım genelde bütün insanları özelde müslümanaları elimizden ve dilimizden emin.Yalvarıyoruz sana ya rab kalbimiz de müslümanlara karşı kin birakma.Bizi ve tüm müslümanları ıslah et.Kalplerimizi kaynaştır.Aramızı bozan bu kardeşlerimize de insaf ve feraset ver.

    Yanıtla (0) (0)
  • Huseyncan / 19 Mayıs 2012 14:00

    Hukukun en temel özelliği iddiayı ortaya atanın ispatı gerekliliğidir.
    Bütün hukuk ve ahlak kriterlerinin çiğnendiği süreci ibretle takip ediyoruz.
    Site editöründen ricada bulunayım bu tip size güvenmediğini beyan eden yorumları ciddiye alıp yayınlamayın diyeceğim ama zihinlerin deşifresinde iyi oluyor.
    Ama asıl önemli olan, müstear isimli yaygaracıların ya da münferit kişilerin ya da holigan sitelerin yorumları değil, Abna gibi İran resmi haber ajansının olaydaki rolü işi bitirmiştir.

    Yanıtla (0) (0)
  • Ensar Brindar / 19 Mayıs 2012 13:38

    ''Karadavi'nin yalanlamasının ses ya da görüntü kaydını arayanların önce Karadavi'ye atfedilen ifadelerin görüntü ya da ses kaydını aramaları gerekmektedir. İddia sahibi iddiasını kanıtlamakla mükelleftir. Şayet birileri Karadavi'ye o ifadeleri söylediğini iddia ediyorsa onlar bu iddialarını kanıtlamakla mükelleftirler. Yoksa Karadavi gibi dünyaca ünlü bir âlimin dünyanın herhangi bir yerinde üretilen her iddiaya cevap yetiştirmesi ve her iddia konusunda kendisini aklamaya çalışması gerekmemektedir. Bu aklen de naklen de muhaldir.''

    İnananların yüzakı hakkın güçlü sesi Haksöz'e teşekkürler

    Yanıtla (0) (0)
  • SİTE EDİTÖRÜ / 19 Mayıs 2012 13:06

    Karadavi haberimiz üzerine kimi yorumcuların Haksöz-Haber'e güvenilirlik testi uygulamaya çalışmaları takdire şayan bir hassasiyettir. Ancak bu hassasiyetin Dünya Müslümanlarının ekserisi tarafından güvenilir bir âlim hakkında üretilen "Yalan ve İftira" kampanyası hakkında da gösterilmesi gerekirdi.

    İran eksenli yürütülen bu karalama kampanyasına dayanak gösterilen Arapça metnin cümle kurulumlarının Arap mantığıyla değil Arap olmayan bir zihnin mantığıyla Acem zihniyle yazıldığı da açıktır. Metindeki ifadeler Arapça metnin başka bir dilden çevrildiğini de göstermektedir.

    Yukarıdaki haber metnimizde de kanıtladığımız üzere Karadavi'ye atfedilen söz konusu ifadeler asla Karadavi'den sâdır olmamıştır. İddia edilen rivayetlerin hiçbiri ona dayanmamaktadır.

    HANGİ SES KAYDI GEREKLİ?

    İkinci sorun bizim Üstad Karadavi ile görüşmemizin sorgulanmasıdır. Bu da temel bir mantık hatasıdır. Karadavi'nin yalanlamasının ses ya da görüntü kaydını arayanların önce Karadavi'ye atfedilen ifadelerin görüntü ya da ses kaydını aramaları gerekmektedir. İddia sahibi iddiasını kanıtlamakla mükelleftir. Şayet birileri Karadavi'ye o ifadeleri söylediğini iddia ediyorsa onlar bu iddialarını kanıtlamakla mükelleftirler. Yoksa Karadavi gibi dünyaca ünlü bir âlimin dünyanın herhangi bir yerinde üretilen her iddiaya cevap yetiştirmesi ve her iddia konusunda kendisini aklamaya çalışması gerekmemektedir. Bu aklen de naklen de muhaldir.

    KARADAVİ İLE GÖRÜŞMEMİZİN DETAYLARI

    Biz Haksöz-Haber olarak kendisine ulaştık. Bir Müslüman olarak sorumluluğumuzu yerine getirip bizzat kendisine sorduk. O da bize bu iddiaları kesin bir dille yalanladı. Ardından bu iddiaların geniş çapta yayın yapan bir kaynaktan mı yapıldığını sordu. Biz de yurt çapında yayın yapan bir gazete ya da TV değil bir grubun web sitesinde yayınlandığını söyledik. Kendisi de prensip olarak el-Arabiya gibi geniş çapta etki yapan yayın organlarında yer alırsa resmi açıklama yaptığını irili ufaklı her söylenti ve iftiraya cevap verecek zamanı olmadığını ancak şahsen sorduğumuz için böyle bir ifadeyi hiçbir zaman ve hiçbir yerde serdetmediğini söyledi. Hatta kendisi “Benim böyle laflar edebileceğimi nasıl düşünebilirsiniz?!” diyerek bize tepki dahi gösterdi. Biz de kendisine sadece bu haberle kuşkuya düşebileceklerin kuşkularını gidermek için bu soruyu sorduğumuzu ifade ettik.


    İFTİRA MÜSLÜMANIN AHLAKI DEĞİLDİR!

    İddia edenler iddialarını bizzat Karadavi'den doğrulatamadıkları sürece bu iddia iftira hükmündedir. Doğrulanamamış bir iftirayı Türkçe ve İngilizceye ve onun yayılmasında ısrar etmek ve hatta bu asılsız iddialar üzerinden makaleler kaleme alıp başka Müslümanlara da hakaret etmek tek kelimeyle “ahlaki” bir problemdir.

