Başlıktaki bu sözlerin sahibi, TSK’den yeni emekli olmuş bir albay, ben onun yalancısıyım. Ama kendisi sözüne güvenilir, Silahlı Kuvvetler’in, sivil otoritenin demokratik denetiminde olması gerektiğine inanan bir subay. Bu subaya göre, artık organize bir darbe olmaz ama bireysel anlamda eline silah alıp, bazı hedeflere saldırı düzenleyecek olanlar çıkabilir. Bir de uyarıyla karışık bir yorum yapıyor; “TSK içinde Taraf çok daha fazla korku salıyor.”

TSK’nın mevcudu yaklaşık 1 milyon olarak tahmin ediliyor. Bu sayının, yaklaşık 350’si general olmak üzere, Jandarma dahil 300 ila 350 bin arasında değişik rütbelerde muvazzaf subaydan oluşuyor. Ordunun kalan mevcudu, yani önemli bir bölümü, mecburi askerlik hizmetini yapanlar.

Önceki gün, Cumhuriyet tarihinin en büyük operasyonu ile kanlı Balyoz Harekât Planı soruşturması çerçevesinde, 50’ye yakını emekli ve muvazzaf olmak üzere çok sayıda general ve daha alt rütbede subay, gözaltına alındı, sorgulanıyor...

AK Parti’nin 2002 kasımında iktidara gelmesinden itibaren, sonuncusunun geçen yıl Kafes adı altında hazırlandığı ortaya çıkan sayısız darbe planları Taraf tarafından yayımlandı. Taraf, Türkiye’de ilk kez geniş çaplı darbe planlarını ortaya çıkarttığı için asker zoruyla basılıp, kapatılan Nokta dergisinden, bir anlamda bayrağı devraldı ve demokrasi adına kirli planları yayımlamaya devam etti.

Kimi çevreler ve hatta bazı yabancı büyükelçiler de, bu planların Taraf’a, büyük ihtimalle TSK içinde var olduğu öne sürülen Fethullah Gülen cemaati sempatizanları tarafından sızdırıldığı düşüncesindeler. Bu kanaatlerin doğru olduğunu zannetmiyorum. Bu türden bilgileri yabancı diplomatlara da üfürenler, zaten derin devlete, dolayısıyla kaos ve istikrarsızlığa bilinçli ya da bilinçsiz destek veren çevreler.

Yasemin Çongar dünkü yazısında, “...orduda artık, bu gidişata ‘dur’ diyen onurlu askerler de var... Balyoz bavulunu Selimiye’den çıkarıp Taraf’a getirenler onlardı. Dün, onların umutlu günüydü,” diyordu.

Subay kaynağım da, TSK içinde ezilen askerlerden ziyade, üst rütbede, göreceli çağdaş düşünen ve değerler adına hareket eden subaylar tarafından bu bilgilerin Taraf’a sızdırıldığına inanıyor.

Ergenekon ile başlayan soruşturma ve mahkeme süreci, aynı kaynağıma göre, “Artık askeri oksijensiz bırakmış durumda,” ve bu askerler, “Gerçekte rejim sorunu olmadığını ve Ergenekon tarafından kullanıldıklarını anladılar. Artık oksijen almak istiyorlar.” Taraf’ın yayınlarına destek veren subayların ancak, bu gazetenin, TSK’nın karizmasını çizdiğini düşündükleri kimi başlıklarından rahatsızlarmış, sinir uçlarına dokunuyormuş. Örneğin, geçenlerde atılan bir başlık, “Naayt General söylüyorsa ninanacaksın,” ya da “Paşa paşa yargılanacaksın,” gibi.

***


Generallerin ABD lobisi...

Toplumu artık yıldıran bunca TSK bağlantılı kaos planları ortadayken darbe iştahını kaybetmemiş askerler tabii ki var, hem de etkili konumdalar. Bunlar, ABD’nin AK Parti’ye destek verdiğine inanıyor ve bu nedenle darbe iştahlarının azaltıldığını düşünüyorlar. Hatta bazıları, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un, bu ağustosta sona erecek görev süresinin uzayacağını ve bu uzama işleminin de darbe yapılacağı anlamına geleceği tezini işleyerek ABD’yi etkilemeye çalışıyorlarmış.

Ancak, son tutuklamalara tepki olarak akıldışı girişimler olmazsa, süreç planlandığı şekilde işleyecek ve Başbuğ’un yerine bu kez Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, üç yıllığına Genelkurmay Başkanlığı görevini üstlenecek.

Özellikle Batılı çevreler, Koşaner’in, Başbuğ ya da emekli Orgeneral Hilmi Özkök’ün tersine, darbe heveslisi generallerini, bu fiilleri işleme konusunda önleyemeyecek karakterde olduğu düşüncesindeler. Koşaner’in, 2008 yılındaki sert bir konuşmasının dışında kamuoyunda fazla tanınmayan bir general olması bu türden yorumlara da yol açıyor olabilir.

Türk çevreler ise, darbe planları iddiaları bağlamında üst düzey emekli ve muvazzaf askerlere kadar uzanan soruşturma ve davalar nedeniyle Koşaner’in, Genelkurmay Başkanlığı görevine, “Ezik” geleceğini söylüyorlar. Ancak Koşaner döneminde, “Askerin rejimi kollama saikı azalırken profesyonel orduya geçilmesi, askerî harcamaların Sayıştay denetimine açılması, bedelli askerlik istemlerinin karşılanması gibi reformların,” önünün açılacağını düşünüyorlar.

Tüm bu kaos ortamında her şey yine de yolunda giderse, hükümetin, askerin sivil otoriteye yani Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması yolunda yakında harekete geçme olasılığı var.

 

TARAF