Türkiye’nin Gazze çıkışlarının ardından, bugüne dek Yunan ve Ermeni lobilerine karşı Ankara’yı destekleyen Yahudi lobisi 180 derece dönecek. İsrail seçimini sağ kazanmışken, Türkiye-İsrail ilişkileri daha da bozulabilir

ABD’deki baskı güçleri -lobiler- siyasi kararlarda esaslı rol oynar. Fakat lobilerin çalışma yöntemini ve dış politikadaki etkisinin boyutlarını iyi bilen ABD başkanı Barack Obama, seçimi kazanmasının ardından lobilerin yolunu kesme ve kararlarını onların etkisinden kurtarma kararı aldı. Yönetimindeki hiçbir üyenin baskı güçlerine tabi olmasına onay vermeyeceğini, bu güçlerin hiçbirinin kararları doğrudan veya dolaylı olarak etkilemesine izin vermeyeceğini açıkladı. Peki bunda başarılı olacak mı?

İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamlara yönelik tutumu sonrasında Türkiye’yle İsrail arasında patlak veren krizden hareketle, lobi konusu gündemde. Krizin son göstergesi, Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın, Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’le katıldığı panelden, Peres’in İsrail suçlarını Hamas’ın İsrail’e attığı füzelere karşı meşru kendini savunma eylemlerinden ibaret görmesinin ardından çekilmesi.

Türkiye İsrail’le sadece diplomatik değil, güçlü siyasi, ekonomik ve askeri ilişki kuran tek İslam ülkesi. İki ülkenin askeri güçleri birçok kez ortak tatbikat yaptı. İsrail’in Türkiye’ye güveni, 1967’den beri işgal ettiği Golan’da siyasi çözüm için Suriye’yle kendisi arasında arabuluculuk yapmasına olanak sağlayan düzeye vardı. ABD’deki Yahudi lobisi de Kıbrıs’taki Türk işgali konusunda, etkin Yunan lobisine karşı Türkiye’yi savunuyordu. Türkiye bu lobi kanalıyla ve NATO üyesi olması temelinde ABD’den askeri yardım alıyordu. Ayrıca Yunanistan’ın veto hakkını kullanmayı sürdürme tehdidine rağmen, AB üyeliği için de ABD’nin siyasi desteğine sahipti.

Ortadoğu, Avrupa ve ABD’deki bu Türk-İsrail uyumu, Gazze’de savaşı sonrası düşmanlığa dönüştü. İlişkiler bugün en kötü sürecine giriyor. Hatta Türkiye’nin arabuluculuk çabaları ciddi gerileme yaşıyor. Bu gerileme ABD’deki Yahudi lobisinin Türk çıkarlarına karşı yaptığı darbede kendini gösteriyor. Bu lobi Ermeni sorunu arka planında ABD’de Türkiye’yi kınayan hareketleri dizginliyordu. Türkiye’nin, Irak içinde bile olsa Kürt isyancılara bağlı silahlı unsurları kovma hakkını savunuyordu. Fakat Yahudi lobisi 180 derece döndü. Ermeni sorununa yönelik tutumunu gözden geçirdi ve üzerinden bir asır geçmesine rağmen Türkiye’yi insanlık karşıtı suç işlemekle suçluyor. Kürtler açısındansa, İsrail Türkiye’deki Kürtlerin maruz kaldığı öldürmeleri, kötü muameleyi, kültürel ve siyasi haklardan mahrum bırakılmalarını kınadı. Türkiye’nin İsrailliler için turistik ‘sanatoryum’ olmasına rağmen, İsrail Türkiye’deki yeni anti-Semitizm karşısında turistik turları durdurma kararı aldı.

İsrail’in Gazze savaşı ve savaşa eşlik eden barbarca suçlarıyla başlayan bu gelişmeler Türkiye’yi, Yahudi lobisinin sırtına vurduğu darbelere misilleme olarak daha ileri adımlara sürükleyebilir. İsrail’le ilişkileri kesebilir. Bu durum Türkiye’yi arabuluculuk konumundan, İsrail saldırılarıyla mücadelede Arapların Müslüman müttefiki konumuna götürebilir. Peki ABD Türk-İsrail ilişkilerinin böyle tehlikeli bir düzeyde kötüleşmesine göz yumar mı? Türkiye ABD’nin stratejik ortağı İsrail’le böyle bir ilişki içindeyken, nasıl NATO üyesi olarak kalabilir? AB’ye üyelik talebinin akıbeti ne olacak?

Yeni İsrail başbakanı kim olursa olsun, seçimi aşırı sağın kazanması, Türk-İsrail ilişkilerinin içinde bulunduğu krizin önemini ve sorunları artırıyor. Türkiye, İsrail’e anlayış kapısından Ortadoğu’ya dönmüştü. Fakat şartlar değişmeye başladı. Bu dönüş İsrail’le düşmanlık kapısıyla gerçekleşiyor. Acaba Türkiye’ye yönelik İsrail darbesi Ankara’nın karşı darbesine dönüşür mü? (Lübnan gazetesi Müstakbel, 27 Şubat 2009)

RADİKAL