    Her gün Suriyeli bebeklerin boğazları sistematik olarak kesilirken bu vahşete rağmen çıkarları uğruna Firavunu destekleyenlere laf yetiştirmek beyhudedir. Çünkü onlar bırakınız İslami hukuku fıtri vicdanlarını yitirmişlerdir.

    KARADAVİ’NİN İLETİŞİM BİLGİLERİ

    Tüm bunlara rağmen halen Karadavi hakkındaki iddia sahiplerinin değil de iddianın mesnetsiz olduğunu gösterenlere güvenmeyenler varsa kendileri Üstad Karadavi'ye ulaşıp bu durumu sorabilirler. En azından Karadavi'nin ofisine www.qaradawi.net sitesinden feedback@qaradawi.net mail adresinden ve 009744364183 telefonundan ulaşabilirler...

    HAKSÖZ-HABER

    Yanıtla (0) (0)
  • abdullah islamoğlu / 19 Mayıs 2012 11:37

    iranın filistine desteği tamamen çıkarlara dayalı bir destektir. şiilik ihraç etmek için filistine destek olmaktan daha karlı bir iş var mı? yoksa iranın filistin davası diye bir dava olamaz. onun amacı şiiliği nasıl yayarım. nasıl ihraç ederim. tüm dünyayı nasıl şii yaparım.
    karadavi ise filistin için her şeyini feda eden bir mücahit alimdir. bedel de ödemiştir. ödemektedir
    adı islam cumhuriyeti olan ama gerçekte şii cumhuriyet olan iran'ın karadaviyi karalaması çok normaldir. çünkü karadavi ümmeti şii yapmak isteyen iran denilen devletin önünde en büyük engellerden biridir. müslüman alimler birliği adlı karadavinin başkanı olduğu kuruluşa şii din adamlarını da davet etti. onlarla anlaştı. şiilik ihraç etmeyin. insanları şii yapmayın diye. ama şiiler durmadılar. bir taraftan lübnan, bir taraftan yemen, bir taraftan mısır, bir taraftan fas olmak üzere bütün islam ülkelerine şiiliği yaymaya çalıştılar. bunun karşısında duran herkesi de ya karalayarak ye öldürerek bertaraf etmek istediler. karadaviye yapılan karalamalar güneşe balçık sıvamaya benzer.
    iran denilen şii devlet önce suriyede yaptığı katliamların hesabını versin. laikperest baas rejimine hangi insani ve ahlaki duygularla destek oldu ise onun hesabını versin.

    Yanıtla (0) (0)
  • romm / 19 Mayıs 2012 11:13

    Bismillah

    Ne güzel söylemiş söyleyen, "Hakkı Tanı ehlinide Tanırsın" diye. Gel gör ki hak kişilere göre değerlendirilir olmuş günümüzde. Kardavi bilmediğimiz biri değil, "Kişi Dilinin Arkasında Gizlidir" sözü buna en büyük delil. Tunus, Mısır ve Libya'daki ayaklamalarda halkı cihada davet eden kardavi, söz konusu mazlum Bahreyn olunca tek kelime etme gereği görmemektedir. Mezheb taasubu kardavinin gözlerini kör etmiş, öfkesi hakkı görme yolunda önüne kalın duvarlar örmüştür.
    Ve bir sözümde size "Haksöz" sitesi, şimdi bende desemki; az önce kardavi ile telefonda konuştum ve kesinlikle haksöz'den kimse ile hiçbir şekilde konuşmadım şeklinde bir beyanda bulundu. Yani madem birilerine reddiye niteliğinde cevap vereceksiniz deliliniz nerede? Doğru söylediğinizi kim nereden bilebilir? Az önce Kardavi ile telefonda konuştuk ve böyle bir şey söylemediğini söyledi cğmlesine kendiniz inanıyormusunuz acaba? ben şahsen inanmıyorum, haber arap sitelerinde çarşaf çarşaf verildi. Böyle bir betanı olsa arap basını sizden önce ona ulaşır ve konuşulanları ses kaydı yada video dan verirlerdi. Sonuçta her iddia delil ister ve ne yazık ki sizin deliliniz zayıf, şahit ve müsnet bakımındadan çok şüphelidir.

    Wesselam...

    Yanıtla (0) (0)
  • haksöz / 19 Mayıs 2012 10:45

    İki taraf da çağrımdır lütfen insaf ve kardeşlik hukukunu gözetin.Müslümanların enerjisini heder ediyorsunuz.Yazık.Tamam zalimlerin hepsini kınamay evet.Esadı savunmak ne kadar saçmalıksa natoyu veya diğer işgalcileri savunmak da o kadar saçmalıktır.Kardavi kendisi de sitesinde bu husuta cevap verebilir.Bilgi çağında yaşıyoruz.Ama insanlkık tarihinde belki de bilginin en çok kirletildiği çağda yazık yazık yazık ve duruşuından dolayı rıdavan abiye teşekkürler.

