Mustafa Ünal

Mustafa Ünal

Yazarın Tüm Yazıları >

Tanık

03 Ağustos 2012 Cuma 04:12A+A-

Bu kez 'tanık' sıradan biri değil. Eski Genelkurmay Başkanı. Adı sanı belli. Hilmi Özkök. İsmini yüzünü gizlemiş değil.

Dün Silivri'ye gitti, hakimlerin karşısına çıktı. Gördüklerini bildiklerini anlattı. Savcıların sorularına cevap verdi. Bütün açıklıkla mı? Değil elbette.

Ağzından çıkacak her sözün hukukî karara dönüşeceğinin farkında. Askerlik mesleğinde 'silah arkadaşlığı' kutsaldır. Yeri gelir omuz omuza ölüme gidersiniz. Söyledikleriniz 'cezaya' gerekçe oluşturacaksa kolay konuşamazsınız. Buna psikolojik havayı da ekleyin.

Tutuklu veya tutuksuz olarak yargılanan arkadaşlarınızın gözü kulağı sizin ağzınızdan çıkacak sözlerde. Günler öncesinden üzerinizde baskı oluşmuş. Kolay mı konuşmak? Her şeyi açık açık anlatmak? Değil elbette...

Hilmi Özkök'ün üslubuna aşinayız. Bugüne kadar çok mesaj verdi. Bazen susarak hal diliyle, bazen ima yoluyla bazen de doğrudan... Çoğu kere yarım ağız konuştu. Düşüncelerini atasözleriyle, benzetmelerle anlattı. Mesajlarını doğru adrese göndermesini bildi. 'Ben kasaptaki ete soğan doğramam' dedi. Ne demek istediğini anlayan anladı. 'Ne evet derim, ne hayır derim' dedi. Neyi söylemek istediğini herkes anladı.

Hilmi Özkök çok zor dönemde görev yaptı. Selefi Hüseyin Kıvrıkoğlu 'çalışma arkadaşlarını' belirlemesine bile fırsat vermedi. Aytaç Yalman'ı, emekli olması gerekirken kuralları zorlayarak Kara Kuvvetleri Komutanı koltuğuna oturttu. Özkök'ün Genelkurmay Başkanlığı'na gelişi de kolay olmadı. Dönemin Başbakanı 'Irak savaşını' gerekçe göstererek Kıvrıkoğlu'nun görev süresini bir yıl uzatmak için uğraştı. Burada asıl amaç Özkök'ü engellemekti.

Özkök'ün 4 yıllık görev süresi Türkiye'nin en kritik dönemi... Sistemin tehlike olarak gördüğü AK Parti'nin ilk iktidar yılları. Ve iki parti kapatan 28 Şubat'ın kurşun gibi ağır havası tam dağılmamış, dumanı üzerinde tütmekte. Hakkını teslim etmek gerekir ki Özkök içeriden, dışarıdan, alttan, yandan gelen baskılara aldırmaksızın süreci çok iyi yönetti. Macera arayışları sadece demokrasi gemisini değil Türkiye'yi batırabilirdi.

Hilmi Özkök dün Silivri'deydi. Ergenekon davasında 'tanık' sıfatıyla ifade verdi. Soruşturma safhasında da savcıların sorularına cevap vermişti. İlker Başbuğ da mahkeme salonundaydı. Özkök, 'Ayışığı ve Yakamoz' darbe planlarını doğruladı. '2004 yılı bahar aylarında bir slayt sunum geldi. Ayışığı ve Yakamoz sunumlarını gördüm ve bunları okudum. Bu konuyu astlarımla dahi paylaşmadım. İddialar çok büyüktü...' dedi.

Darbe senaryoları Ergenekon davasının özü. Neden hukukî işlem yapmadığını anlatırken de 'Meşru belge olmadığı için işlem yapmadım. Kara Kuvvetleri'nin emrinde 300 bin kişi var. Astlarınıza olan güvensizlik büyük sorunlara neden olabilir...' dedi. Kara Kuvvetleri Komutanı kendisine rağmen atanan Aytaç Yalman'dı. Türkiye'nin iklimi de uygun değildi zaten. O dönem darbe girişimlerine karşı gerek askeri gerekse sivil yargı yoluyla sonuç almak neredeyse imkânsızdı.

Özkök mahkemenin huzurunda 'Evet, orada böyle bir söz söylendi. Muhtemel hareket tarzlarından biriydi' dedi. Orada dediği komutan arkadaşlarıyla yaptığı toplantı. O söz de 'muhtıra'... Bu Özden Örnek'e ait günlüklerin doğrulanması demek. O toplantının ayrıntıları günlüklerde anlatılıyor. Tarih 3 Aralık 2003. AK Parti iktidarda birinci yılını doldurmuş.

Örnek, günlüklerine şöyle not düşmüş: 'Sabah Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nda başarılı birlikler ödül törenine katıldık. Sonra beraberce Genelkurmay'a geçerek çok önemli toplantıyı icra etmeye başladık'. Komutanlar kıdem sırasına göre konuşmuş. Konu siyaset. 'AK Parti hükümetinden nasıl kurtuluruz?' sorusuna cevap aranıyor. 'Geç kalıyoruz' diyen de var, 'Devlet tehlikede', 'İcraata geçmeliyiz', 'Söz artık bitti' diyenler de...

Komutanlardan biri 'Parlamento feshedilmeli' önerisini getirmiş. Ve muhtıra önerisi o komutandan. Aytaç Yalman'dan yani: 'Zamanı boşuna geçirdik. Benim önerim hemen ve gecikmesiz eylem planına başlamak. Seçimden önce muhtıra vermeliyiz.'

Bu kez tanık sıradan biri değil, Hilmi Özkök. Lafın tamamını söyleyen biri olmamasına rağmen 'Ergenekon şemasını gördüm' dedi, 'Ayışığı, Yakamoz darbe planlarını okudum' dedi, muhtırayı kastederek 'O söz toplantıda söylendi' dedi. Daha ne desin.

ZAMAN 

YAZIYA YORUM KAT