1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Tutunamayanlar…
Tutunamayanlar…

Tutunamayanlar…

​​​​​​​Oysa göç kişinin kendi öyküsünü zorunlu sırtlanmasıdır. Zira göç edenler öykülerini ilmik ilmik yaşıyorlar. Bu yaşanmışlıkla kimliklerini de örüyorlar.

05 Mart 2020 Perşembe 22:19A+A-

Sinan Ön’ün Yazısı:

“Bir göç, iki yangına bedeldir” demiş dedelerimiz. Bu cümleyi kurarken hangi ölçüleri esas almışlar bilmiyorum. Ancak bu yangınların son yıllarda oldukça sıklaştığını söyleyebiliriz. Bu yangın sadece düştüğü yeri de yakmıyor. Özellikle vicdanlı insanların dünyasında yüreklere bir kor gibi düşüyor. 

Göç, insanlık tarihi kadar eski bir olgu ve tüm zamanlarda sosyal bilimlerin değişmez konularından biri oldu. Bugün kavramla alakalı onlarca tanım yapabilmek mümkün fakat bu tanımların en büyük sorunu göçün öznesi olan insanı görmezden gelmesidir. Elbette göçün nedenleri, sonuçları ve ortaya çıkardığı sorunları da görmek gerekiyor. Ancak göçün sadece demografi merkeze alınarak salt sayısal ifadelerle açıklanamayacak kadar insana ait bir olgu olduğu unutulmamalıdır.

Göç bir öykünün son bulması ile başka öykülerin başlamasının belki daha da önemlisi bir öykünün hayata taşınmasının adıdır. Tolstoy’a atfedilmiş bir söz var; “tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar ya bir insan bir yolculuğa çıkar; ya da şehre bir yabancı gelir” diyor. Demek ki göç, insanın hayatı boyunca şekillenen duygularının, davranışlarının ve en önemlisi hafızasının yer değiştirmesidir. Bu yönüyle son derece insani bir olgudur ve topluma, sorunlara, sebeplere, coğrafyaya, demografiye indirgenemeyecek kadar da değerlidir.

Yazının Devamı >>>