    Yanıtla (0) (0)
  • murat tuzcu / 19 Mayıs 2012 09:14

    selamun aleykum

    vakıanın kendisi, durumun vahameti tarafların tarafgirliklerinin arkasında mı kalıyor?
    acının ve kimsesizliğin bağrında ızdırab duyan mazlumların çığlıklarına, stratejik çıkarlar uğruna kör ve sağır kalmak hangi vicdanın işi olabilir?
    islami bir rejim, maslahat gereği zalim ve katil bir diktatörlüğe nasıl kol ve kanat gerer?
    bunların cevabını bir takım tevillerle verebilirsiniz, lakin vicdanın sesini tevillerle ördüğünüz duvarlar kısabilir mi?
    aylardır takip edip durduruğumuz bir vahşetin pençesindeyiz hepimiz.
    her hangi bir stratejik çıkarın peşinden gitmek vicdanlarımıza onarılmaz yaralar bahşediyor.
    yaralarımızla gerçekliğimizi inşa ediyoruz.
    suriye muhalefeti içersinde "acaba"ya muhatap olacak insanlar olabilir?
    her oluşumun içersinde "acaba"ya muhatap olanlar yok mudur?
    islam devriminden sonra iran'a baktığımızda birilerinin ne kadar da "acaba"ları oldu?
    lakin bu "acaba"lar islam devrimine ve kadrolarına leke olmadı.
    şimdi ne oluyor da suriye muhalefeti toptan şeytanlaştırılmak isteniyor?
    hataları yok mudur, elbette var.
    ama bunlar "dönülmez akşamın ufkundayız"a çıkar mı?
    bir hareketi, bir muhalefeti toptan süpürüp çope atmak doğru mudur?
    üstelik bu hareket mensupları yaklaşık yarım asırdır bir diktatörlüğün pençesinde kıvranırken.
    hangi stratejik hesap çocukların öldürülmesine, kadınların kirletilmesine, masumların katledilmesine sebebiyet veriyorsa, o hesabın sahipleri de allah'ın adaleti önünde hesap verecek duruma gelmiş olurlar.
    "suriye rejimi değişirse direniş darbe yemiş olur ve bölgeye emperyalistler ve siyonistler hakim olur" anlayışı savunuluyor.
    nasıl yani?
    ümmetin geleceği, onuru, mukavemeti zalim bir diktatörün elinde mi?
    "urvetül vuska"nın adresi mi değişti?
    Nuri Pakdil, “Daima terazinin ibresi vicdandır.
    Artık, vicdan dışında hiçbir şey namusluluğu açıklayamaz: kazanımlarımızı tartsak tartsak bu terazide tartabiliriz ancak.
    Yeniden oluşturup yapılandırmak: eğer yoksa: vicdanımız. Önümüze konan bu gerçekdışılığın dışına çıkabilmek başka türlü mümkün mü" diyor Klas Duruş'ta.
    evet münkü

    Yanıtla (0) (0)
  • ali / 19 Mayıs 2012 01:40

    Yoruldum şu Suriye atışmalarını okumaktan. Hepte merak eder okurum. Çekiyor işte. nefis midir ne? Şimdiye kadar kim kimi kazandı? Kazanmak bir yana, ne kadar birbirinizden uzaklaştığınıza bir bakın. Sahi, yüz yüze geldiğinizde nasıl bakışacağınızı merak ediyorum. Yoksa birbirinizi müslüman görmüyor musunuz? Madem müslümansınız bu kadar ağır suçlamalar caiz mi? Tamam, farklı düşünüyorsunuz Suriye ile ilgili. Düşüncelerinizle başbaşa kalın. Varsa paylaşımınız şöyle herkes önünde değil de, yan yana geldiğinizde dertleşirsiniz. Farklı düşünenler varsa, öyle düşünmeye devam etsin. Kaybederse etsin, sen onu kurtaramadıktan sonra. Belli bir zman sonra her şey daha netleşecek ve herkes aydınlanmış olacak. Tefsiri, en iyi müfessir olan zamana bırakıp işimize bakalım. İçerdeki, ülkendeki işe... Bak, en sorumlu olduğun ülkende neler oluyor? Bunun için ne yaptın? Suriye hakkında fikirlerin olsun, ama dayatma. Tali kalsın. Çok şey yapmak istiyorsan en yakınına yap. Tıpkı O Resul (as) gibi. Yoksa kıymetini düşürürsün, günaha bile girersin bir müslümanı üzdüğün için. Bir hiç yere. Değmez. Haydi tüm mümin kardeşlerim. Bu günden tezi yok, bırakalım şu Suriye tartışmalarını. Gerekirse fikrini söyle. Ama kimseye hakaret etmeden, rencide etmeden. küçük düşürmeden. İnat da etmeden. Olur yanılgılar. Olmaz mı? Satranç oyunu gibi oyunlar var ortada. Ben şahsen Suriye konusunda kaç kere fikir değiştirdim. Son geldiğim nokta şimdilik bana kalsın. Fitneye karşı binilemeyen yeni doğmuş deve yavrusu gibi olmak istiyorum. Kimse bana binemesin. Vesselam.

    Yanıtla (0) (0)
  • Kara murat'tan / 18 Mayıs 2012 22:58

    Ben Haksöz'ün açıklamasını okudum. Bir iki mesele kafamı kurcaladı: 1 - Karadavi'nin işlerini takip eden bir ofisi varken niçin bu ofis bir açıklama yapmıyor da Haksöz DOĞRUDAN KARADAVİ'NİN KENDİSİNE ulaşarak haberi tekzip ettiriyor. 2 - Haksöz Karadavi hakkında Velfecr'de yayımlanan haberi mi tekzip ettirmiştir yoksa Velfecr'in kaynak olarak gösterdiği sitelerdeki haberleri mi? Zira Karadavinin Türkçe bilmediğini ve Velfecr'deki haberi okuyup anlamasının mümkün olmadığını zannediyorum. 3 - Haksöz bu telefon görüşmesini kaydetmiş midir? Yoksa böyle bir görüşmenin bizzat kendisi teyide muhtaç hale gelecektir. 4 - Haksöz kendisini nerede konumlandırmaktadır?

