1. YAZARLAR

  2. Ahmet Varol

  3. Trump Kabadayılığı
Ahmet Varol

Ahmet Varol

Yazarın Tüm Yazıları >

Trump Kabadayılığı

02 Şubat 2017 Perşembe 12:12A+A-

ABD’de Cumhuriyetçi Parti tarafından başkanlığa aday gösterilen iş adamı Donald Trump seçim döneminde yürüttüğü propaganda faaliyetlerinde bütün dünyaya kafa tutan vaatleriyle ve kabadayılığıyla öne çıktı. O yüzden biraz “aptal adam” görünümü verdi ve Amerikan halkı bu aptal adamı seçmez varsayımları sonuçlarla ilgili tahminlerde belirleyici oldu. Dolayısıyla Bayan Clinton’a ülkenin müstakbel başkanı gibi bakılmaya başlandı. Ama sonuçlar tahmin edilenlerin tam tersi çıktı. 

Adam iddialarında gerçekçi, vaatlerinde samimi olduğunu gösterebilmek için başkanlık görevini teslim alır almaz hemen burnunun istikametinde ilerlemeye başladı ve vaatleriyle ilgili şartların oluşması için zamanın zemini hazırlamasını beklemeden çok hızlı bir şekilde kararlar vermeye başladı. Önce ABD’nin İsrail büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıma vaadinde samimi olduğuna ve bu vaadinden dönmeyeceğine dair açıklamalar yaptı. Böyle bir girişimin gerek ABD, gerek İsrail  ve gerekse bölge için ne gibi sonuçlar doğuracağı konusunda uzmanların görüşlerini alma ihtiyacı bile duymamıştı. 

Hemen ardından sıcağı sıcağına Meksika’dan ABD’ye kaçak geçişleri önlemek için sınıra duvar örme vaadini yerine getirmek amacıyla bir plana imza attı. Üstelik aynen seçim faaliyetlerinde söylediği gibi duvarın parasını da Meksika’dan talep ediyordu. Ülkenin liderlerine de “eğer size karşı öreceğim duvarın parasını vermiyorsanız ülkeme gelmeyin” mesajı gönderdi. 

Meksika doğal olarak böyle bir duvar için herhangi bir ödeme yapmayacağını söyleyerek her şeyden önce Trump’ın kabadayılığına karşı tavır koymuştu ki bu ABD’ye karşı durulabildiğini, onun dayatmalarına boyun eğme zorunluluğunun olmadığını gösteren yeni bir gelişmeydi. 

Trump bu kez duvarın parasını Meksika’ya gönderilecek ürünlerin vergilerine yükleyerek çıkarma niyetinde olduğunu ortaya koymaya çalıştı. Ama ABD ticareti açısından önemli bir ağırlık oluşturan Meksika ithalatının ağır vergiler  yüzünden başka ülkelere kayması durumunda bunun ABD ticaretine vereceği zararın Meksika’ya vereceği zarardan daha büyük olabileceğini nazarı dikkate almak bile istemiyordu. 

İlk dönemde attığı bir diğer tehlikeli adım ise İslâm coğrafyasından yedi ülkeyi “terör çevresi” ilan ederek bu ülkelerden geleceklerin ABD’ye sokulmaması kararı oldu. Bu karar yüzünden yasaklı ilan edilen ülkelerin vatandaşlarından bir çoğu geri çevrildi. Birçokları da binecekleri uçaklara alınmadılar ve ABD’ye sokulmayacakları gerekçesiyle geri çevrildiler. 

Bu yöndeki kararı aslında sadece söz konusu yedi ülkeyi hedefe yerleştirmesi değil seçim döneminde dile getirdiği Müslümanları ABD’ye sokmayacağına dair vaadini gerçekleştirmek amacıyla attığı önemli bir adım niteliği taşıyordu. Seçim propagandalarında Müslümanları hedefe yerleştiren açıklamalarından dolayı da zaten attığı adım bu çerçevede değerlendirildi ve olay haberlerde yedi ülkenin vatandaşlarının değil Müslümanların ABD’ye sokulmaması olarak kamuoyuna yansıtıldı veya öyle algılandı. 

Her şeyden önce ilk etapta hedefe yerleştirilen ülkelerin “terör çevreleri” olarak nitelendirilmesi çirkin bir aşağılamadır ve hakaret mahiyeti taşımaktadır. İkinci olarak asıl hedef bu yedi ülke değil doğrudan Müslümanlardır ve atılan bu ilk adım bir aşamadır. 

Kamuoyu bunun farkında olduğu için Trump’ın kararını Müslümanlara karşı başlatılmış bir savaş olarak algılamakta ve tepkisini de bu algıya göre ortaya koymaktadır. O yüzden karar ABD yönetimini temsil eden diplomatik temsilcileri de ciddi şekilde rahatsız etmiş gibi görünüyor. Bu sebeple bin kadar diplomatik temsilcinin Trump’ın Müslümanlarla ilgili kararını protesto ettiği haberlerde dile getirildi. 

Trump kabadayalığının ABD açısından ne anlama geldiği ve ne gibi sonuçlar doğuracağı hakkında fikirlerimizi dile getirmek amacıyla bu konuya müteakip yazımızda da devam etmek istiyoruz. 

Yeni Akit

YAZIYA YORUM KAT