    Yanıtla (0) (0)
  • abdullah kuloglu / 18 Mayıs 2012 22:46

    s.a
    Bir iki mesele kafamı kurcaladı: 1 - Karadavi'nin işlerini takip eden bir ofisi varken niçin bu ofis bir açıklama yapmıyor da Haksöz DOĞRUDAN KARADAVİ'NİN KENDİSİNE ulaşarak haberi tekzip ettiriyor. 2 - Haksöz Karadavi hakkında Velfecr'de yayımlanan haberi mi tekzip ettirmiştir yoksa Velfecr'in kaynak olarak gösterdiği sitelerdeki haberleri mi? Zira Karadavinin Türkçe bilmediğini ve Velfecr'deki haberi okuyup anlamasının mümkün olmadığını zannediyorum. 3 - Haksöz bu telefon görüşmesini kaydetmiş midir? Yoksa böyle bir görüşmenin bizzat kendisi teyide muhtaç hale gelecektir. 4 - Haksöz kendisini nerede konumlandırmaktadır?

    Yanıtla (0) (0)
  • Ahmet / 18 Mayıs 2012 21:47

    Sevgili editör kardeşim, kemal karoğlu beyin,kardaviyle kim nasıl görüştü sorusuna cevabınız;telefonda biz görüştük,ithamda bulunanlarda rahat görüşebilir şeklinde ifade edilmiş. Lütfen,hangi ülkede saat kaçta hangi gün ve kim görüştü belirtin. Herkesin de çok rahat görüşebileceğini yazmışsınız,bunun yolunuda açıklarsanız seviniriz. Bir başka dikkat çeken husus,bu yazının altına koyduğunuz resimlerle hangi mesajı vermek istediniz ? Selam, gizlide ve açıkta hakka tabi olanlara, kardeşlik hukukunu öne almayı ibadet bilenlere.

    Yanıtla (0) (0)
  • vahdet / 18 Mayıs 2012 21:19

    Bence haberin yalanlanması çok komik. günlerdir dünya medyasında dolanan bu haberin bir telefonla yalanlanamayacağını herkes çok iyi bilir. Tabi ben kimseyi karalamak istemiyorum. Bu işin yolu Kardavi'nin resmi bir yazıyla bu iddiaları yalanlamasıdır. Ümit ederim de yalanlar. Telefonun, emailin vb. şeylerin hiç bir anlamı yoktur. Kardavi tanınmış bir insan ve resmi olarak nasıl yalanlaması gerektiğini bilir. Telefonla ona ulaşabilen arkadaşlardın ricam bir daha telefon edip lütfen bu haberi resmi olarak yalanlayın demesidir.

    Yanıtla (0) (0)
  • Nadir / 18 Mayıs 2012 20:30

    Arkadaşlar,ne oluyoruz? Değişik yorumlar karşılıklı ithamlarla günaha giriyoruz. Haksöz güvenilir bir mektebdir. Üstad Şeyh Yusuf El- Karadavi ile telofonda kim ne zaman görüştüyse açıklasın. Ayrıca sanırım illeki konuşma kayda alınmıştır onuda sesli ve tercümesinide yazılı yayınlayın. Hiç kimse zan altında kalmasın. Karşılıklı helalleşerekde suhulet tercih edilsin.Fiemanillah.

    Yanıtla (0) (0)
  • Fikri / 18 Mayıs 2012 16:32

    Kanım donuyor, tüylerim diken diken oluyor. Emperyslizm ile mücadele adına Baas rejimini destekleyenler Türkiyede aynı sebeplerle Ulusalcıları/kemalistleri desteklemezler mi? zaten şu an onlarla aynı söylemde ve neredeyse aynı eylemlerde bulunuyorlar. Allah'ım sen bu merhametsiz mezhepçilerden ve halkına yabancılaşmış insanlardan bizi koru. Hele de buna körükörüne inanmış, din adına bunu yapacak kimseler Aman Allah'ım...

    Yanıtla (0) (0)
  • Yavuz Selim / 18 Mayıs 2012 16:22

    Muhammed Yetkin,

    İsrail, müslümanların Suriye yönetimini ele geçirmesinden korkuyor. Senin gibiler de İran rejiminin ulusal çıkarlarını savunayım derken, istemeden de olsa İsrail'in taşeronluğunu yapıyorlar.

    İsrail Golan Tepelerini kendisine peşkeş çeken ve İsrail işgali altındaki Golan tepeleri için İsrail'e karşı savaşmak yerine, İsrail'e senelerdir bir tek kurşun atmayıp, mazlum ve müslüman Suriye halkına ise bombalar yağdıran İslam düşmanı Nusayri-Baas rejiminden ve Beşşar Esed kafirinden oldukça memnun.

    İsrail kendi şehirlerini bile kontrol edemeyen güçsüz , azınlık ve İslam düşmanı Nusayri-Baas rejimini mi tercih eder , yoksa halkının çoğunluğun desteğini arkasına almış güçlü ve özgür İslami Suriye rejimini mi tercih eder?

    Tabi ki İsrail ilkini yani güçsüz Baas rejimini tercih eder. Türkiye'deki İran lobisi de Baas progopandası yaparak ve Beşşar Esed'e destek vererek İsrail'in ekmeğine yağ sürüyor!

    Yanıtla (0) (0)
  • Huseyncan / 18 Mayıs 2012 16:17

    Sevgili Muhammed Yetkin kardeşim.
    Suriye'ye defalarca gittim, orada akrabalarım da var, buradan anlıyorum ki sen Suriye'yi ya hiç bilmiyorsun, ya da biliyorsan seninle hiç konuşmama gerek yok.
    Orada mücadele eden guruplar içerisinde o akrabalarımda var. Muhaliflerin kimler olduğunu çok iyi biliyor gibi konuşuyorsun. Tudeh mi? Musaddık yanlıları mı? Şeriat Medari mi? Ben-i Sadr mı? Muttahari mi? burada pek saymayacağım ama dilin döndüğünce bir şeyler anlatmak istiyorsan biraz sosyoloji oku, biraz Suriye ve diğer ülkelerin halklarının yanına git, halkları tanı. Bunları yapıyor ama hala görmüyorsan sana söyleyecek lafım yoktur.
    Hakkın hukuku olması için insanda önce vicdan, merhamet olmalı mazlum halkları Beşar gibilerin eline bırakmamalı.
    Bütün mazlum halklar Allah'a emanet.

    Yanıtla (0) (0)
  • Yalnızağaç / 18 Mayıs 2012 15:44

    Han bir söz var; "Katranı kaynatsanda olmaz ki şeker, Adam olmayan 'adam' soyuna çeker!" diye...

    Demem şu, elbette hemen her insan yaşadığı süre içerisinde 'doğru yapıyorum, yapacağım' diyerek te yanlış yapabilir. Ama bu yanlıştan dönmesini bilmeliidir de aynı zamanda...

    Ama bakıyoruz ki, 'adam' vahiy, tevhid, adalet, hak, hukuk ve insafın bulunduğu bir dinin mensubu değil de sonradan insan aklı tarafından kotarılmış laylamlom bir din ve laylaylom bir ideoloji mensubu gibi en değerli k.riterleri görmeyip es geçip iftirayı bir yol ve yöntem olarak kullanabiliyor!

    Dini geçtik(!) bir mezhebe, meşrebe, kültürel vahaya, hinterlanda ve bunların hülasası olarak da bir siyasaya ve devlet anlayışına sahip olma adına ahiret karartılabilir mi? Eğer karartılabilir ise müttakiler için var olacak sonuçtan size ne kalacak?

    Rabbim, sen topyekun hepimizi din sahibi, adalet sahibi kıl, ama mezhepçi kılma, bizleri bağışla ki, ateşten korunabilelim...

    Yanıtla (0) (0)
  • Muhammed Yetkin / 18 Mayıs 2012 14:15

    Ey Huseyncan'em...

    Suriye konusunda muhaliflerin çelişkili tavırları ortadayken ve yaşanan krizde kimin hangi cepheye hizmet ettiği aşikarken "çözüm virajı" söylemimizin neyi ifade ettiği ve "barışçıl eylemler" söylemini aslında kimlerin dile getirdiğini tekrar düşünmenizi istirham ediyorum...

    Diğer ithamlarınıza gelince; bizler "devrim" çabasının kendisine değil bizzat kimler tarafından ortaya konulduğuna getirildiğine bakarak belli yargılara varıyoruz ve dilimiz döndüğünce anlatmaya gayret ediyoruz.

    Allah rızası için Siyonistlerin bölgesel stratejilerine bir göz atın! Gerek Sudan'da, gerek Tunus'ta, gerek Libya'da, gerek Çad'da, gerek Somali'de, gerek Suriye'de, gerek Türkiye'de ve İran'da ne gibi emeller peşinde olduklarına en azından göz aşinalığınız olsun.

    Sonra Suriye'de silahlı mücadele veren grupları göz önüne getirin; yaptıkları eylemleri ve ne zamandan beri düzenlediklerini... Sonra dünyadaki medya organlarının bunları ne zaman servis etmeye başladıklarını... Hangi geri duruşun ve hangi ileri çıkışın neye hizmet ettiğini bir anlamaya çalışın...

    Bunları oturduğunuz yerden yapmanıza da gerek yok.. Bölge ülkelere tarafsız bir ziyaret gerçekleştirerek bütün bu söylediklerimizin ne anlama geldiğine dair ciddi veriler elde edebilirsiniz...

    Rıdvan Kaya'nın dediği "bunlarla uğraşmaya değmez" minvalindeki sözü şu şekilde tekrarlamış olalım ki bu konudaki tenkidimiz de anlaşılmış olsun: Düşmanın namlusu üzerimizde ve uyguladığı siyaset ortadayken, birbirimizle uğraşmaya gerek yok!
    Allah'a emanet olun...

    Yanıtla (0) (0)
  • Huseyncan / 18 Mayıs 2012 12:56

    Sevgili Muhammed Yatkin kardeşim.

    "İhitmaller, yapmamış olsa bile,..."

    üzerinden yargılara varmak, kişinin hukuk anlayışının ne olduğunu gösterir.

    "Çözüm virajı ve barışçıl eylemler" Bu sözler de İran İnkılabının ve Hizbullahi direnişin inkarı reformist politikaların onayı anlamına gelir.

    Bence siz gidip İrandaki reformistlere katılın, işkence görmezseniz bu söylemlerininize devam edin. Ya da İsrail ile mücadelenizxde aynı metodu takip edin işkence olmazsa bile yıllarca tek hücreli odanızda reformlarınıza devam edersiniz. Üçüncü bir ihtimal daha var ama yok sayılır, barışçıl eylemlerinizi despotizmin bitmesi için Şam'da bir meydanda yapın, hala sağsanız ya da sizden haber alabilirsek reformların ne alemde olduğunu anlatırsınız.

    Yanıtla (0) (0)
  • Muhsin Toptan / 18 Mayıs 2012 12:26

    ... bu tür haberler yapmalarında yadırganacak bir durum yok. Aksine tutarlı olmak bunu gerektirir. Bunun yanında "tamam zalim, diktatör, baas'çı ama onunla yapılan bir anlaşma var ve anlaşmalara sadık kalmak dinimizin gereği" demek suretiyle Esed'e olan işbirliğini haklı göstermeye çalıştıktan sonra Nato'yla anlaşması olan Türkiye'ye "niye Nato'yla işbirliği yapıyorsunuz" diyerek kızmak bu sefer ciddi bir tutarsızlık oluşturuyor. Yani "benim zalimim iyi başkasının zalimi kötü" demek çok gayri ciidi bir durum teşkil ediyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • ali doğan / 18 Mayıs 2012 12:02

    Esed aşkı insanlara neler yaptırıyor. Allah sizleri ahirette Esedle birlikte haşretsin...

    Yanıtla (0) (0)
  • mehmet kurt / 18 Mayıs 2012 11:59

    Kahrolsun NATO, kahrolsun Esed. Zalim Esed'e karşı çıkınca nasıl natocu oluyoruz hala anlamadım. Birileri kendini fazla zeki zannediyor...

    Yanıtla (0) (0)
  • Semih Ülker / 18 Mayıs 2012 11:36

    Velfecr ilgili haber konusunda bir tekzib yayınlamış.Ama bazı soru işaretleriyle.Haksözün yayınladığı bir haberden bahsediyor .Arabanın arkasında sürüklenen bir rejim yanlısının muhalıf olarak gösterildiği konusunda.Ben habere sahıt olmadım dolayısla doğruluk derecesini bilmiyorum .Ama eğer doğru ise Haksöz ün de bir özeleştri ihtiyacı var.Tarafgirlik değik hakkı savunmak adına yola çıkmalıyız.Ve ben kendı adıma takip ettiğim ve birçok haberini kaynak edindiğim bir sitenin daha dikkatli olmasını istemek durumundayım.Müslüman bir kardeşiniz olarak ben sizin haberlerinize güvenmek istiyorum ve bu konuda daha dikkatli olup dezenformasyon yapanların durumuna düşmemeniz gerektiğini belirtmek istiyorum.Allah sizden razı olsun.

    Yanıtla (0) (0)
  • Ensar / 18 Mayıs 2012 11:34

    Öncelikle kardeşler teessüf ediyorum. Sizler samimi niyet ve çabalarınızla müslümanların doğru bilgilere ulaşmasını istiyorsunuz. Bu doğrultuda sağda solda çıkan uydurma, karalama ve belli niyetlere hizmet amaçlı yayınlara da cevap vermeye çalışıyorsunuz. Allah razı olsun. Yalnız Karadavi haberi örneğini vererek söylüyorum, Türkiye'de müslümanlar birilerinin uydurma haberlerine zaten inanmıyor ki. Emin olun insanlar o siteleri takip dahi etmiyor. Suriye olayı kimin nerede durduğunu çok güzel bir şekilde ortaya çıkardı. Şöyle bir bakın, gerçekten birilerinin İslami camiada itibarları kalmış mı? Sizleri tanıyoruz, Allah rızası için bütün müslümanlara adil yaklaşmaya çalışıyorsunuz, hatta onun için bugün Esed taraftarlığı yapan, Suriye halkının direnişini karalayan kişileri de sizler yıllarca korumaya çalıştınız. Belki bu da sizin geçmişe yönelik bir hatanız.
    Türkiyeli Müslümanlar belki üzerlerine düşeni çok fazla yerine getirmiyor olabilir ama hadiselere sadece bir mezhep ve bir devletin gözünden bakanlara da asla itibar etmiyor. Dikkat edin zaten çok marjinal oldukları görülecektir. Onun için kardeşler onları boş verin. Biz Haksozhaber'de başka haberler, yazılar görmek istiyoruz.

    Yanıtla (0) (0)
  • Rıdvan Kaya / 18 Mayıs 2012 11:29

    Bir Müslümana atılan iftiranın ortaya çıkarılması için çaba göstermek hepimizin sorumluluğudur. Bu anlamıyla haberi yapan kardeşlerin çabasını takdir ediyorum.

    Mamafih çok temel bir yanlış, daha doğrusu beyhude bir çaba içersinde emek ve zaman kaybettiğimizi düşünüyorum. Anılan haber ya da buna benzer başka haberleri yapan, yayan ve bunlar üzerinden kamuoyu oluşturmaya çalışan çevreleri ciddiye almak, muhatap kabul etmek, sözlerinin yalan olduğunu ispata çabalamak bu saatten sonra kusura bakmayın ama boş ve hiçbir anlam ifade etmeyen işler cümlesindendir.

    Lütfen enerjimizi, gayretimizi daha hayırlı ve anlamlı alanlara teksif edelim! Bir halkın zulüm altında tutulmasına, topyekün katledilmesine göz yumanların, hatta pasif olmaktan da öteye geçip sözleriyle, uğraşlarıyla destek olanların, katillere arka çıkanların şu veya bu sözlerininn yalan olup olmadığı gibi gerçekten tali meselelerle uğraşmayalım, detaylara takılmayalım!

    Yanıtla (0) (0)
  • kemal karoğlu / 18 Mayıs 2012 11:14

    size inanmayanlar var. kardavinin diğer açıklamaları şüpheler içeriyor kardaviyle kim nasıl görüştü açıklarmısınız? içimiz rahat olsun.

    ***

    EDİTÖR: Haberde ifade ettiğimiz gibi telefonda biz görüştük. Bu ithamda bulunanlar da çok rahat bir şekilde görüşebilirler...

    Yanıtla (0) (0)
  • Muhammed Zeki Çalışkan / 18 Mayıs 2012 10:40

    Tam bir "memur" mantığı ile hedef gösterilen yere karşı sahibinin sesi olanlar yalanı doğruya doğruyu yalan karıştırarak amansız bir savaşa girmişler!

    Peki ne için?
    Katil ve kafir Baas rejiminin selamati için!
    Daha dün üstad Kardavi'yi göklere çıkaran bu zihniyet sahipleri Kardavi'nin Şam sarayından değilde mustazaf halktan yana çıkan tutumundan dolayı ona karşı müthiş bir iftira kampanyası başlattılar!

    Yalanları yüzlerine vurulunca da pişkince laf eveleyip geveliyorlar. Yarın öleceksiniz, hesap vermekten hiç mi korkmuyorsunuz?

    İlginçtir bu iftiracı güruhunda kaynağı ya İsrail oluyor ya da İsrail beslemesi Fetih ten bir bakan!

    Bir insan, bir çevre kendisini ancak bu kadar itibarsızlaştırır! Onlara göre Raid Salah da Filistin İslami Hareketi de, Hamas da haindir. Neden çünkü Şam sarayının safında olmamak onlara göre büyük ihanettir!

    Aşağlık ajanları ile bizzat Suriye de halkın kanını eline bulaştıran İran, dünyanın değişik yerlerindeki bağlantıları ile de Baas rejimine karşı çıkan Müslümanları iftira ve yalan kampanyaları ile itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.

    Şam sarayına karşı Suriye de direnen halk kazanamayabilir. Tıpkı zamanında Şam sarayına karşı direnen Hz. Hüseyin, Abdullah b. Zubeyr vb direniş önderlerinin olduğu gibi. Ama bu zalimlerin nihayette kazandığı anlamına gelmez.

    Bugün olduğu gibi yarında hayırla yad edilenler direnişçiler lanetlenenler ise katiller ve destekçileri olacaktır.

    Yanıtla (0) (0)
  • oğuz bakar / 18 Mayıs 2012 10:03

    Hakkın sahibine iade edilmesi yolundaki çalışmalarınız için Allah sizlerden razı olsun.

    Yanıtla (0) (0)
  • Muhammed Yetkin / 18 Mayıs 2012 09:32

    Gelin gelelim Hak-söz haber olarak sizlerin "Şeyh Karadavi'ye ulaştık o da öyle bir söylemdiğini söyledi" söyleminize... Tekrar kusura bakmayın ama Suriye meselesinde artık çözüm virajına girilmişken ve sizlerin en başından beri ülke içindeki "silahlı muhalefeti yok" sayarak "her yer barışçıl gösterilerle dolu" söylemlerinizin ne denli yanlış bir yönlendirme olduğu artık bugün dünya kamuoyunda da karşılık bulan haberlerle ortaya çıkıyor. Demem o ki şimdiye kadar ki yanlı haberleriniz dolayısıyla sizin de sözünüz pek itibar edilesi değil.

    Herkes kendi paçasını kurtarmanın ve haklı olduğunu kanıtlamanın derdinde. Şu ana kadar özellikle Suriye konusunda silahlı çatışmaların taaa olayların en başından beri yaşanmaya başladığını kim söylüyorsa; kusura bakmayın ama haklı olan odur.

    Bu yorumu en azından editörler olarak şöyle ortak bir istişareye tabi tutun da silecekseniz ondan sonra silin...


    Bu arada bu yorumu yazarkenki amacım sizleri töhmet altında bırakmak değil! Yalnızca yorumlar kısmında Bülent Şahin Erdeğer'in fıkhi açıdan başkasına hakk olarak gördüğü bir uygulamayı biraz da kendi üzerinize alarak düşünmeniz gerekliliği zira; Müslümanların birbiriyle uğraşmaktan vazgeçmesi gerek!

    Yanıtla (0) (0)
  • Muhammed Yetkin / 18 Mayıs 2012 09:32

    Selamunaleyküm,

    Kusura bakmayın ama Yusuf el-Karadavi'nin Suud Kralı hakkında düzdüğü methiyeler "Khadimul Harameyn" sözcükleri videolarla sabitken ve bu konu hakkında hiç bir tekzip su götürmezken; Yusuf el-Karadavi'nin bu sözü söylememiş olabileceğine dair bir ihtimal göremiyoruz. Bütün ihtimaller bu sözün Karadavi tarafından söylenebileceği yönünde -velev ki söylenmemiş olsun; aynı sözleri suud'un azılı ve kan içici kralı için söylemiş olması yetmez mi?-Aynı mesele değil mi?

    Yanıtla (0) (0)
  • Gercekci Davut / 18 Mayıs 2012 00:29

    En kucuk bie elestiriye dahi tahammul edemeyerek "sizler Muslumanlarin yuz aki bir devleti ve Ulkeyi yipratmak suretiyle islama zarar veriyorsunuz"diye ahkam kesen arkadaslar acaba Islam aleminin en saygin ve muteber bir alimine karsi Allahdan korkmadan,kulundan utanmadan o ogundukleri "Islam devleti"nin ali menfaatlari icin iftira atilmasi karsisinda ne diyecekler dogrusu merakla bekliyorum vesselam.

    Yanıtla (0) (0)
  • Yavuz Selim / 18 Mayıs 2012 00:18

    Bir de utanmadan o haberi ingilizceye çevirip, o haberin ingilizcesini de yayınlamışlar!

    O haberin Türkçesini silmişler ve değişiğini yayınlamışlar ama hala ingilizcesini silmemişler. linki:

    http://www.velfecr.com/yusuf-al-qaradawi-if-the-prophet-mohamad-was-alive-6504h-en.html

    Yanıtla (0) (0)
  • ŞAMİL / 18 Mayıs 2012 00:15

    Hakkında iftira uyduranlar Kardavinin kılına kurban olsunlar,İmam Hatip lisesine ilk gittiğim günlerde Yusuf El Kardavinin Haramlar ve Helaller kitabını almıştım,hakikaten hayatını ilme ve müslümanların zaferine adamış bir müslüman alim.Şimdi kalkıp birilerinin memurluğunu yapanlar (...) Kardavi gibi birini iftirayla eleştiriyor.Neyse zaten eleştirenler ümmeti Muhammedin biran önce gitmesi için dua ettiği Müslüman Katili Zalim Nusayri Cuntasının başlarının alkışcıları. Nato olsa,Çin olsa,Rus olsa Baas olsa kafirliğinde fark mı var,ki sen Rus ve Çin Bayrağını sallayalarla kolkolasın,insanlık dışı işkencelerl masum Halkını katleden Allahsız bir tağuta mersiyeler diziyorsun, sitende Allahın günü siyonist kaynaklı dedikodularla aslını asaletini bildiğimiz Müsman Kardeşler Hareketine,Suriyenin müslümanına hakaretler iftiralar atyorsun. ... Uzun lafın kısası Suriyeden sonra zannediyormusunuz bu yaptıklarınız,bu uydurduklarınızla müslümanlar nezdinde itibarınız kalacak. ...

    Yanıtla (0) (0)
  • semih ulker / 18 Mayıs 2012 00:04

    Malum siteler bu konuda iftiralar ile dolu haber yapabilmekteler bu dogru.Ama Karadavi bu konulara iliskin aciklamalarini video vb sekilde yapsa daha etkili olur kanaatindeyim.Cunku malum cevrelerin elinde cok guclu bir istismar malzemesi var emperyalizm adinda.Ve ne yazik ki bu malzeme bizim ulkemizde cokca kabul gormekte.Birde iran antiemperyalist bir ulke soylemide eklenince bu gibi karalamalarda Karadavi gibi on planda olan isimlerin aciklamalarinin yazili degil gorsel olmasi sart diye dusunuyorum

    Yanıtla (0) (0)
  • Ali / 17 Mayıs 2012 23:56

    (...) İran ve Suriye isithbaratı Türkiye'nin bölgedeki yükselişini ve etkisini kırmak için her türlü çalışmayı-iftirayı yapıyor. Bizimkilerde hala islam kardeşliğinden bahsediyorlar, haklılarda... Ama zalimler, dikatörler ve destekçileri bizim kardeşimiz olamaz. Bunun dışında zalimlere ve dikdatörlere karşı çıkan, ayaklanan, hangi meshepten, hangi cemaatten olursa olsun, canımızdır, kareşimizdir. Dikkat edin yaptıkları tek şey, Natoculukla, selefilikle, vehhabilikle suçlamak ve terörist ilan etmek, tek şey bu...

    Yanıtla (0) (0)
  • gökhan / 17 Mayıs 2012 23:56

    Haksöz Haberi kutluyorum. Böylesine önemli bir konunun peşine düşerek açıklığa kavuşturması Kardavi gibi bir Alim hakkında bizler tarafından da sui zanların oluşmasına engel olmuştur. Bunu çok önemli buluyorum. Evet Kardavi duruşu ile ilmi ile önemli bir isimdir. Elbette hiç kimse masum olamaz. Onun da her değerlendirmesi %100 doğruluk ifade etmeyebilir. Ama böylesine büyük bir iftira... hem de planlı ve kasıtlı olduğu kokusu epeyce keskin bir koku.. Allah Müslümanları mezhepcilik bağnazlığından korusun. İnsaf ve iz'an versin.

    Yanıtla (0) (0)
  • Bülent Şahin Erdeğer / 17 Mayıs 2012 22:04

    Peki yapılan bu amelin İslam fıkhındaki karşılığı nedir? Bir Müslümana iftira etmekle ilgili hükümler şöyle: Hz. Ömer’in zina dışındaki diğer hususlara dair yalancı şahitlikte bulunan kişiye 40 sopa vurdurup yüzünü siyaha boyattığı ve azarladığı rivayet edilmektedir.

    Ebû Hanife ve Ahmed b. Hanbel, yalancı şahidin halk içindeteşhir edilmesi görüşünü benimsemektedir. Aynı konuda Şâfiîlerin de paralelyaklaşım sergilediklerine şahit olmaktayız. İmam Ebû Yusuf ve Muhammed eş-Şeybânî ise,bu kimselerin sopa ve hapis ile cezalandırılması gerektiğini savunmaktadır.

    İslam devletinin olmadığı yerde elbette tazir cezası uygulayacak halimiz yok. Ancak İftira suçunu bile bile işleyip bunda ısrar eden kişi ve grupların şahitliklerinin kabul edilmeyeceğini görüyoruz. Allah’a tövbe edip, hakkını yiyip iftira ettiği için Karadavi’den özür dilemedikçe yukarıda adı geçen tüm şahıslar ve kaynaklar Müfteri ve yalancıdırlar. Şahitlikleri kabul edilemez çünkü güvenilirliklerini yitirmişlerdir…

    Yanıtla (0) (0)